Felix eve vardığında çok yorgundu. Hyunjin'in bahsettiği kitap, telefonuna düşen fotoğraflar, Changbin'in evliliğine hâlâ alışamamış olması gibi içinde bulduğu durumlar her geçen gün daha çok göz ardı ediliyor ve bu saklanan duygu birikimi gün sonunda onu yoruyordu. Buluşmadan sonra herkes zil zurna sarhoş olduğundan Felix Seungmin'e verdiği buluşma sözünü yerine getirememiş sonraki günler de unutup durmuştu. Onca düşünce arasında eyleme geçirebileceği bir tanesi olduğuna sevinerek aradı Seungmin'i:
" Alo!"
" Alo Felix nasılsın?"
" İyiyim, sen?"
" İyi gibi."
" Buluşacaktık."
" Oh, hatırlıyorsun."
" Hatırlamamamı mı beklerdin?"
" Dürüst olmamı istersen: Evet."
" Neden?"
" Delirmek üzereymişsin gibi hissediyorum. Changbin dışında bir mevzu var mı?"
" Hayır."
" Emin misin?"
Felix biraz durdu. Sonra kararlı bir ses tonuyla " Evet." dedi.
" Yalan söylüyorsun."
" Anlamadım."
" Hadi ama yakın arkadaşlarız, değil mi?"
" Tabi ki!"
" O zaman bana karşı dürüst ol."
" Bu çok karmaşık. Kendi kafamda çözümlemeden bir başkasına aktarabileceğim bir mesele değil."
" Anlıyorum."
" Buluşalım mı?"
" Gel."
" Senin desteğini özledim." dedi sesi titreyerek.
" Oh, canım. Kıyamam. İstersen ben sana geleyim."
" Olur."
" Tamam, bekle geliyorum."
Seungmin kapıyı tıklayınca kapının köşesine sinip ağlayarak arkadaşını bekleyen Felix kapıyı açar açmaz arkadaşının kollarına atladı.
" Şşt bir yok." dedi Seungmin arkadaşının sırtını sıvazlayarak.
" Çok ağır geliyor artık." dedi Felix. Seungmin kendisine yapışan bedeni evin içine sürükleyip kapıyı kapattı.
" Biliyorum. Biliyorum." dedi sakince.
" Sevmediğim bir işi yapıyorum. Sevdiğim adam başkasıyla evli. Annemi özledim. Saçmasapan anlamadığım şeyler oluyor. Herkese yük oluyorum. Düzgün düşünemiyorum artık. Sürekli hatalar yapıyorum. Şu lanet olası işten de bıktım. Ölüp gitmek istiyorum. Düşünmekten yoruldum."
" Öyle söyleme." Seungmin omuzlarından tutup arkadaşının yüzüne baktı:
" Bir daha sakın!.. Sakın öyle söyleme."
" Ama..."
" Hayır. Yanlış düşünüyorsun."
" Teşekkür ederim." dedi ağlaması şiddetlenirken.
" Yapma böyle ama ya." dedi tekrar sarılırken. " Ayrıca kendini yük olarak görme. Kimseye yük olduğun yok."
Felix bir anlık güldü:
" Changbin olmasa sana aşık olmama engel olacak hiçbir sebep yok biliyor musun?"
" No homo bro. Kızlardan hoşlanıyorum." dedi gülerek.
" En yakın arkadaşıma o gözle bakmıyorum tabi ki." dedi göz yaşını silerek. " Her türlü umutsuz vakayım yemin ederim. Lanet olsun!"
" Hey, sadece yanlış kişileri seviyorsun. Herkes düşer o hataya."
" Sen de düştün mü?"
" Belki."
" Oha sen?"
" Belki, dedim. Evet, demedim."
" Vay be. Kim Seungmin de aşık olabiliyormuş millet."
" Kalpsiz miyim lan ben?"
" Hayır öyle değil de kalbinin etrafında onlarca kat duvar varmış gibi."
" Öyle zaten."
" Anlıyorum. E ben girebilmeyi becerdim mi?"
" En yakın arkadaşımsın ya salak!"
Güldü. Yarayı açan bazen yarayı kapatamazdı. Bazı yaralar da belki de kapatılmamalıydı. Açık bırakılıp zamanın onların izini geçirmesine izin vermek gerekirdi. O sırada iltihap kapmasın diye tentürdiyot kullanılıp, yaradan dikkatini uzaklaştıracak bir şeylere ihtiyacı vardı belki de. Felix henüz bunları düşünse de uygulamıyordu. Yarasını en sevdiği yara bandıyla kapatmayan annesine ağlayan bir çocuk gibiydi. Evde yara bandının olmaması umrunda değildi. Sadece o bandı istiyordu. İnadını kırmak zordu. Yarası daha da derinleşene kadar öğrenemeyecek gibiydi de.
" İçeri geçelim bence böyle dikilecek miyiz?" dedi Seungmin.
" Tabi." dedi Felix.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nikah - Changlix
FanfictionEvlendiyordu. O da katılmıştı nikaha. Sonuçta yakın arkadaşıydı. Gülümsedi: " Kutlarım ikinizi de!" # Changlix # hyunho