selam, ben geldim✌
oy ve yorumlarınızı merakla bekliyorum. keyifli okumalarrrr ❤
💔
Çalan zille kapıya ilerledim. Kapı dürbününden baktığımda gördüğüm kişiyle şaşırırken kapıyı açıp sorarcasına "Yalın?" dedim.
"İyi akşamlar Asya. Habersiz geldim biliyorum, özür dilerim ama eve geçmeden bir Ateş'i göreyim dedim. Tabii eğer müsaitseniz?" dediğinde kenara çekilip "Geç tabii, müsaitiz." dedim.
Yalın ayakkabılarını çıkarıp içeri geçerken Ateş babasının sesini duymuş olacak ki koşarak ve "Babaaa!" diye bağırarak yanımıza geldi. Yalın eğildiğinde Ateş resmen Yalın'ın kucağına zıpladı.
Yalın'ın yüzündeki özlem dolu ifade fazlasıyla dikkatimi çekerken gülümseyerek "Kapıda kaldınız, hadi içerde devam edin sarılmanıza." dedim.
Yalın ayağa kalkıp kucağında Ateş'le birlikte salona geçti. Ben de arkalarından ilerlerken "Sen daha yeni mi dönüyorsun?" dedim. Eve geçmeden Ateş'i göreyim demesinden bunu anlasam da sohbet olsun diye sormaktan geri kalmadım.
"Evet, uçak rötar yaptı. İki saat havaalanında beklemek zorunda kaldım falan. Berbat bir gündü anlayacağın. En azından güzel kapansın diye eve geçmeden buraya uğrayayım dedim."
Yalın gerçekten yorgun görünüyordu. Ateş babasının kucağından inip elini tuttu ve "Hadi baba seninle oyun oynayalım. Imm ben yarış arabası olayım, sen de polis arası ol." Diyerek Yalın'ı çekiştirmeye çalıştı.
"Annem baba yorgunmuş, sonra oynayın hadi."
"Ateş'le oynayabilecek kadar dinleniğim. Sorun yok." Diyen Yalın'la kaşlarım hayretle havalandı.
Yalın'ın önceki iş seyahatlerini hatırlamadan edemiyordum. Uçak yolculuğu gerçekten onu yoruyordu ve geldiğinde direkt kendini yatağa atıyordu. Ne Ateş'i ne de beni gözü görüyordu. Bugün uçak rötar yapmıştı, bir de ekstradan orada beklemişti ama hâlâ Ateş'le oynayacak enerjisi vardı demek. Yalın şaşırtmaya devam ediyordu.
"Benim mutfakta biraz işim vardı, siz oynayın o zaman." Dedikten sonra tam salondan çıkacaktım ki geri dönüp "Aç mısın? Eğer açsan biz de daha yeni yemiştik. Senin için bir şeyler ısıtabilirim." dedim.
Yalın Ateş'ten gözlerini iki dakikalığına kaldırarak benimle göz göze geldi. "Zahmet olmayacaksa eğer, gerçekten çok açım."
Misafir çocuğuymuş gibi mahcup bakışları gözüme fazlasıyla tatlı gelirken gülümseyip "Tamam, hazır olunca seslenirim." dedim ve mutfağa geçtim.
Yalın'a kalan yemeklerden ısıtıp masaya özenle yerleştirdim ve "Yalın, yemek hazır." diye seslendim. Nedense bu durum bana eski günlerimizi anımsatmıştı ve heyecanlanmadan edememiştim. Yalın'ın bu yorgunluğuna rağmen gününü güzel kapatmak için bize gelmesi de ekstra mutlu etmişti yalan söyleyemeyeceğim şimdi.
Yalın kucağında Ateş'le mutfağa girdiğinde Ateş'i kucağından indirmeden sandalyeye oturdu. "Valla çok sağ ol Asya ya. Kurt gibi acıkmıştım ama ne dışarda yiyesim vardı ne de eve gidip yemek yapacak takatim kalmıştı."
"Afiyet olsun. Ekstra bir şey yapmadım. Akşam ne vardıysa o. Senin sofran kadar mükemmel olmasa da idare et artık." deyip gülümsedim.
"Misafir umduğunu değil bulduğunu yermiş."
"Ha yani beğenmedin yemekleri?" Kaşlarımı kaldırıp meydan okurcasına sordum.
Yalın kısa bir kahkaha atıp "Tabii ki hayır! Saçmalama. Karnıyarığı ne kadar çok sevdiğimi gayet iyi biliyorsun. Öylesine söylediğini biliyorum." dedi ve bir çatal alıp ağzına götürdü. Gözleri resmen parladı ve ağzındakini bitirmeden "Çok güzel olmuş. Ellerine sağlık. Çok özlemişim." dedi ve kıtlıktan çıkmış gibi ağzına bir çatal daha atmayı ihmal etmedi. Tekrar "Afiyet olsun." derken Ateş'i almak için ona eğildim ama Ateş onu alacağımı fark etmiş gibi babasının boynuna sarılarak "Hayır hayır, ben babayla yicem." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Boşansak da Beraberiz! (Tamamlandı)
General FictionAdliyenin bahçesinde Yalın'la birbirimize sudan çıkmış balık misali baktık. Bitmişti. Resmen boşanmıştık. "Bitti." Yalın gerçeği benden önce dile getirirken kafamı onaylarcasına salladım. Hâlâ gerçekmiş gibi gelmiyordu. "Evet. Garip hissediyorum."...