Kulağında çalan şarkıyla kucağında ki kağıtları ile ilerlerken birine çarpması ile "Ay" diyerek sendeledi.
Düşecek olan kağıtları çarptığı kişi hemen tutmuştu "İyi misiniz? Üzgünüm pek dikkat etmiyordum".
Seungmin uzun turuncu saçlı gence gülümsedi "Yok hiç sorun değil, benimde baktığım söylenemez pek" dedi kağıtları alıp.
Karşısında ki genç gülmüş, gülüşü ise Seungmin'e anlık Jeongin'i hatırlatmıştı. Kendine geldi hemen, "Bu bölümde misiniz? Görmedim sanki sizi".
"A yok arkadaşım için gelmiştim ama burası çok hoş. Güzel sanatlar diye galiba çok farklı insanlar var".
Seungmin bununla gülüp başını salladı "Eh öyle biraz" dedi. Gülüşürek birbirleriyle tanışmış daha sonra ayrılmışlardı.
Seungmin ondan ayrılıp karşıda kendisini bekleyen siyah saçlıya yaklaştı.
"Üzgünüm azıcık beklettim galiba". Jeongin sorun yok dercesine elini salladı. "Sıkıntı değil, konuştuğun kişi kimdi?" diye sordu.
"Aa o mu, yanına gelirken çarptım bi anda. Haru imiş adı, arkadaşı için gelmiş".
"Hm" dedi başını sallayıp "Benim kuzenim oluyor da o yüzden dedim". Seungmin şokla gözlerini açtı "O yüzden gülüşleriniz benziyor" dedi.
Anlamayarak ona bakan ile "Güldüğün zaman gözlerin kısılıyor ve gamzen çıkıyor aynı tilkiler gibi, onda da öyle oldu".
"Ha şimdi anladım" dedi gülerek. "Bende daha güzel değil mi?"
Seungmin gülüp başını salladı "Tabi ki öyle, senin gülüşünü çok seviyorum". Siyahlı hızlanan kalbi ile önüne döndü hızla.
Eve doğru adımlarken "Felix'in kafesinden gidelim mi?" diye sordu Seungmin. "Güzel olur, yol değişimi o zaman".
Sarışının elini tutup yolunu değiştirmesi ile güldü Seungmin. Bakışları bir süre birleşik ellerinde kalmış, önüne dönüp devam etmişti yola.
Yaklaştıkları kafe ile Seungmin hızlanmış ellerini cama dayayarak içeri bakmıştı.
"Kasada abisi ile konuşuyor". Jeongin yanına gelip içeri baktı "O abisi mi? Patronu sanıyordum".
"Öyle zaten Jeong" dedi gülerek. Bu sırada abisi ile konuşan Felix onları farketmiş, gülmüştü.
"Seninkiler gelmiş kanka" diyen Yeonjun ile "Sen sevgiline gitsene" diye çıkıştı.
Yeonjun gülüp kahvesinden bir yudum aldı. "Changbin adamı işte şuan, orada olmasam yanında olmam"."Yürü git kafemden Yeonjun". Turunculu tekrar gülüp "Tamam kızma civciv".
"Felix erken çık istersen" diyen abisi ile "Cidden!" dedi heyecanla. Minho gülüp başını sallamış "Ya teşekkürler en iyi abi!" diyerek boynuna sarılmıştı.
Çantasını hızla arkadan alıp "Kaçtım!" diyerek kafeden çıktı. İleride bağcıklarını bağlamak için duran ikiliye yaklaştı.
"Selam sayenizde erken çıktım, işe yaradınız".
"Ay Lixie". Heyecanla ayağa kalkan sarışın ile Jeongin onun kolunu tutup düşmesini engelledi.
Felix güldü onun haline. Kolunda ki çantasını düzeltip "Yorgun değilseniz eğer şelale kısmına gidelim mi?".
Seungmin Jeongin'e bakıp hızla başını sallarken siyahlı iç çekti "Peki gidelim hadi".
Yolları tekrar değişirken bu sefer şelaleye ilerlemeye başladılar. "Hava erken kararmaya başladı" dedi Seungmin yanaklarını şişirip.
"Havalarda soğudu iyice kış geliyor cidden". Felix'in ellerini sürterek söylediği ile "Ellerin üşüyor mü?" diye sordu Jeongin.
"Yani azıcık, ellerim genelde soğuk". Jeongin ceplerini yoklamış, çıkardığı eldivenler ile kahveliyi durdurmuştu.
Ellerini nazikçe kavrayıp eldivenleri giydirdi. Nefesini tutan Felix ise dibindeki yüz yüzünden delirmemek için zor duruyordu.
Karşısında ki manzara ile zıplamasını durdurdu Seungmin. Bakışları ellerine sonra ikisine gitmişti.
Anlamını bilmediği bir duygu içini kaplarken yerinde kıpırdandı. "Üşüdüm hadi!" dedi en sonunda.
Jeongin gülüp "Geldik geldik" diyerek ellerini ayırdı. O önden arkadan ise kızarık yanaklarıyla Felix ilerledi.
Şelaleye vardıklarında "Vay, her geldiğimde çok güzel geliyor burası" dedi Felix.
"Cidden öyle" diyerek yanında durdu Jeongin. Seungmin de diğer yanına geçti.
"Hava pamuk şeker olmuş". Bambaşka bir yerde olan sarışın ile güldü ikili.
"Sizi de yürüttüm hep". Seungmin başını gökyüzünden indirdi ve çilli olana baktı. "Saçmalama Lix. Geldiğim için mutluyum burası güzel".
"Evet üçümüzün beraber olması güzel" dedi Jeongin katılarak. Felix farkındalık "İlk defa üçümüz dışardayız" dedi.
"Yuh cidden". Bununla hepsi güldü. İyice kararan ve soğumaya başlayan hava ile "Gidelim artık" dedi Jeongin.
Şelaleden dönerken "Of dondum" diyerek söylendi Seungmin ellerini ovuşturup. Felix eldivenin birini çıkarıp Seungmin'in eline taktı.
Ona şaşkınlıkla bakan bedeni daha da şaşkına uğratıp çıplak kalan ellerini birleştirerek kendi ceketinin cebine koydu.
"Şimdi iyi değil mi?" demesi ile kızarık yanaklarıyla başını salladı.
Onlar ilerlemeye devam ederken Jeongin güldü. "Beni üçüncü teker bırakmanız güzle değil" diyerek arkalarından koşmuş kolunu Seungmin'in omuzuna atmıştı.
Söylenen sarışını pek takmayarak kararan havada yapışık bir şekilde ilerlemeye devam ettiler.
---
Bebişler ya
Bu bölüm bir tık aralarında ki çekim için falan ilerleme oldu.
Baysss
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Back To Me // LixSeungİn ✓
FanfictionBu iki kişilik bir oyundu ama onlar üç kişi olarak oynamak istedi. "Yapmak için yaratıldığımız herşeyi bozabilirim. Ama bana geri dönmeni sağlayamam." Jeonglixseung Hyunho Chansung Changyeon