544 56 94
                                    

"Fizikçi beni öptü ve ben de karşılık verdim."

Yaklaşık beş dakikadır karşımda kahkaha atan Jongseong ile ateşten değil korkudan titriyordum. Bunca senedir ilk defa bu derece sinirlendiğini görmüştüm ama abartmıyor muydu? Ki zaten kadınlardan hoşlanmadığımı biliyordu.

Kadınlardan hoşlanmadığımı ortaokulda farketmiştim ve o zamanlar ne kadar zor bir dönemden geçtiğimi en iyi kendisi biliyordu.

"Jong hemcinslerimden hoşlandığımı biliyorsun neden böyle yapıyorsun?" bu tavrına cidden sinirlenmiştim evet beklemiyor olabilirdi ya da kızgın olabilirdi ama dalga geçercesine gülmesi beni fazlasıyla sinirlendirmişti.

"Jaeyun," gülüşü yüzünde asılı kalmış bana dönmüştü, "dalga geçtiğini sanıyordum." bunun şakası mı olurdu?
"Dalga geçiyormuş gibi bir halim mi var Jongseong?" gerçekten sinirlendirmişti beni. Kızmasına bile razıydım, bu cidden fazlaydı.

"Seni sınıfta bırakmak için her şeyi yapan fizikçiyi öptüğünü mü söylüyorsun?" sorduğu soruyla kaşlarını çatmıştı, "Gerçi bundan çok adamın profesör olması sıkıntı." evet Heeseung'un profesörüm olması ileride sorunlar açabilirdi ama artık çok geçti. Adamı öpmüştüm.

"Evet Jong isteyerek karşılık verdim. Ve bundan şikayetçi değilim, olmayacağım da." büyük konuşuyorum gibi gelebilirdi ama pişman olacağımı düşünmüyordum
en azından kendi açımdan.

"Jaeyun bu adamı dört gündür tanıyorsun ve gelmiş bana öptüğünü pişman olmayacağını söylüyorsun. Çok büyük konuşuyorsun, eğer olurda bir şey olursa ben demiştim derim." demiş yürümeye başlamıştı. Sırf bunu dememesi için her şeyi yapacaktım, pişman olmayacağımı ve profesörün beni sevdiğini ona gösterecektim.

"Aynısı senin için de geçerli yanıldığını göstereceğim." peşine takılarak koluna girmiş yüzüne çevirmiştim yüzüne. "Alnında çizgiler oluşmuş Jong, çatma kaşlarını." önüne geçip kaşlarını tutup aşağı indirmiştim şuan gerçekten komik duruyordu. Çok tatlıydı şerefsiz.
"Heh bak böyle ol işte." kıkırdayarak söylediğim şeyle parmağının altındaki kaşı parmağıma rağmen yine kalkmıştı.

"Tamam be ne halin varsa gör!" omzunu silkip gözlerini devirmişti. Ne güzel kendi kendime konuşuyordum! Şimdi birkaç gün trip atacaktı. Ve Jongseong tripliyken hiç çekilmiyordu.

Ne olursa olsun Jongseong Jongseong'tu ve bunu değiştiremezdim. Değiştirmekte istemezdim ben onu buna rağmen sevmiştim ki aramızdaki bağ çok büyüktü.

Çocukken bırakılan elimi Jong tutmuştu, nasıl sevmeyebilirdim ki? Arkamda bırakmayı geç yanında bile yürüyemezdim, hayatımı ona borçluydum tabii bunu ona söylediğimde söylediğime pişman ediyordu. Ama doğru olan buydu. Hayatımı Jongseong'a borçluydum.

"Jong seni seviyorum biliyorsun dimi?" ani sorumla önce şaşırmış sonra çattığı kaşlarını indirmiş kafasını sallamıştı.
"Biliyorum." kısaca cevaplamış sırıtarak önüne dönmüştü. Tatlıydı. Dayanamayarak ayağımın ucunda yükselip sıkıca yanağını öpmüştüm.

Şaşırmış olacakki olduğu yerde durmuş yanağını tutmuştu, "Jaeyun öpme şöyle, sulu sulu öpüyorsun." her şeye bir cevabı vardı gerçekten çok pinpirikliydi.
"Tamam be bi' daha öpmem." kollarımı önümde bağlayıp önden yürümeye başlamıştım ne olurdu sanki birazcık gülümsese?

Göz ucuyla ona bakarken yanıma geldiğini ve kolunu uzattığını gördüm.
"Bağlama kollarını tut beni." gerçekten tuhaf bir adamdı sonraki adımını çözmek zordu. Ne yapalım koluma gir diyorsa girmeliydim, bir daha zor teklif ederdi bunu. "Tamam kedicik, nasıl istersen." göz kırparak önüme dönmüştüm. Cıkladığını duyunca kolları gerilmişti. "Sakin kedicik."

𝗣𝗵𝘆𝘀𝗶𝗰𝗶𝘀𝘁 | 𝗛𝗲𝗲𝗷𝗮𝗸𝗲 ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin