1-ilk gün.

867 33 22
                                    

Selamlar. Ilk kez hikaye yazıyorum umarım beğenen olur. Kızımız 17 yaşında 6 cı sınıf ilk kez gelmiş Hogwartsa neyse işte okuyunca anlarsınız garibim kötü şeyler yaşamış.

Hogwarts'ta ilk günümdü. Her kes bana şaşkın şaşkın bakıyordu. Insanların beni izlemesini hic sevmem ama sanırım kim olduğum onları oldukça şaşırtmıştı özelliklede ikizim Harry'i Harry Potter kendisi ikizim olur.

Dumbldore beni buraya getirdiğinde böyle garip bakışlarla ilgili uyarmıştı, aslında onlar da bir bakıma haklıydı. Kaç yıl önce daha doğarken öldüğümü sanmışlardı ama ben yaşıyordum. Annemden babamdan uzakda büyümüştüm. Zaten onlarda çok yaşayamamış Voldemort tarafından öldürülmüştü. Bunu Dumbledore'dan duyduğumda param parça oldum çünkü hayatım boyunca ailemi hayal etmiştim. Onları bir gün bulup birlikte yaşamayı bir ailemin olmasını. Ama meğerse ömürleri o kadar uzun olmamış.

Ikiz kardeşim olduğunuda bilmiyordum. Aslında benim hiç bir şeyden haberim yoktu. Dumbledore biraz anlattı ve buraya gelmem gerektiğinide ekleyip fikrimi sordu bende kabul ettim tabiki.

En azından ailemden biri yaşıyordu ve oda buradaydı. Hem Harry olmasaydı bile kabul ederdim çünkü yanlarında yaşadığım daha doğrusu hizmet ettiğim aile bana hizmetçi muamelesi yapıyordu ve artık canımdan bezmiştim.

Neyse işte sonuç olarak buradaydım Hogwarts'ta.

Büyüler hakkında hiç bir şey bilmiyordum. Gerçekten hiç bir şey. Sadece büyüler değil büyücüler ve onlar için olan böyle büyücü okullarındanda habersizdim. Sadece doğuştan telekinezi yeteneğim vardı ve bunu fark ettikten sonra gizlice yeteneğimi gelişdirmeye çalışıyordum ama fazla güçlü değildim.

Her kes büyük salonda Dumbledore'u ve beni bekliyordu. Daha önceden geliceğim haber verilmişti belli ki.

Içeriye adım attığımdan beri her kesin gözü benim üzerimdeydi. Rahatsız olduğumu belli etmemeye çalışıyordum ama ne kadar başarılı olduğumu bilmiyorum. Bu konularda hassastım. Burası hakkında çok bilgim yoktu. Sadece prf Dumbledore'un anlattığı kadarını biliyordum.

Şimdiyse buradaki 4 binadan birine seçilmem için konuşan bir şapkayı kafama takmam gerekiyordu ve gereken yapıldı.

Kafamdaki şey birşeyler mırıldanıyordu. Bense içimden nereye düştüm ben böyle diyordum. Ama bir taraftanda mutluydum.

Harry heyecanla Gryffindor denilmesini bekliyor olmalıydı. Onunla henüz doğru düzgün sohbet edememiştim. Şapka bişeyler söylüyordu.

"Hmmm çok karmaşıksın... Gryffindor kadar cesur,
Hufflepuff kadar sadakatli, Ravenclaw kadar zeki... ama Slytherin kadarda lider, becerikli, kural tanımaz, sen... sen kesinlikle

SLYTHERIN!

Her kes şaşırmış gibi görünüyordu.
Bende Gryffindor beklediğim için şaşırdım. Çünkü Harryle kardeşimle aynı binayı bekliyordum.

Gryffindor masasındakiler hayal kırıklığıyla bakarken Slytherin masasındakiler coşkuyla bağırıyodu. Oraya doğru baktığımda sedece 1 kişinin bana sinirli gibi baktığını fark ettim. Sarışın bir çocuktu. Daha tanışmadan düşmanlar edindiğimi hiss ediyordum. Muggle dünyasındada böyleydi.

Masama doğru ilerleyip oturmak istedigimde tek boş kalan yerin o sarışın çocuğun yanında olduğunu anlayınca içimden oflayıp yanına oturdum.

Selamlaşmak istemişdim ama beni çokda umursuyormuş gibi gözükmediği için vaz geçdim. Digerleride pek iyi bakışlarla bakmıyordu. Muhtemelen Harrynin ikizi olduğum içindi. Anladığım kadarıyla burda Slytherinliler Gryffindorluları pek sevmezdiler. Iyide beni sevmiyorlarsa neden buraya seçildiğim için çoşkuyla bağırıyorlardıki?

Severus Snape ♥︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin