T

148 22 9
                                    


"Öpebilir miyim?" Niki alt dudağını öne çıkarıp DR'ın yüzüne eğildi. Yolda giderken yapmak biraz daha zordu ama DR'ı izlerken öpmeden durmak için savaş vermesi gerekiyordu. "Lütfen?"

DR'ın ince telli ve durgun deniz dalgalarına sahip saçlarının arasından açık tenini seçebiliyordu. Yüzüne üfledi, saç telleri ani kuvvetle sağa sola kaçtı ve Niki'nin dudaklarına yetecek kadar yer açtılar. Bu bir davetti.

"Hayır." DR'ın soğuk sesini kulaklarında hissedip yadırgaması sadece iki saniye sürmüştü.

Somurtarak önüne döndü. Tek omzunda taşıdığı çantasını hafifçe zıplatıp düzeltti ve uzun bacaklarını kullanarak DR'ın önüne geçti. Ondan önde yürüyerek trip atmaya çalışıyordu ama DR onun elini tutsa bile bundan vazgeçerdi.

"Hey? Küstün mü?" DR birkaç adım zıplayıp ona ulaşsa bile yine Niki'den arkada kalıyordu. Yüzüne baktı ama alt dudağının normalden biraz daha yukarıda olması dışında bir farklılık göremedi. Hızlı veya tempolu (siz hangisini derseniz) yürüdüğü çok belliydi, saçları rüzgarla hafifçe aşağı yukarı hareket ediyordu.

"Hadi ama!" omzundan dürtüp tepki almaya çalışsa bile yapamadı. Ki zaten Niki'nin istediği zamanlarda gelmiş geçmiş en inatçı çocuk olabildiğini öğrenecek kadar zaman geçirmişti onunla.

DR birkaç saniye daha yakın yüzlerini uzaklaştırmadı. Yürürken bunu yapmak pek normal değildi ama Niki'nin ciddi ifadesini kırmak için yapıyordu. Sevdiğiniz ve karşı koyamadığınız bir yüz dibinizde dimdik size bakarken en fazla ne kadar ciddi kalabilirsiniz?

Niki dudaklarının gerilip bir gülümsemeye dönüşmesine izin vermek istemediğini belli edercesine gözlerini kapattı. Zorlanıyordu. Yumuşacıktı ama şuan kendini DR'a teslim etmemesi gerekiyordu.

"E gülüyorsun işte!" DR en sonunda Niki'nin bilerek yaptığını görünce geri çekildi.

Elinde yarım kalan sigarası birkaç adım önce yerdeki kaldırım taşına düşmüştü, geride kalan yarım sigaraya baktı. Kırmızı ucu hafifçe rengini belli ediyordu. Zevkli ve zehirli dakikalar yaşatacak olan beyaz kısmı bir işe yaramaz muamelesi görüyordu.

DR Niki'nin yanında gitmeye devam etti. Doğruyu söylemek gerekirse, Niki DR'ın yanında gidiyordu. Çünkü gittikleri yolun Niki'nin eviyle uzaktan yakından alakası yoktu.

"Hayal gibi geliyor!" Niki eğleniyordu. Kelimeleri bile kahkahası ile karışık çıkıyordu.

"Ne alaka şimdi?" DR da onun gülüşünden etkileniyordu ama kalıbında yoktu şatafatlı kelimeler kullanmak veya duygulu konuşmak. Yani, biraz duygusuz ve önemsemeyen görünüşü sunuyordu herkese.

"Hayal gibisin diyorum," Niki elini kızın başına koyup kız kardeşine yaptığı gibi bastırdı hafifçe. "Noona."

DR, Niki'ye uzaylı görmüş gibi bakıyordu şuan. Bu Niki'nin, farkedince, "…ne?" demesine yol açtı. Yaptığı hareketi o kadar yabancılamıştı ki. Kafama bastırmak nedir ya?

"Neydi bu?"

"Sevgi." dedi Niki ama bunu neşeyle falan söylememişti. DR'ın neden bu kadar yadırgadığını anlayamamıştı. "Neden öyle bakıyorsun?" Yapısı gereği, gülmeden edemedi.

Başını iki yana titreterek gözüne ilişen saçlarını kenarlara itti DR. "Kafamı bastırarak sevgi mi olur?" Çünkü sevgi denilen şey herkesten görülmezdi. Sevgiyi hissettiren kişiler sınırlıdır.

"Neyi tercih ederdiniz Leydi'm? Sen iste yapayım."

Hiç tereddüt bile etmedi DR. "Sigaramı yak." dedi Niki'nin hemen ardından.

Niki'nin gözleri birkaç kere kapanıp açıldı. Küçük gözleri ile orantılı küçük göz kapağı sonuncu kez açılınca zihninde dolaşan fikirler yüzüne yansıdı.

Ve DR bunu farketmişti. "Hayır sana içirmem." Bu konuda çok kesindi. Tekrar etti, "Seni bununla zehirlemem, boşuna öyle bakma."

Henüz 17 yaşındaki bir çocuğu kendi elleriyle sigaraya atmazdı. Sadece kendini düşünen biri olduğunu söylemiştim ama bunu yapacak kadar kalpsiz değildi. Sigaranın ne kadar zararlı olduğunu adı gibi biliyordu. Ve değer verdiği kimseyi kendine benzetmezdi.

"Ama, senden aldığım kadarıyla çok tatlı!"

"Sana verdiğim kadarıyla…"

DR izin veriyordu. Henüz belki sevgilisi değildi ama dudaklarının üzerinde ve yüzünün dibinde Niki'yi hissetmek ona rahatsızlık vermiyordu.

Niki yüzleri arasındaki mesafeyi hızlıca kapatıp, başını yana çevirip dudaklarını çaprazlayınca ve kısa öpücüğü derinlemesine hissetmek için bunu sertçe yaptığında DR'ın istemsizce hoşuna gidiyordu.

Yani, Niki'nin aldığı o tat DR'ın ona verdiği ödüldü. Ya da… sadece bir şey. Sıvı çileğin boğucu ve öldürücü zehirle tatlandırılmış hâli (ya da harmanlanmış hâli) Niki'nin aldığı değil, DR'ın verdiği bir şeydi.

"Ama seninle içmek daha güzel olurdu. Karşılıklı falan… sence?"

"Berbat olurdu, Niki."

***⁰² ⁰¹ ²⁰²⁴

Sweet Venom | Nishimura Riki Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin