Hiçbir şey olmamış gibi devam edilen iki hayat…
Niki böyle olacağını tahmin ediyordu. DR'dan tepki almayacağını çok iyi biliyordu. Sonuçta, DR her şeye izin vererek kendini koruyordu. Herkesin istediği aldığı takdirde gideceğini biliyordu bu yüzden istediklerini verip hemen gitmelerini sağlıyordu. Kendini gerektiğinde koruyarak.
Niki, birkaç sandalye ötede telefonuna gömülmüş olan DR'ı izlerken elinin gevşediğini ve kalemin düştüğünü ancak birkaç dakika sonra farkedebilmişti.
DR her günkü halinden farksızdı. Geniş giysiler, yüzünü kapatan saçlar, cepte duran ve çakmağa dokunan bir el, rahat oturuş, yüzüklü parmaklar, biraz önce dudak yağı ile kaplandığı için çilek tadındaki dudaklar ve boş görünse bile dolu bakan gözler.
Niki çilek tadını şimdi almanın nasıl olacağını tahmin etmeye çalıştı. Her zaman üzerinde sakladığı o çilek ve sigara kokusunun tadını dudaklarında tekrar hissetmeyi o kadar istiyordu ki.
Hala sigara kokusunun belli belirsiz ceketinde var olduğuna emindi.
Kendisinden büyük olmasına rağmen DR ile yakın temaslı hayaller kurabilirmiş gibi hissediyordu. Çünkü o izin veriyordu.
DR sınıfta kaldığı için Niki ile aynı senede olsa bile aralarında bir yaş vardı. Okulda sene üstünlüğü olunca, bu bir yıl olduğundan büyük görünüyordu. Ama Niki, söz konusu DR olunca bu yaş farkını görmezden geliyordu. Zaman hiçbir şeyi değiştirmezdi.
"O gülümsemeyi sil." dediğini duydu DR'ın. Alaylı sesi Niki'ye kadar ulaşmıştı.
Niki farketmemişti ama DR ona bakıyordu ve baş aşağı bir gülümseme vardı yüzünde.
Niki bir anlığına göz göze geldiklerinde bunu nasıl farketmediğini düşündü. Ve bunu yaparken gülümsemesini asla düşürmedi. Aklında, gözlerinde veya herhangi bir yerinde DR varsa bu kesinlikle yüzüne gülümseme olarak yansıyordu. Söz konusu DR olunca çok kolay odaklanıyordu.
"Niye? Bir sakıncası mı var?" konuşmayı uzatıp onunla tekrar vakit geçirmeyi umuyordu.
DR telefonunun ekranını kilitledi ama hala elinde aynı pozisyonda tutmaya devam etti. Kütüphanede olsalar bile -kendilerinden başka- sadece iki kişi olduğu için (bunlardan biri kulaklık takıyordu) pek sessiz olmaya çalışmıyorlardı. Zaten aralarında birkaç masadan fazlası yoktu.
"Anlam veremedim sadece." Yine alay etti DR. Niki'nin buraya geliş nedeninin ders çalışmak olmadığını adı gibi biliyordu. Son zamanlarda onu kendisine bakarken daha çok yakalıyordu. Ki dünkü öpücüğü her şeyi açıklamıştı. Dünkü sahne DR'ın aklında tekrar başa döndü.
Niki yerdeki kalemini aldı m "Aptal." dedi kalemini elinde döndürmeye başlarken. Çekici göründüğünü biliyordu. Gözlerini ve hislerini DR'dan ayırmadan kaldı öylece.
Göz göze gelmek üç kelime ile anlatılandan çok daha fazlasıdır. Gözlerinizde anlatılan şey, bir şekilde karşı tarafa ulaşır. Gözleriniz dile gelir. Kulaklarınızla değil kalbinizle duyabileceğiniz şeyler okur. Değerlendirir. Aranızda ne kadar mesafe olursa olsun göz teması kurmak önemli ve muazzamdır. Bu dünyaya ait olmayacak kadar güzel bir histir. Herhangi güzel bir şeye bakmaktan milyon kat daha arzulanan bir şeydir.
Milyonun değerini anlayabilmek için şöyle söyleyebilirim: Bir milyon saniye önce, on bir gün öncesini yaşıyordunuz. Geçen haftadan daha önceki günler. Onları hatırlamaya çalışın. Milyon, bu kadar büyük.
Göz göze gelmek şu dünyadaki en güzel şeyden milyon kat daha güzeldir. Hele ki sevdiğiniz kişiyle göz göze gelmek.
"Senin dersin yok mu?" dedi DR göz temasını bozarak. Bu kadarını yeterli bulmuştu.
Niki'den rahatsız değildi, eğleniyordu sadece.
"Bence senin sözlerinden, öğretmenlerin söyleyeceklerinden daha fazla yararlanabilirim."
DR başını yana yatırarak inanmadığını anlattı onu. Kaşları havalandı. Niki'nin sandalyesinden kalkıp onun yanına gelişini izledi. Sadece gözleri hareket ediyordu.
Niki'nin dizlerini kendi dizlerine dayadığını görünce onlara baktı. Ne istiyordu ki?
Niki DR'ın telefonunu parmakları arasından sıyırıp aldı. Bunu birden yapmamıştı. DR'ın müsade ettiğini ikisinin de göreceği şekilde almıştı. Telefonu masaya bırakıp odağını kendine toplanttı.
"Benden yararlı bir şey öğrenemezsin Niki."
"Hadi ya. Neden olmasın ki?"
"Tek yaptığım…" kendine şöyle bir baktı DR. Sevilebilecek kadar iyi değildi. Kusurlarla doluydu. Güzel bir vücudu yoktu, göğüsleri küçüktü ve kollarındaki tüyler sarı değildi. Kokusu güzel değildi. Saçları kısaydı, çekici değildi. Komik biri değildi. Göz önünde değildi. Tırnakları daima uzundu, cepleri her zaman o iğrenç iki eşya ile dolu olurdu: çakmak ve sigara. Pantolonunun cebinde ise dudak yağı… "…sigara içip şu çilekli şeyi sürmek. Benden alabileceğin bir özelliğim yok malesef." yüzünde acının tatlı gülümsemesi belirdi. Umursamıyormuş gibi.
Küçük çocuğa bir şey öğretemezdi. Ya da bir şey veremezdi. Her şeyi kendisi için yapardı ve kendinden başkası için nefes bile almazdı. Bunu istese de yapabilecek durumda değildi. Yapamazdı.
"Ama onları seviyorum." dedi Niki gözlerini DR'ın kalın kumaşlı ceketinden ayırmadan. Çakmak ve sigaranın yan yana durduğu o ceplerdeki kokuyu seviyordu. Boğucu ve zehirli olsa bile, o koku DR olduğu için seviyordu.
"Neresini seviyorsun ki?" DR'a kalsa, onların sevilebilecek hiçbir yanı yoktu. Her hareketi annesine göre saçma ve gereksizdi. Bir süre sonra kendisini de ister istemez eleştirmeye başlamıştı ve bu yüzden kendisi hakkında hiçbir şeyi iyi bulmuyordu. Başkaları vardı, ama kendisi yoktu. İstediği sevgiyi göremediği için birinin onu sevmesi imkansız veya yalan gibi geliyordu. "Zararlı sadece."
"Kötü olan her şey güzeldir."
Hak verdi DR. Malesef ki, insana zarar veren ne varsa çok çekici gelirdi. Adil değildi. Paket gıdalar gibi, keyifli zaman geçirmek için başka şeyleri ertelemek gibi, çevredeki insan sayısı gibi, sigaralar gibi, aşk gibi… güzel olan her şey istisnasız kötüydü. Hiçbir istisnası yoktu.
***⁰² ¹² ²⁰²³
Haftaya gelecek olan bölüm Niki'nin doğum gününe denk geliyor :))
Neys, büyük kız-küçük erkek ilişkisi bu seferki, sevdiğim bir şey
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sweet Venom | Nishimura Riki
Fanfiction"Sadece dış görünüşünü sevseydim sigarayı içme şeklinden ne düşündüğünü anlamazdım." [Sweet Venom isimli ilk Enhypen fanfiction!]