Changbin'den
Jeongin iyice sarhoş olmuş gibi görünüyordu. Birden oturduğumuz masadan kalkıp "Her yer sahlanıyor. Derpem mi oldu? Yoksa ölecek miyiizz?" dedi. Sonrasında kendini yerlere attı."Ben daha hoşlandığım çocuğa açılamadan ölecek miyim yoksaahh?" dediği an duraksadım. Kimdi o kişi? O kadar çok mu seviyordu da ona olan sevgisini söylemeden ölmek istemiyordu? Sebepsizce ağlamaya başladı. Bende onu evine bırakmadan önce teselli etmek için alıp sahile götürdüm ve bir banka oturduk.
Jeongin'i aldım ve yanıma oturttum. Bir süre omzuma yatıp ağladı. Sarhoş olduğundandı büyük ihtimalle. Ve ertesi gün şuanki hiç bir şeyi hatırlamayacağına adım gibi eminim. Sadece bir rüya olarak hatırlayabilir. Biraz daha ağladıktan sonra kafasını kaldırdı ve bana baktı.
"Birinden hoşlanıyorum ama sanırım o bana karşı bir şey hissetmiyor." diyip tekrar ağlamaya başladı. Ardından da hıçkırmaya. Kim olduğunu sormadım sadece saçlarını okşadım ve sakinleşmesine yardım ettim. Kim olduğunu sormadım çünkü eğer benden başka biriyse hayal kırıklığına uğrayacaktım. Nasıl olsa ona kör kütük aşıktım. Ve onun için her şeyi göze alırdım.
Ama en sonunda hoşlandığı kişinin kim olduğunu sordum.
"Peki kimden hoşlanıyorsun da böyle düşünüyorsun? Belki o da senden hoşlanıyordur. Hm?" kafasını kaldırıp bana doğru çevirdi ve bende ona doğru çevirdim. Yüzünü yüzüme iyice yaklaştırmıştı. Aramızda sadece bir santim kadar kalmıştı.
"Kimden biliyor musun?" dediği gibi dudaklarını dudaklarıma yaklaştırdı ve küçük bir öpücük bıraktı. İlk başta biraz irkilsem de sonradan ben de zevk almaya başladım. Sonra tekrar dudağıma yaklaşıp bu sefer ağzını açtı ve alt dudağımı emerek öpmeye başladı. Bende onun üst dudağını yavaşça emiyordum. Sevdiğim çocukla öpüşüyordum. Hemde yağmurun altına. Bu çok güzel bir şeydi. O an zaman dursun istedim ama aklıma Jeongin'in yaşananları hatırlamayacak kadar sarhoş olduğunu hatırladım ve içimi bir hüzün kapladı.
Jeongin'i kendimden uzaklaştırdıkça o bana daha çok yaklaşıyordu. En sonunda ben de kaçmayı bıraktım ve yağmurun altında öpüşmeye devam ettik. Ama daha ilk öpüşmemizden bu kadar ileri gitmemeliydik. Hem de Jeongin bu kadar sarhoşken.
"Bebeğim bence bu kadar ileri gitmemeliyiz. Ayrıca sarhoşsun da ve bu yaşananları unutmanı istemiyorum." Dudağını büzdü ve;
"Peki öyle olsun." dedi. Jeongin'in bir kolunu omzuma attım ve arabaya doğru götürdüm. Arabaya bindim ve Jisung'a mesaj atıp Jeongin'in evinin adresini istedim. Konumu attıktan sonra evine doğru arabayı sürdüm. 10 dakika sonra evine vardık. Jeongin'in ceplerinde anahtarını aradım ve alıp kapıyı açtım. Jeongin'in kolunu omzuma atıp içeri geçirdim. Ve kapıyı kapattım.
Odasının üst katta olacağını düşünerek oraya yöneldim. Yatak odası yani Jeongin'in odası olabilecek odaya girdim ve Jeongin'i yatağa yatırdım. Üzerini örttüm ve odadan çıkacakken bana seslendi ve bir an durdum.
"Gitme!" dedi. O kadar çok içten söylemişti ki bir an duraksadım. Odanın kapısının önünde dikildim.
"Dudaklarını öpmek istiyorum. Neden izin vermiyorsun?" Gidip yanına uzandım.
"Olmaz Jeongin şu an sarhoşsun ve ne yaptığını bilmiyorsun. Lütfen uyu!" dememle kafasını göğsümün üzerine yerleştirdi ve gözlerini kapattı. Ben de saçlarının arasına öpücük kondurdum. Bir kaç dakika sonra düzenli bir şekilde nefes alıp vermeye başladı ki uyuduğunu anladım. Yataktan kalktım ve alt kata indim. Evden çıkıp arabama bindim ve evime doğru gittim.
...
Jeongin'den
Sabah gözlerimi evde açınca şaşırdım. Çünkü en son kafedeydik herkes dağılmıştı ve Changbin ile ben kalmıştık. Ve sanırım beni eve Changbin bıraktı. Umarım yanlış bir şey yapmamışımdır. Kahretsin hiç bir şey hatırlamıyorum. Of çok rezil bir insanım. O kadar düşündüm aklıma gelmiyor. Ona sorsam mı ki acaba? Ama ya kötü bir şey yaptıysam? Of çok aptalım. En iyisi sormak.Telefonumu elime aldım ve saate baktım. Daha 11.24'tü. Changbin'in bu saatte uyuyacağını düşünüp birkaç saat sonra aramaya karar verdim. Bu sırada kendime kahvaltı hazırladım. Yine televizyondan 'The Uncanny Counter' açtım ve izlerken yemeğimi de yemiş bulundum. Bu sefer hızlı yemiştim. Bulaşıkları makineye yerleştirdim ve yukarı kata çıkıp ılık bir duşa girdim. Çıkıp üzerimi giyindim ve aklıma yarın okulun başlayacağı geldi. 1 hafta tatil ne ara bu kadar hızlı geçti anlamadım. Bu arada söylemeyi unuttum sanırım ben ve arkadaşlarım 11. sınıfa gidiyoruz. Her neyse. Üstümü giydikten sonra Changbin'i aradım ve telefonu açtı.
Jeongin 📞 Changbin
"Selam Jeongin bir şey mi oldu?"
"Şey b-ben aslında dün gece olanlar için aramıştım. Dün çok sarhoştum ve ne yaptığımı hatırlamıyorum. Kötü bir şey yaptım mı diye soracaktım."
" Ha ne? Hayır, bir şey yapmadın neden ki?"
"Oh şükür! Ben sarhoşken saçma sapan şeyler yapıyorum da genelde o yüzden yanlış anlama yani."
"Hm anladım. Görüşmek üzere o zaman!"
"Görüşürüz!"
--------------------------------------------------------------aaaa yine kisa ama icime sinen bir bolum olduu. nedense zaten hep kisa bolumler daha cok icime siniyo bu aralar. neyse iste bugun iki bolum attim okuyun bol bol.
yeni albumu de dinleyin ha 😡😡
tamam daha uzatmiyorum iyi tatilleer (tatilde bol bol atarim yeni bolum)
(bu arada uc noktadan sonra genelde yazarin agzinda devam ediyo farketmissinizdir belki)2MIN COK GUZEL OLURUMM 😻😻🙈
kelime sayısı:761
~yxesiim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
school conser | jeongbin
General FictionKonserde Changbin'i ilk kez gören Jeongin, Changbin'e aşık olur. "Belki tanımazdım seni o konsere gelmesen..."