" Naber, depresyon güzeli?" dedi Hyunjin bir haftadır keyfi yerinde olmayan iş arkadaşına.
" İyi." dedi yorgun bir yüzle Felix.
" Bu kadar iyi olma ya! Dünya'da diğer insanların da mutlu olmaya ihtiyacı var. Biraz da başkalarına bırak. Lan çocuk mu kandırıyorsun? Yüzünden düşen bin parça!"
" İyiyim işte Hyunjin uzatma."
" Öyle diyorsan!" omuz silkip masada karşısına oturdu. Yine sessiz geçen bir öğle yemeğinden sonra işlerine döneceklerken " Bilinmeyen numara" dan gelen mesajla bir küfür savurdu Felix. Hyunjin ona dönüp ne olduğunu sorsa da Felix cevap vermedi. Onun bu huysuzluğuna alışsa da Hyunjin duygusal biriydi kalbi kırılıyordu.
Felix masasına geçip kafasını avcu içine aldı. Mesajı tek tek detaylıca okudu.
Bilinmeyen numara
Kitabı oku
Senin için bilgiler falan sıkıştırmışımdır belki içine
Belki de sadece yaptığın aptallıkları anla diyedir
Belki de...
Kendimi
Açık
EtmişimdirFelix
Sikeyim seniVerdiği cevap ne karşı tarafı ne de Felix'i tatmin etmişti. Her ne kadar böyle cevap verse de okuyacaktı o kitabı. Şu anda hissettiği öfke belki de ağır üzüntüsünü ona unutturuyordu. Hırslandı. Bu işin arkasında kim varsa öğrenecekti. Dava etmekten de çekinmeyecekti. Gerekirse Changbin'e olan aşkını açığa vurabilirdi bu adamın yakalanması için. Elini masaya vurdu sinirle. İş arkadaşları bir anda ona dönüp garip bakışlar atınca gerçek dünyaya döndü. Utandı, işine döndü.
Akşam eve dönmek için paltosunu askıdan aldığı sırada geldi Hyunjin yanına.
" İyi misin?"
" İyiyim."
" Yapma böyle! Bana anlatabileceğini biliyorsun."
" Kimseye anlatmak istemiyorum. Senlik bir durum yok."
" Anlıyorum. Bir isteğin olursa..."
" Yok." dedi düğmelerini iliklerken.
" İyi o zaman ben gideyim. İyi aksamlar!"
Felix başıyla ona iletti iyi dileklerini. Başını kaldırdırıp giden arkadaşının arkasından bakarken aklına gelen düşünceyle arkadaşına seslendi:
" Hyunjin!"
Hyunjin Felix'in canlı çıkan sesine mi yoksa kendi rızasıyla ona seslenmesine mi sevinceğine karar veremedi. Çocuk gibiydi Hyunjin. Üzmek de mutlu etmek de çok kolaydı.
" Efendim?" dedi gülümseyerek. Felix yürüyerek yanına geldi:
" Şu kitap kapağını tasarladığın kitabın taslağını atabilir misin bana?"
" Tabi."
" Teşekkür ederim."
Hyunjin'in " Rica ederim." dediği andaki mutlu yüzüne pek anlam yüklemeyecek kadar gözlemden yoksun bir insandı Felix. Çoğu insan gibi hayatı yaşardı ve her sosyalliğe kolay uyum sağlayan birey kadar da gözlemleme zahmetine giremeyenlerdendi. Oysa Hyunjin'in yüzüne biraz detaylı baksa görecekti onu kırdığını. Hyunjin ise biraz daha duyguları yerine olaylara mantığıyla baksa anlayacaktı Felix'in bu tavrının şahsi olmadığını. İkisi de bunu yapmadı. Tıpkı şeytanın kibirini, Adem'in gururunu alçatmaması gibiydi. Ceza da elbette Tanrı'dan gelirdi. Adem Havva'ya ve dünya hayatının akışına kapılırdı, şeytan ise kendi görevi olan insanları yoldan çıkarmaya. Böylece ikisi de uzaklaşırdı aralarındaki sorundan. Başka sorunları vardı ikisinin de. Felix şu "Bilinmeyen numara"nın kim olduğuna, Hyunjin ise kapatılan dans stüdyosu yerine nereye başvuracağına odaklandı evine dönünce. Her şey geri plana atılıyordu böyle durumlarda işte.
Felix cidden kafayı yemek üzereydi. Her şey üst üste geliyordu. Dans kanalına yükeldiği en çok izlenen videolardan biri arka plandaki şarkı nedeniyle telif yemişti ve izleyicileri yeni video gelmemesinden fazla şikayetçiydi. Takipçi sayısı azalmış, çıkış yolu olarak gördüğü yolun çıkmaza çıkmasını istemiyordu. Yeni bir dans öğrenmesi gerektigini fark edip dansa çalışmaya başladığında ise omzundan gelen kısa bir ses beraberinde acı getirmiş ne olduğunu anlamadan kendini omzunu tutarak bağırırken bulmuştu:
" Sikeyim ya!"
Hastaneye gitmesi gerekiyordu. Arabasının otomatik olmasına şükredeceği bir günün gelmesini beklemiyordu ancak gelmişti işte. Tek kolunu kullanamadığından vitesi hayatta kontrol edemeyeceğinin farkındaydı. Hastaneye gitti. Sol omuzunun sağa kıyasla daha düşük olduğu belirgindi. Çıkık tanısının konulması da uzun sürmedi. Doktor kolu sabitledikten sonra omzunu bandajla sarılması için müdahale odasına yönlendirdi. Omzu sargılıyken eczaneden gerekli destek bandajını alıp eczacıdan takmasını istediğinde geriye sadece doktorun istediği gibi dört beş gün dinlenme kalıyordu. Arabaya binmeden önce bir fotoğraf çekindi. Kanalına yükledi:
Dans videoları maalesef bir süre daha gelmeyecek iyileşince yüklerimArabaya bindiğinde telefonu çaldı. Arayan Changbin'di.
" Alo!"
" Nasılsın?"
" İyiyim."
" Omzun nasıl?"
" O da iyi."
" Emin misin?"
" Evet."
" E güzel o zaman."
" Evet."
" Tamam."
" Hyung?"
" Evet."
" Sen nereden öğrendin?"
" Kanalından."
" İşte değil misin?"
" Bugün haftasonu."
" Senin haftasonu da işin var."
" Senden önemli değil."
" Teşekkür ederim."
" Seni alabilirim istersen."
" Hayır hiç gerek yok."
" Omzun öyleyken yemek de yapamazsın seni bize götüreyim ben."
" Hayır yiyecek bir şeyler alırım."
" Olmaz öyle."
" Pizza söylerim."
" İnat etme. Çok az insan benim kadar inatçı olabilir. Gel işte!"
" Hyung hiç gerek yok."
" Ayıp oluyor."
" Hyung cidden ama..."
" Yok aması! İşten dönünce alırım seni."
" Tamam."
Felix telefonu kapattı. Onun için gerici bir ortam olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nikah - Changlix
FanfictionEvlendiyordu. O da katılmıştı nikaha. Sonuçta yakın arkadaşıydı. Gülümsedi: " Kutlarım ikinizi de!" # Changlix # hyunho