848 81 85
                                    

Yazın son solukları kendini gösterirken Sonbahar kapıdaydı. Kapıya dayanan Sonbahar beraberinde okulu getirmişti.

Üniversiteye yeni geçmiş olan Jaeyun ise gerginlikle otobüs durağına doğru yürüyordu. Aslında bu daha çok heyecanın verdiği gerginlikti, fizik okumak hayallerinin zirvesiydi ve zirveye ulaşmanın sevincini; heyecanını yaşıyordu.

İçine çektiği derin nefesin ardından gözlerini ağaçların dökülen yapraklarında gezdirdi. Sonbaharı seviyordu aslında daha çok Sonbaharın getirdiği yenilikleri seviyordu. Ona göre her şeyin başlangıcı Sonbahar, sonu ise Yazdı.

Düşüncelere dalmışken otobüs durağına geldiğini yeni farketmişti. Elini kalbine götürüp, hızla atan kalbinin normalleşmesini diledi. Artık kulağında çalan müzik bile rahatlamasına yetmiyordu.

Telefonu cebinden çıkarıp müzik uygulamasından fizikte sevdiği konunun podcast'ini açtı ve dinlemeye başladı. Şuan kendini rahatlatacak tek şey buydu.

Kulağındaki sese odaklanmışken otobüs gelmiş ve kartını basıp oturacak koltuk bulup oturmuştu. Otobüsün içinde gözlerini gezdirirken baktığı her yerde üniformalı öğrenciler vardı ve bu yüzünde bir gülümseme oluşturmuştu. Halbuki daha geçen sene o formalardan birini giyiyordu.

'Güzel zamanlardı.' diye içinden geçirdi. Tam o sırada kulağına gelen bildirim sesiyle telefonun kilidini açtı ve gelen mesaja gülerek baktı.

Jongseong: Podcast'i kapat ve karşına bak.

Okuduğu mesaj üzerine kulaklıklarını çıkarıp karşısındaki arkadaşına baktı. Kendisine gülen arkadaşına el sallamış ve yanına gelmesini izlemişti.

Jongseong, Jaeyun'un çocukluktan beri en yakın arkadaşıydı. Beraber büyümüş ve büyümeye devam ediyorlardı. Şimdi ise aynı üniversiteyi tutturabilmişlerdi. Jongseongda hayali olan hukuku kazanmıştı.

"Fazla heyecanlanmıyor musun demeyeceğim, ben de fazla heyecanlanıyım." Jongseong sakin bir insan olsa da okulun ilk gününün verdiği heyecan kendisine de yansımıştı.

Jaeyun ise gülerek yana kaymış arkadaşına yer açmıştı.

"Bizim minik Jong da heyecanlandıysa benim heyecan gayet normal." diyerek arkadaşıyla alay etmişti. Uğraşmayı fazlasıyla seviyordu. Yanına oturan Jongseong ise Jaeyun'un alnına fiske atıp elini omzuna atmıştı.

"Anlaşılan çok yüz vermişiz sana köpekcik." sinirle alnını ovmuş arkadaşının koluna vurmuştu.

"Elin ağır, vurmasana! Bak kızardı." demiş dudaklarını bükmüştü. Bunu gören Jongseong ise arkadaşının yanağını sıkmıştı.

"Ne diyecektim sana, senin şu fizikçi varya adı neydi?" birkaç saniye düşünmüş ardından Jaeyun'un 'Lee Heeseung' demesiyle:

"Hah o, bu yıl bizim üniversiteye profesörlük için geliyormuş." demişti.

Jaeyun şaşkınlıkla "Ne!" diye bağırmış otobüsteki insanlar kendisine dönmüştü.
Ardından utançla arkadaşına dönmüş:

"Şaka yapıyorsun, ciddi olamazsın!" demişti heyecanla. "Şaka yapmıyorum Jaeyun, buna neden ihtiyaç duyayım ki?" demiş elindeki telefonun kilidini açıp arkadaşına göstermişti.

"Telefona hiç mi bakmadın? Sosyal medya bu adamın haberiyle kaynıyor." elindeki telefonu hızla alan Jaeyun yazanları okumaya başlamıştı.

' Genç fizikçi Seul üniversitesine profesörlük için geliyor!'

'Fiziği ve zekasıyla ün salmış genç profesör Seul üniversitesinde!'

Okuduğu başlıklarla heyecanlanan Jaeyun hızla arkadaşına bakmıştı.

"Jongseong bu harika bir haber!" arkadaşının bu tepkisine gülümseyen Jongseong, "Aradığın şans önünde sanırım, hm?" demiş göz kırpmıştı.

Jaeyun ise telefonun ekranında açık kalan podcast'in üzerinde yazan 'Lee Heeseung' adına bakmış ve gülümsemişti. Heeseung'un çıkardığı podcast'i şarkı niyetine dinlediğinin kendisi de farkındaydı.

Bazen konular için değil sırf sesi için dinlediğini farkediyordu ve bu küçük kalbini fazlaca heyecanlandırıyordu.

                                 *

Otobüsten aşağı indiğim anda Jongseong'un koluna sarılmış kendimle yürütmeye başlamıştım. Yavaş yürüyordu ve şuan onu bekleyecek zamanım yoktu.

"Hızlan Jong! Seni bırakır giderim bak, iyice yaşlı bunak oldun başıma. Kaplumbağa bile senden hızlı!" söylediğim şeyle hemen kolundan çıkıp kaçmış, kafamı korumuştum.

"Hem konuşuyorsun, hem kaçıyorsun Jaeyun!" diye bağırmıştı arkamdan. Dil çıkarıp önüme dönerken çoktan üniversitenin önüne gelmiştik.

Kalbimi tutup kalabalığa bakmış, güvenliğin önündeki kameramanlar ile kaşlarımı çatmıştım.

'Ünlü fizikçi.' Adım kadar emindim ki fizikten çok adamın genç ve yakışıklı olması yüzündendi bu kalabalık. Gerçekten de fazla yakışıklı bir adamdı fakat dikkatimi daha çok çeken zekasıydı. Zeki adamları severdim.

Ki Tanrı tüm sevdiğim şeyleri bu adamda toplamıştı.

Derin bir iç çekerken kafama vurulmasıyla arkama dönmüştüm.
"Jong, acıtıyorsun!" eli çok ağırdı herifin.
"Yaşlı bunak ha?" demişti sinirle. Buna gülerken her iki yanağını da sıkmıştım.

Bundan da nefret ediyordu ama ben yaptığım için bir şey diyemiyordu.
"Bunu evde görüşeceğiz Jaeyun, Hoon birazdan burada olacak."

Sunghoon da lisede tanıştığımız yakın bir arkadaşımızdı, üç sene boyunca beraber Seul için çalışmış ve başarmıştık. Ben fizik, Jong hukuk, Sunghoon ise çok istediği kimyayı kazanmıştı.

"Heh, geldi." baktığı yere baktığım sırada kameramanların hareketlendiğini, flaşların patladığını gördüm. Hızla çektikleri tarafa baktığım sırada son model arabasını güvenliğin önüne park etmesiyle nefesimi tutmuştum.

Kahretsin, kalbim iyi değildi!

Kapının açılmasıyla önce siyah saçları görünmüştü, sonra bedeni. Arkası dönük indiği için yüzünü görmemiştim bize döndüğü sırada derince yutkunmuştum.

Bu adam sadece fizikte değil fiziğiyle de muazzamdı.

Anahtarını güvenliğe bırakırken kameralar önünü kapatmış görüşümü zorlaştırmıştı. Fakat yüzündeki sert ifadeyi buradan bile görüyordum. Güldüğünü şu zamana kadar sosyal medya da gördüğümü hatırlamıyordum.

Adam gülmüyordu, gülmese de olurdu, fiziği, yüzü, boyu en çokta sesi yeterdi.

Fark etmeden iç çekmiş önümden geçip gitmesini izlemiştim. Bu yıl fazlasıyla güzel geçecekti, emindim.

_____________

Tehditlerle yazmaya başladım, nasıl buldunuz? İlk bölüm kısa oldu biraz. Giriş olduğundan çok uzatmak istemedim. Keyifli okumalar Heejake ile kalın! 🙋🏻‍♀️🙋🏻‍♀️🙋🏻‍♀️🙋🏻‍♀️

𝗣𝗵𝘆𝘀𝗶𝗰𝗶𝘀𝘁 | 𝗛𝗲𝗲𝗷𝗮𝗸𝗲 ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin