Ruhun Yenilgisi

1 0 0
                                    

RUHUN YENİLGİSİ


Zehra, müthiş bir baş ağrısıyla uyanırken, boşlukta ve yalnız olmanın verdiği can sıkıntısıyla yüzleşiyor.

Kendisiyle her sabah verdiği savaşına son verip yataktan çıkıyor. Saat on iki buçuk. Pencereyi sonuna kadar açıp, derin bir nefes alıyor ve başını sağa çevirirken sofrasını silkeleyen komşusuyla göz göze geliyor. Komşusu ona acıyor. Aylar önce, eski komşuları tarafından ikinci el eşyalarla buraya yerleştirilen Zehra'nın yüzü hiç gülmüyor. Komşular da esas hikayesini merak etmiyor değil. Sanki her an kötü bir haber gelecekmiş gibi kaygı dolu bir maske yüzüne yapışmış, düşmüyor.

O sırada Zehra'nın gözleri kamyoneti aramakta. Görmediğinde daha da kaygılanıyor. Düşmanın nerde olduğunu bilmek, sıradaki hamleyi gösterir. Fakat belirsizlik her zaman en kötü ihtimaldir. Oysa Kamyonet Şoförü, günlerdir onu takip etmekle meşgul olup işini astığından dolayı patronu tarafından fırçalanmış ve işten çıkarılmıştı. Üst sokaktaki durakta oturmuş Zehra'yı gözetliyor. Kamyoneti göremeyince tekrar dönüp komşusunun gözlerine bakıyor. Ona, korkuyorum bana yardım edin demek istiyor. Fakat kendini en yakınındakinin şiddetinden koruyamayan zavallı komşusu, yaşananların işitilmekte olduğunun farkında, gözlerinden bunun utancı ve gece yarıları vermekte oldukları rahatsızlığın mahcubiyeti akıyor. Oysa dışardan, kibar bir beyefendinin kendi halinde ve biraz da utangaç hanımı olmak dışında gösterdiği sıra dışı bir izlenimi yok. İnsan işte, dipsiz bir kuyu gibi; yüzeyi berrak. Uzaktan bakınca, her şeyi olduğu gibi gördüğünü sanırsın. Oysa dibe indikçe suyun rengi değişir.

Komşusunun mahcubiyetini daha fazla izleme eziyetinden kurtulmak için başını kaldırıp gökyüzüne bakınıyor. Ah gökyüzü, herkes için tartışmasız eşitsin. Kuşlar yine karşı binanın çatısına tünüyorlar. Yan binadan battaniyeyi silkeleyen orta yaşlı bir teyzenin yüzündeki meşguliyetten çok ciddi konuları düşündüğü anlaşılıyor.

Acaba önce kirlileri mi makineye atsa, yoksa ütü mü yapsa?

Yok yok bence akşama çok zaman kalmadı yemek diyor bir diğer düşüncesi. Çocukları dışarda, her biri başka yerde, başka şeylerle meşgul. Zaman akıp gidiyor, her şey değişiyor ama bir annenin çocukları için her an duymakta olduğu kaybetme korkusu ancak kendisi yaşama veda edince son buluyor. Diyorum ya, kafası çok meşgul.

Zehra aynanın karşısında gözlerindeki o derin manayı çözmeye gayret ederken, makyaj yapmaya başlıyor. Korku mu, kaybedecek bir şeyi kalmayan bir insanın korkacak neyi var ki? Eğer bir insana kaybedecek bir şey bırakmazsan, kaybetme sırası sana gelir. Kamyonet Şoföründen korkmuyor, aksine onun beslendiği korkularından eser kalmadığının ispatına girişiyor. Tam takır giyinip kendini sokağa atarken, pencereye yaslanıp dışardaki hengameyi seyreden teyzelerin, perdeyle saçını gizleyip gerçekten hiç görünmediğini zanneden ablaların ve güneşlenmek için cama yapışan koca koca adamların kayıtsızlığından biraz çalıp hayata karışıyor.

Yanından geçen arabaların bıraktığı egzozları derin bir nefesle içine çekip tekrar veriyor. Yolun sağında park edilmiş bir arabanın camından bakıyor kendine, acıyor ve buna tahammül edemeyip hızlıca uzaklaşıyor.

Durakta biraz bekledikten sonra otobüse biniyor. Kalabalığın arasından sıvışıp arkalarda bulduğu boş yere oturuyor. Bir kaç durak gittikten sonra otobüse yeni binen yaşlı bir kadın, gözüne onu kestirmiş olmalı ki gelip tepesinde dikiliyor. Kalk, ben yaşlıyım oturmak istiyorum deme tenezzülünde bulunmuyor ya da hala yaşlandığını kabullenmiyor. Elbette Zehra verilen mesajın farkında, fakat kalkmamak için gözünü ondan kaçırıyor. Hatta bir süre sonra uyuyormuş gibi yapıp gözlerini kapatıyor. Gömüldüğü bu koltuk yorgun bedenini kucaklıyor, ve ona fısıldıyor: eğer başkası için kalkarsan hep başkası için ayakta bekleyeceksin. Otobüs dönüyor ve güneş gözlerine vuruyor. Gözlerini bir süre kapalı tuttuktan sonra açıyor ve teyze tam karşısında oturmuş, ayıplarcasına gözlerini dikmiş, bakıyor. Otobüse bindiğinden beri karşı koltuğunda oturan amca hangi ara kalkmış, yerini bu teyzeye vermişti. Teyze de sanki, koltuğun parasını da binerken ödemiş gibi bir tavırla bakıyor ona. Yorgun bedeni şu kibirli bakışlarla baş edemez.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 14, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

AKREPLE YELKOVAN ARASINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin