"Amca kolumu bırak ya! Doğum günü kutlamak istemiyorum ben."
"Felix itiraz etmeyi keser misin artık?"
"Abimin olmadığı bir doğum günü istemiyorum."
"Minho geldi senin için? O da abin değil mi?"
"Benim üç abim vardı amca. Chan, Minho ve Changbin. Abimi kaybettim, Changbin hyung onu kaybettiğimden beri yok. Minho hyung yanımdan hiç ayrılmadı ama diğer abilerim yok."
Felix mumu yeni yakılan Pastaya gözlerini dikmiş bakarken burnunu çekti. Chan ve Changbin olmadan doğum günü eksik geliyordu ona. Annesinin yokluğuna yeni yeni alışmaya başlamıştı ki, abisini de kaybetti.
Küçük bedeninin hala nasıl ayakta olduğunu sorgularken ülke değiştirmişti. Yeni dil, yeni ev, yeni yaşantı derken hiç bir şeye odaklanamamıştı. Fransızcayı çok iyi konuşabilmesine rağmen hala ingilizce konuşuyordu. Abisinin zorla öğrettiği kendi dilini kullanıyordu.
On iki yaşında üç dil biliyordu. Bu okulda ki hocalar tarafından takdir edilirken, öğrenciler için nefret edebilecekleri bir sebepti.
"Lixie, biliyorum çok zor ama alışmamız gerekiyor. Annen ve abin seni bedenen terk etmek zorunda kaldılar, onlar hala kalbinde yaşamaya devam etti."
"Amca ben abime aldığım belgeyi gösterecektim. Şimdi ne o belge var ne de abim... Hayatım tepetaklak olmuşken sen bana pasta diyorsun."
"Düzeltmemize izim vereceksin Bang Felix. Şimdi, ben içeri geçiyorum ve sende arkamdan geliyorsun. Çocukların sürprizini bozmayalım. En azından sen bizimle başbaşa kalana kadar bozma. Daha sonra sıçarsın ağzımıza."
Felix camın arkasından onun için düzenlenen partiye bakarken gözlerini sildi. Pasta ilgisini çekmiyordu. Hatta kusacakmış gibi bakıyordu pastaya.
Amcasının arkasından ilerlerken kafasını yere eğmişti. Kafeye girdiği an konfetiler patlamış, doğum günü şarkısı söylenmeye başlamıştı. Felix dolan gözlerini kaldırıp hepsine teker teker baktı. Koca kafede tanıdığı sadece iki insan vardı. Amcası ve Minho..
İkisi de kendi arkadaşlarını çağırarak kalabalık bir parti düzenlemek istemişti ancak Felix burada kendini yabancı hissediyordu.
Önüne getirilen pastaya üfledikten sonra herkes pasta paylaşmaya dahil olmuştu. O da bu fırsattan yararlanarak dışarı attı kendini. Kafenin arka bahçesine ilerlerken bir yandan da kolunda ki bileklikle uğraşıyordu.
Arka bahçeden gelen kahkahalarla burukça gülümsedi. Sonunda görüş açısına giren bir masayla etrafındakilere baktı. 2 kız, 2 erkek olmak üzere masanın etrafında kahkaha atarak eğleniyorlardı.
Felix onlara daha fazla bakmadan duvar kenarında ki bir masaya oturup dizlerini kendine çekti. Kulaklıklarını taktıktan sonra müziği son sese vererek kafasını diz kapaklarına yasladı. Gözlerini daha fazla açık tutmadı. Yavaşça göz kapakları kapanınca dudaklarında silik bir gülümseme oldu.
Annesi olmadan altıncı, abisi olmadan ikinci doğum günüydü.
...
felixim benim 🫠🫶
masada ki 1 erkeğin hyunjin olduğunu söyleyebilirim ama diğer erkeğin ve kızların kim olduklarını söyleyemem 🥲
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
