zvezda | on altı

777 125 40
                                    

...

Felix karşısında ki insanlara bakarken ayakta duramadığını hissediyordu. Annesi ve babası, yan yana durmuş Felix'i izliyordu. Birini en son altı, diğerini de on yaşındayken görmüştü. Minho onun belinden tutmasa muhtemelen şu an ayakta bile duramazdı.

Hyunjin, Minho'yu zar zor ikna ederek onları depo tarzı bir yere getirmişti. Minho akıl almaz küfürlerini Hyunjin'e savururken Felix yol boyunca susmuştu. Hyunjin ona edilen tüm küfürleri umursamamıştı bu süreç boyunca. Onun tek derdi Felix'i bir an önce abisine kavuşturmaktı.

Soyeon yavaşça geri çekildiğinde Felix daha fazla ayakta duramadı. Abisini, yıllardır hayalinde yaşatmaya çalıştığı abisini bir sürü cihaza bağlı olarak yattığını görmüştü. Minho da onunla birlikte yere düştüğünde Felix hıçkırdı.

"Abi-"

Emekleyerek ona yaklaşmak istediğinde kafasına dayanan namlunun soğuk ucunu hissetti alnında.

"Hayır, Yongbok. Onu bir süre daha uzaktan izleyeceksin."

Felix ilk defa yalvaran gözlerle babasına baktı. On yılını babasının yanında geçirmişti ve bir kere bile ona itaat etmemişti.

"Lütfen... Lütfen bir kere dokunayım ona. Gerçek olduğuna inanmam gerekiyor."

Hıçkırıkları arasından kelimeleri zar zor seçilirken Minho onu kendine doğru çekti. Silahtan kurtardığında Felix'i kendine çevirip omzuna yatırdı. Felix orada hıçkıra hıçkıra ağlarken Hyunjin ne yapacağını bilmez bir şekilde bir arkadaşına, bir de kısa zamanda hayatının merkezine yerleşen çocuğa bakıyordu.

Felix'i küçükken görmüştü, az çok hatırlıyordu elbette. En yakın arkadaşlarından birinin kardeşiydi bu küçük adam.

"Soyeon- Sen, sen yıllarca saklandın mı?"

"Öyle olması gerekti Minho. Şimdi oğlumu bana getirdiğine göre onu alabilirim değil mi?"

Felix omzunda yatmasına rağmen kafasını iki yana salladı. Kollarını daha sıkı bir şekilde Minho'ya sardı. Bırakamazdı onu. Hiç bir şekilde bırakamazdı.

"Oğlum, hadi bebeğim. Gel artık bana. Abini de alıp gidelim."

Felix Minho'dan tamamen ayrılmadan annesine döndü. Normalde bunlara inanabilirdi bir ihtimal ama yanında ki adam her şeyi batırıyordu.

"Hiç bir yere gelmem."

"Felix'i size vereceğimi düşündüren ne? Siz onu resmen terk edip giderken düşündünüz mü ona ne olacağını? Hayır! Felix benimle kalacak."

"Minho zorlaştırma her şeyi. Abisini özlemiştir o."

Soyeon şefkatle oğluna bakarken Felix onlardan korkuyordu. Eli istemsizce diğer tarafında duran Hyunjin'in ceketine tutundu. Hyunjin ona daha çok yaklaştığında bundan güç aldı. Kafasını daha da dikti havaya.

"Hiç bir yere gitmem."

"Anneciğim, yeni bir hayata başlama şansımız var artık. Hadi gel de gidelim."

"Gelmem! Ben o adamın olduğu hiç bir yere gelmem!"

"Neden ama oğlum? Beni sevmiyor musun?"

Felix'in birden midesi bulandığında sessiz kalmak zorunda kaldı. Konuşursa kusacaktı. Gözleri abisinin üzerinde gezinirken korkuyla bir adım attı. Soyeon hevesle ona bakarken Felix hedefinde olduğu silahı bile umursamadı. Sessizce ilerledi.

En sonunda Chan'ın baş ucunda durdu.

Göğsünde bir sürü kablo vardı. Yan tarafında kalp atışlarını, nabzını gösteren bir kaç alet vardı. Teni beyazdı. Hatırladığı gibi değildi abisi. Saçlarının aralarında beyazlar vardı. Eli titrese de umursamadı. Abisinin saçlarını okşadı. Yanına çöktü hemen.

"Abiciğim... Ben geldim. Söz verdiğim gibi sana karnemi gösteremedim, çok özür dilerim."

Gözlerini hırsla sildi. Abisinin yanında ağlamak istemiyordu.

"Yaşayacaksın değil mi? Üniversite okuduğum için benimle gurur duyacaksın değil mi? Biliyorum, sürekli okumamı istiyordun... Başardım ben, istediğim bölüme birincilikle yerleştim. Hadi sen de uyan, beni üniversite öğrencisi olarak gör."

Gözlerinden sürekli akan yaşlarla biraz zorla konuşuyordu ancak susmuyordu. Felix abisiyle konuşurken Minho ve Hyunjin tetikte bekliyordu. Babasının en ufak bir hareketinde durdurmak için bekliyorlardı.

"Küçüklüğümüzde ki gibi.." diye fısıldadı Hyunjin. Minho sessiz kalsa da kafasıyla onayladı onu.

Küçükken, Chan yokken Felix'in başında onlar dururdu. Belki Felix hatırlamıyordu ama o ikisi çok net hatırlıyordu. Chan olmadığında Minho, Changbin ve Hyunjin üçlüsü Felix ile vakit geçirirdi. En yakın arkadaşlarına sözleri vardı, Felix'i yalnız bırakmayacaklardı.

Minho dışında hiç kimse bu sözü gerçekleştirmemişti.

"Bu kadar yeterli."

Felix ensesinde hissettiği soğuklukla sustu. Yutkundu boğazını yakacak derecede. Hyunjin ani bir hareketle adamın elini kavrayıp havaya kaldırdığında aynı anda iki silah patladı.

Biri Felix'in babasının silahıyken, diğeri Felix'in annesinin silahıydı.

...

sonra ki bölüm final zort

duyguları tam aktarmış olamayabilirim çünkü yeto bitiriyim artık fici diyerek başladım bölüme 😔

duyguları tam aktarmış olamayabilirim çünkü yeto bitiriyim artık fici diyerek başladım bölüme 😔

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

-yeis

zvezda | hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin