Retrouvailles ; Uzun bir aradan sonra sevilen kişiyle tekrar karşılaşmaya veya ayrı düşen kişilerin birbirini bulmasından duydukları sevince denir.
***
Soğuk tüm çıplaklığıyla arabanın içinde eserken gittiğimiz yolun tanıdıklığıyla titriyordum. Soğuktan değildi, kesinlikle bu yolun bize, bana yaşattıkları içindi bu titreme. Öyle bir titriyordum ki dudaklarım titremekten tek kelime edemez olmuştu. Bu asla normal değildi belki de yine kendi dünyamda kaybolmuştum?
"Jaeyun bana bakar mısın?" Jongseong'un sorudan çok emir gibi çıkan sesiyle titreyerek ona dönmeye çalışmıştım ama nafile, sanki tüm kaslarım hareket etmeyi bırakmıştı.
"Bunu kendine neden yapıyorsun Jaeyun, kendine niye eziyet ediyorsun? Yaşarken ölü olmak daha mı cazip geliyor, buna ne gerek var öl gitsin o zaman." Son söylediği cümleyle daha fazla titremeye başlamıştım.
'Benim için yaşa Jaeyun.' zihnimde defalarca yankılanmıştı sevdiğimin bana kurduğu son cümle.
Yaşamaya çalışıyordum ama yapamıyordum işte. Ne kadar denersem deneyeyim olmuyordu. Güçlü değildim, Heeseung olmadan tam bir hiçtim.
"Seni bu halde gördüğünde hiç mutlu olmayacak emin ol."
"Seni- Seni gördüğünde? Ne diyorsun?!" Beni mezarına mı götürecekti? Hayır bunu istemiyordum! O mezara ölene kadar gitmeyecektim!
"Jongseong gitmek istemiyorum! Mezarına gitmeyeceğim!" titreyerek Jongseong'a dönmüş elimi eline atmaya çalışmıştım. Ama ellerim öyle bir titriyordu ki bir türlü ellerine ulaşamıyordum.
"Başka bir yere gidiyoruz. Sakin ol.'' yalan atıyordu, bu yol sevdiğimin mezarına gidiyordu biliyordum.
"Hayır, hayır! Burayı biliyorum! Bu yolu biliyorum Jongseong! Ne olur geri dön." sonlara doğru kısılan sesim kendisine hiç işlememiş olsa gerek ki benden yana hiç dönmemişti. Aksine arabanın hızını arttırmış ve mezarımıza doğru arabayı sürmeye devam etmişti.Yıllardır yakınından bile geçmediğim öldüğümüz mezara götürüyordu beni. Ruhumu Heeseung'ın ruhuyla orada bırakmıştım. "Jongseong bunu bana neden yapıyorsun?!" enkazımızı görmeye hazır değildim. İlaçlarım da yanımda değildi, kahretsin!
"Bana güven Jaeyun, korkunun gereksiz olduğunu orada anlayacaksın. Sadece sabret."
"İlaçlarım! İlaçlarımı ver Jongseong!"
o ilaçları içmem lazımdı ki dünyama geri dönebileyim. "O ilaçlara ihtiyacın olmayacak."İlaçlarıma kayan aklımla uğraşırken arabanın durduğunu hissetmiş korkuyla gözlerimi camdan dışarı çıkarmıştım. Korktuğum şey de tam önümdeydi. Beni kaçırıp canımın içini öldürdükleri eve getirmişti beni. Jongseong yüzünden ölen sevgilim...
"Niye bana bunu yapıyorsun?!" çoktan akan gözyaşlarım arasından zar zor yüzüne bakabilmiştim. "İn arabadan." soruma cevap vermeyip arabadan inmiş benim tarafıma geçip beni de arabadan indirmişti. Her ne kadar karşı çıkmaya çalışsam da benden güçlüydü. Beni beraberinde evin girişine sürüklemiş ve kapıdan içeri girmişti.
Kapının önünde olan birkaç araba ve önündeki adamlara ilk başta dikkat etmesemde evin bahçesinde o adamlardan daha fazla olduğunu görünce korkudan titremeye başlamıştım. "Ne yapacaksın bana Jongseong!" dehşetle konuşurken ani bir şekilde durmuş ve bana dönmüştü. "Sana neden bir şey yapayım Jaeyun? Yapma, sana zarar vereceğimi nasıl düşünürsün?" yüzünde gördüğüm acı dolu ifadeyle ne diyeceğimi bilememiştim. O günden beri Jongseong'a güvenmiyordum ve sanki bu kendimle birlikte onu da öldürüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝗣𝗵𝘆𝘀𝗶𝗰𝗶𝘀𝘁 | 𝗛𝗲𝗲𝗷𝗮𝗸𝗲 ✔
FanfictionÜnlü fizikçi Lee Heeseung, Seul'un ünlü üniversitesinde profesör olarak işe başlar. Fizik kazanan Jaeyun ise üniversitenin ilk senesinde çalışmalarını sevdiği Lee Heeseung'un profesörü olacağından habersizdir. ...