8 ay sonra ( 15 Ekim )Kışın son solukları yerini İlkbahar'ın ilk soluklarına bırakmıştı. Çiçekler toprağın altından çıkmış, ağaçlar yeşilliklerine geri kavuşmuştu. Kış uykusundan uyanan hayvanlar, göçe giden kuşlar evlerine geri dönmüştü. Bunlarla birlikte evine geri dönen genç adam, ellerindeki poşetleri bir an önce sahibine vermek için can atıyordu.
Sonunda geldiği evinin kapısında anahtarını bulmakla uğraşmakla vakit kaybetmemek adına kapıya ardı ardına vurdu, birkaç kez de zile bastı. İçeriden gelen 'Geldim!' diye bağıran adamla bir adım geri çekildi. Birkaç saniye geçmemişti ki kapı ardına kadar açılmıştı. Bununla beraber kendisini karşısındaki adamın kollarına atan genç adam ellerindeki poşetler yüzünden bu sarılmadan pek hoşnut olmamıştı. Bu yüzden geri çekilip poşetleri usulca yere bırakmış ardından yeniden sevdiği adama dönmüş ve sarılmıştı.
"Hoş geldin canımın içi." duyduğu hitapla her bir hücresi titreyen adam kafasını sarıldığı sevdiğinin boynuna gizlemiş ve birkaç küçük öpücük kondurmuştu. "Hadi içeri geçelim, üşüteceksin." adam kolunu sevdiğinin beline atarak genç adamı bir eliyle havaya kaldırmış, diğer eliyle de kapıyı kapatmıştı. "Düşeceğiz!" korkuyla kollarını daha fazla sevdiğine bağlayan genç adam sevdiğinin büyük bir kahkaha atmasına sebep olmuştu.
"Fazla tatlısın Jaeyun." diğer elini de kollarının arasındaki bedene sararak etrafında birkaç tur dönmüş ve sevdiğinin kahkalarını dinlemeye koyulmuştu. Sırf bu kahkaha için her şeyini verebileceğinin birkez daha farkına varmıştı.Evin içinde yankılanan kahkahalar duvara çarpıp tekrardan kendilerine gelip dururken büyük olan yorulmuş ve yavaşça durmuştu. Birkaç saniye dönen başları yüzünden aynı yerde birbirlerine sarılarak durmuşlar ve hafifçe geri çekilip dudaklarını buluşturmuşlardı. Kısa ama şefkatli bir öpücüğün ardından genç olan kapıda bıraktığı poşetleri alıp mutfağa doğru ilerlemişti. Kendisini takip eden adamla birlikte mutfağa girip masaya oturmuşlardı.
"Tahmin et neyli aldım?" büyük bir heyecanla küçük bir çocuğu aratmayan genç karşısındaki adamın sorusundan daha çok ilgini çekmişti. Bu yüzden sorusuna cevap vermeden sevdiğinin gülümseyen dudaklarına sıkı bir öpücük kondurmuş ardından sorusunu düşünmüştü. "Hmm çilekli mi?" elini çenesine yaslayıp karşındaki adamı izlemeye koyulmuş ve vereceği cevabı beklemişti. "Yanlış! Muzlu ve çilekli!" söylerken kıkırdayan adamın verdiği cevapla daha fazla dayanamayıp tekrardan sıkıca öpmüştü. "Ya Lee Heeseung! Öpüp durma, şurada bir şey konuşuyoruz!" sahte bir sinirle konuşan Jaeyun'un söylediğine kahkaha atmış ardından oturduğu sandalyeden kalkıp sevdiği adamı da kaldırmıştı.
"Bırak da özlemimi gidereyim, özledim!" diyerek sitem etmiş ve genç olanı kucağına almış, bir eliyle yüzünde ellerini gezdirmişti. Gezdirdiği her bir yeri öpücükleriyle doldurmayı da ihmal etmemişti. "Tamam o zaman biraz beni sevmene izin verebilirim." kapattığı gözleriyle konuşan genç birkez daha güldürmüştü büyük olanı. Başından beri istediği buydu, masada duran pasta hiç ilgi odağı olmamıştı.
Kafasını hafifçe yana eğip sevdiği adamın boynuna birkaç öpücük bırakması için yer açmıştı. Bunu anlayan adam vakit kaybetmeden mest olduğu kokuya sokulmuş bir süre taptığı bu kokuyu solumuştu. Ardından küçük küçük öpmüştü kokusunu sevdiği boynu tabii bu bir dakikadan az sürmüştü çünkü dayanamamış kendini tutamayarak öpücüklerini sertleştirmişti. Bu boyunda izlerinin belli olmasına bayılıyordu, bembeyaz boynunda hafif kızarıklar görmeye bayılıyordu!
"Birazdan gelecekler biliyorsun değil mi?" duyduğu cümleyle içinden lanetler okumaya başlamış ama yerinden de ayrılmamıştı. Sadece kendisine bakan gözlere göz ucuyla bakmış ardından öptüğü yeri ısırarak geri çekilmişti. "Sanki niye çağırdıysan!" sitem ede ede Jaeyun'u kucağından indirmiş ve iz bıraktığı boyna bakmıştı. Daha güzel duruyordu. "Ben bunu hallederken masayı hazırlamaya başla birazdan burada olurlar." boynundaki ize ithafen söylediğine, sahte bir üzgünlükle dudaklarını büzmüştü. "Rol yapamıyorsun Heeseung, hadi kaldır o koca götünü işlerini hallet bir an önce." birkaç kez kalçasına vurmuş ardından arkasına dönüp merdivenlerden çıkarak odalarına ilerlemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝗣𝗵𝘆𝘀𝗶𝗰𝗶𝘀𝘁 | 𝗛𝗲𝗲𝗷𝗮𝗸𝗲 ✔
FanfictionÜnlü fizikçi Lee Heeseung, Seul'un ünlü üniversitesinde profesör olarak işe başlar. Fizik kazanan Jaeyun ise üniversitenin ilk senesinde çalışmalarını sevdiği Lee Heeseung'un profesörü olacağından habersizdir. ...