Uyanmıştım yine. Yanımda Minho yoktu. Şaşırmamıştım çünkü sevgilisinin yanındaydı. O gelmeden ben gitmek istiyordum. Kahvaltımı yapıp ablama gidecektim. Oyalanmadan mutfaga ilerledim. Kahvaltımı yaptım ve hazırlanıp çıktım.
Hava kapalıydı. Püfür püfür esiyordu rüzgar. Beni alıp götürmek istermişcesine. En büyük hayallerimden birini gerçekleştirecektim. Ama ilk önce ablamı görmek istiyordum. Uzaktı evlerimiz. Yürümekten yorulmuştum. Kestirmeden gidecektim.
Karşıma bir adam çıktı. Sarhoş olduğu her halinden belliydi. Korkmaya başlamıştım. Bana yaklaştı ve kafama elindeki şişeyle vurdu. Gözlerim karardı ve kendimi yere bıraktım.
Gözlerim yavaş yavaş açılırken üzerimde bir siluet ve içimde bir şey hissettim. Düşündüğüm şey olamazdı. Gözlerimi fal taşı gibi açtım ve adamı ittirmeye başladım. Tecavüz ediyordu bana. İğrenç hissediyordum kendimi. Şoktan tepki vermemeye başladım. Bir süre sonra gitti. Ben yerde yatıyordum bir başıma.
Kalktım ve ablama gitmekten vazgeçtim.
Evime gidicektim. Hava karanlıktı kimse farketmezdi beni.
¦
¦
¦
¦
¦
¦
Eve geldim ve duş aldım. Minho gelmemişti hala. Saat 4'ü geçmişti. Sevgilisiyle çok güzel vakit geçiriyordu demek ki. Evde onu beklediğimi farketmediğine göre...
Bilerek yapıyordu kesin. Aslında eve gelmemesi iyiydi benim için. Sessizce atabilirdim kendimi aşağıya. Telefonuma bildirim geldi. Umursamadım ve telefonu kırıp çöpe attım.
Şiir eklicektim mektuba. Şiir yazmak istiyordum ona. Pişmanlıkla dolu, hüzünle dolu ve en önemlisi ihanetle dolu. Kahve yaptım kendime. Geçtim masamın başına yazmaya başladım.~2 saat sonra~
Bitmişti sonunda. Aldım mektubu ve katladım. Çekmeceye koydum. Anahtarı alıp kilitledim çekmeceyi. Anahtarı da Minho'nun paltosunun cebine sıkıştırdım. Saate baktım ve zamanın geldiğini düşündüm. Balkona çıktım, yıldızlara baktım. Güzel görünüyordu fakat onun gözleri daha güzeldi. Derin bir nefes aldım. Demirin üzerine oturdum. Rüzgarın esmesini bekledim.
Esti bir zaman sonra. Şiddetliydi, çok istekliydi beni götürmeye. Ayağa kalktım ve adım attım. Düşüyordum aşağıya. Sonsuzluğa gidiyordum. Kalbimdeki acı, rüzgarın soğukluğu, insanların bağırışı hepsi birleşince çok iyi hissettiyordu. Tek başlarına birer kötüydüler ama. Gözlerimi kapattım ve rüzgarın kahkahasını dinlemeye başladım.
¦
¦
¦
¦
¦
¦
¦
¦
¦
¦
¦
¦
~Minho'dan~
Eve yaklaştığımda ambülans sesi duydum. Köşeyi döndüğümde büyük bir kalabalık gördüm. Bir gence "Noldu burda?" diye sordum. Bana "Jisung intiha-" derken beynimine kanın sıçramasıyla Jennie'nin çığlık atması bir oldu. Kalabalığı hızlıca geçip yerde kanlar içinde yatan Jisung'u gördüm. Jennie başında ağlıyordu ve beni görünce hışımla ayağı kalkıp yumruk atmaya başladı bana. Boksörlük geçmişi vardı. Dövüyordu beni. Tepki göstermemiştim. Oradaki polisler tutmaya çalıştılar ve sonunda başardılar.
"SENİN YÜZÜNDEN OLDU OROSPU ÇOCUĞU. KARDEŞİMİ SEN ÖLDÜRDÜN. TEK SUÇU SENİ SEVMESİYDİ. SEN YAPTIN. PEZEVENK." diye bağırıyordu. Sesimi çıkartmadım. Polisler onu sakinleştirmeye çalıştılar. Bende o sırada Jisung'un yanına gittim. Evet benim hatamdı. Çok masumdu ama ben bunu kirletmiştim.~2 gün sonra~
Ev sessizdi. Çok sessizdi. O günden sonra Jisoo beni bıraktı. Ona da yalan söylemiştim çünkü. Markete gidecektim paltomu giydim ve elimi cebime soktum. Anahtar vardı cebimde. Kim koymuştu bunu? Anahtarı incelerken çekmecenin olduğunu hatırladım. Çekmeyeyi açtım ve....
¦
¦
¦
¦
¦
¦
¦
¦
¦
¦
Bolum bitttiiiiiii. Diger bolum final. Duygulabdim bu bokumj yazrakeb. Finalde iyi ve yavas yavas okuyun. Sizi seviyorummmm. Baaiii
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Neden? / MinSung
Short Storyİntihar düşüncesi olan ve hayattan zevk alamayan Jisung,bir gün onun hayata bağlanması için herşeyi yapan Minho'yla tanışır...