Banyodan çıkıp paytak adımlarla, gözünü kaşıyarak mutfağa girdi Seungmin. Kahvaltı hazırlayan Felix'in arkasından boynuna sarılmış "Günaydın" diye mırıldanmıştı.
Felix gülüp bıçağı bırakmış, Seungmin'e doğru dönerek ince beline kollarını dolamıştı. "Günaydın güzelim, hala uykun var gibi?" dedi gülerek.
"Of evet ya, dün heyecandan uyuyamadım".
Felix kahkaha attı "Şapşal" diyerek saçlarına öpücük kondurdu. "Of Felix ne demek rüya değildi dün"
Elleriyle yüzünü kapatıp sallanması ile Felix bir elini uzatıp ellerini yüzünden çekti. "Tamamen gerçekti Seungmin"
Yüzlerini yaklaştırıp "He emin olmak istiyorum diyorsan gösterebilirim" diyerek dudaklarına yaklaşırken gelen odanın kapısının sesi ile "Jeongin uyandı" diyerek ondan kaçtı Seungmin.
Felix onun kızarmış haline gülüp kahvaltı hazırlamaya devam etti. Seungmin de masayı hazırlarken Jeongin mutfağa girdi.
"Günaydın Jeong jeong" diyerek bardakları masaya koydu Seungmin. "Günaydın, çok fazla gülüşme duydum" demesi ile Felix güldü.
"Ya ya" diyerek göz devirdi Seungmin. "Bu Felix benimle uğraşıyordu Jeongin ya" diyerek şikayet etmesi ile Felix hayretle gözlerini açtı.
"Bana yapışan kimdi acaba köpüş" diyerek burnunun ucuna vurdu. "Ama şimdi orasını karıştırmayalım".
Jeongin başını iki yana sallayıp güldü ikisine. Kahvaltılarını yapmış kendi alanlarına cekilmişlerdi.
Felix salonda televizyon seyreden Seungmin'in yanına otururken bir kolunu da küçüğünün omzuna attı.
Seungmin anında ona doğru yaslanmış, saçlarında hissettiği dudaklar ile gülümsemişti.
"Jeongin ile ne zaman konuşacağız?" diye sordu başını kaldırıp. "Aslında beraber film izleyip sonra bunu değerlendirerek açılsak mı diye düşündüm"
Felix'in fikri ile "Olabilir aslında" dedi Seungmin. "Hem üçümüz uzun zaman sonra bir etkinlik yapmış oluruz, ay evet bu olsun".
Heyecanla ayağa kalkması ile Felix gülmüş, Seungmin koşarak odasına adımlamıştı.
Bu sırada odadan çıkan Jeongin ile "Ay bir yere mi gidecektin?" diye sordu.
"Şey Jisung ile buluşacağım" dedi saçlarını karıştırıp. Felix kaşlarını çatıp onlara dönerken "Biz de film izleyelim demiştik. Üçümüz." dedi Seungmin.
Jeongin alt dudağını ısırdı, yavaşça kapıya ilerleyip "Üzgünüm-" derken.
"Yine mi kaçıyorsun yani" diyerek koridora çıktı Felix. Kollarını göğsünden birleştirmiş, sert bakışlarını doğruca siyah saçlı gence gönderiyordu.
"Neyden bahsediyorsun?" diye sordu Jeongin. "Ne kaçması?"
Felix göz devirdi. "Bizden kaçmanı diyorum jeongin, bizden yine mi kaçıyorsun?"
"Sizden kaçtığım falan yok" dedi Jeongin daha kısık çıkan sesiyle. Felix ortama bir gülüş bıraktı.
"Sen ciddi misin ya? Jeongin neyi inkar etmeye çalışıyorsun sen? Bir kaç haftadır kaçmak için nasıl çaba harcıyorsun bizden, görmüyor muyuz sence?"
İyice gerilen Felix ile Seungmin onun omuzuna tutundu. "Ya bize yüzünü bile göstermiyorsun. Yok Haru ile yok Jisung ile yok Changbin ile dışarı çıkayacağım. Saat on ikide eve geleceğim, mesajlarınıza bakmayacağım. Sen ne yapıyorsun ya!"
Jeongin sesini çıkarmaz iken Felix onu omzundan ittirdi. "Söylesene! Ne yapmaya çalışıyorsun? Kaçınca düzeldi mi herşey? Bir şey de!"
Ard ardına ittirmesi ile Jeongin sinirle bileğini tuttu. "Kafam karışık tamam mı! Bu kafam çok karışık benim! Beynimin içinde tüm her şey birbirine giriyor! Bu kafam dinlemiyor!"
"Bize gelsene o zaman! Gel bize! Hallederiz beraber!" dedi Felix omzuna tutunup.
"Yapamam" diye fısıldadı Jeongin. "Yapamam, gelemem size. Felix yapamam ben".
"Neden? Bizden kaçtığın da düzelecek mi her şey?"
Sesini çıkarmayan Jeongin ile iç çekti. "Düşündüğümden daha aptalsın biliyor musun?" dedi.
Anlamayarak ona bakan Jeongin ile "Düşündüğümden daha aptal ve korkak birisin Jeongin. Bizden korkan birisin".
"Anlamıyorsun" dedi başını iki yana sallayıp. Felix güldü "Anlamıyor muyum gerçekten?"
Pes edercesine iç çekti "Tamam git, tekrar kaç bizden. Her zaman ki gibi çekip git, seni beklemeyizde".
Geri geri adımladı "Ama unutma" derken Seungmin'in elini tuttu. "Bazı şeyler için geç kalma" dedi.
Jeongin'in bakışları onların ellerine giderken nefesinin kesildiğini hissetti. Felix ise bakışlarını üzerinde tutarak Seungmin ile beraber kendi odasına girdi.
Koridorda tek başına kalan beden bir süre daha aynı noktaya baktı. Eliyle yüzünü ovusturup hızlıca ayakkabılarını giyip evden çıktı.
O kendisini Chan'ın arabasına atarken Felix ve Seungmin ise yatakta birbirlerine sarılı halde uzanmışlardı.
"Dövüşeceksiniz diye korktum" diyen Seungmin ile güldü. "Olur mu öyle şey bebeğim?" dedi.
Omuz silkip göğsüne daha çok sokuldu. "Jeongin'i de yanımızda istiyorum Felix" diye mırıldandı.
İç çekti kahve saçlı "Bende istiyorum bebeğim. Aramızda ki en korkak Jeongin çıkması çok komik" dedi.
Seungmin de güldü hallerine. "Sonunda beraber olalım da gerisi önemli değil ki" dedi.
Felix onun saçlarına öpücük kondururken Seungmin uzandığı yerden kalktı. "Şey hani bu sabah bir şey yapacaktın ya" dedi gözlerini kaçırıp.
Kahveli sırıtmış "Ne yapacaktım ki?" diye sormuştu. "Ya biliyorsun sen!" diyen Seungmin ile güldü "Bilmiyorum Seungmin ya, ne yapacaktım ben?"
Seungmin yanaklarını şişirdi. "Öpecektin beni" diye mırıldandı. Beline dolanan kollar ile ona dönmüş Felix genci kendine çekmişti.
Seungmin yan bir şekilde kucağına çıkarken yanağını okşadı bir eliyle "Hm yarım kaldı değil mi?" derken uzanıp dudaklarını birleştirdi.
"Aptalsın sen"
Chan'ın dediği ile Jeongin başını gömdüğü yerden cama döndü. Jisung kahvesini masaya bırakmış "Hemde en aptalı" dedi.
"Oğlum sen onları onlar seni seviyor, ne bu kaçış?"
Jeongin iç çekti, başını kaldırmış masanın üstünde ki boş kahve bardağı ile oynamıştı.
"Ben gerçekten korktum sadece, onları kaybetmekten korktum" derken iç çekti. "Aptalım ben"
---
Amanın
Olacaklar umarımBaysss
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Back To Me // LixSeungİn ✓
FanfictionBu iki kişilik bir oyundu ama onlar üç kişi olarak oynamak istedi. "Yapmak için yaratıldığımız herşeyi bozabilirim. Ama bana geri dönmeni sağlayamam." Jeonglixseung Hyunho Chansung Changyeon