"Efsanelere inanmıyor musun? Gerçekten mi?"
Okulun zili çaldı. Niki'nin sorusunun üstüne çalmış olması onu gölgede bırakmıştı. İkisinin gözleri de okul binasına ve yavaştan sınıflara gitmek için hareketlenen insanları izlediler birkaç saniye.
Birisi voleybol topunu yerde sinirle yere vurdu, top kendi kendine sekerken kız "Ama daha yeni başlamıştık!" diye isyan etti. Arkadaşı da öğlen arasında oynayabileceklerini söyleyip giriş kapısına doğru isteksiz adımlarla ilerlediler. Başka bir köşede ise bir çocuk, sevgilisini yavru kedilerin başından ayırmaya çalışıyordu. "Derse geç kalacağız Soo-hee! Sonra da seversin." Ama kız arkadaşı yavruların başını okşamayı bırakamıyordu. Zor oldu. Başka bir yönde ise dörtlü bir kız grubu -Niki ve DR gibi, sadece konuşarak bahçede yürüyorlardı- modlarını hiç bozmadan muhabbetlerine devam ederek binaya doğru gittiler.
Ama Niki ve DR hiçbirinin yaptığını yapmadı. İstemiyor olmaları, onlar için geçerli bir sebepti.
Niki başka bir soru sordu. "Gitmesek?" dedi DR'ın yüzünü yoklarken. Neyden bahsettiğini biliyordu. İzin istiyordu ondan. DR dersine git derse gidecekti, gitme derse hiçbir hoca onu derse sokamayacaktı. "İstemiyorum."
"Dersin ne?" dedi DR ceplerinde duran ellerinden birini çıkarıp saçlarının bir kısmını kulağına sıkıştırırken. Ama kısa oldukları için hemen geri çıkmışlardı.
Düşünmek ve hatırlamak için hızlı oldu Niki. "Sanırım ingilizce." Yine DR'ı gözlüyordu. Onun, bu dersi ne kadar önemsediğini tam olarak bilmiyordu. İzin verir miydi ki?
"O zaman girmeyelim."
Niki zaferle yumruğunu sıktı. Yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. Küçük gözlerinin önündeki birkaç ince saç tutamlarını başını sağa sola sallayarak itmeye çalışsa da yapamadı.
"Ödevin vardı." dedi DR. Biliyordu çünkü dün kütüphanede Niki ingilizce ödevini yapıyordu. En azından çalışıyordu. DR'ı izlemeyi bırakıp kaç soruyu çözmüştür? 3? 5? "Yapmış mıydın?"
İtiraf etti Niki. "Hayır." Ve püskürerek güldü. "Derse girmemek için bahanem."
"Sana yapmanı söylemiştim." Aslında çok da umrunda değildi. Kendisi gibi, Niki'nin de 11. sınıfı tekrar okumak zorunda kalmasını istemiyordu sadece.
"Sen benim soruma cevap vermedin!" Niki konuyu değiştirdi birden, işine gelmemeye başlamıştı çünkü. "Efsanelere inanmıyor musun?"
"Hayır, dedim ya."
"Yok. Demedin öyle bir şey."
"Dedim."
"Her kelimeni ezberliyorum. İstersen biraz önceki diyaloğu baştan sona sayabilirim." DR'dan ses gelmeyince devam etti ısrarla, "İnanmıyorum diye bir şey demedin."
"Peki."
Bu onun tekniğiydi. İnsanlara istediğini vererek onu rahat bırakmalarını sağlıyordu. Tıpkı ilk zamanlarda Niki'nin onu öpmelerine izin vermesi gibi.
Niki'nin birkaç günde, maksimum birkaç haftada, gideceğini düşünmüştü. Ama üç aydır DR'ın peşinde dolaşıyordu. Bazen sevgilisi (?) olarak bazen de Noona'sını isteyen bir çocuk olarak. Sevgili olabilirlerdi belki ama henüz buna dair bir konuşma geçmemişti.
"Neye inanıyorsun ki? Herhangi bir inanç… Ya da ne bileyim. Bir duygu? Bir olay?"
İlk başlarda DR'ın aşka inanıp inanmadığı konusunda hiç emin değildi ama zamanla farketmişti ki -galiba- çok katı bakmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sweet Venom | Nishimura Riki
Fanfiction"Sadece dış görünüşünü sevseydim sigarayı içme şeklinden ne düşündüğünü anlamazdım." [Sweet Venom isimli ilk Enhypen fanfiction!]