³

573 68 182
                                    

Yorum istiyorum!

__________

Oturduğu sandalyesinden kalkmış, masanın etrafından dolanıp tam önüme geçmişti. Kalçasını masaya dayayıp kollarını önünde birleştirmiş, gözlerini gözlerime dikmişti.

Kabul etmeliydim ama şuan sesi ve gülüşü yüzünden şaşkındım. Gülüşü parlıyordu!

"Jaeyun?", kaşlarını kaldırmış, cevap vermemi bekliyordu,"Kabul ediyorum profesör." demiş gülümsemiştim. Gözleri gülüşüme kayarken, yüzündeki ifade silinmiş yerinde kıpırdanmıştı.

"Kendine güveniyor musun?" güveniyordum ama güvendiğim tek şey kendim değildi.

"Güveniyorum ama kendimden çok size güveniyorum." kafasını yana eğmiş, "Projeyi beraber yapacağımızı söyledim ama seni düzelteceğimi, sana yardım edeceğimi söylemedim Jaeyun." yanılıyordu.

"Sizinle çalışırken yardıma ihtiyacım olacağını sanmıyorum profesör. Tek başınıza yeterli olacaksınız. Siz varken yanlış bir şey yapmak ne mümkün." demiş bir anda gelen öz güvenle ayağa kalkmıştım. Birkaç adım kendisine doğru attıktan sonra tam karşısında durmuştum.

"Eğer söyleyecek başka bir şeyiniz yoksa gitmem gerekiyor. Sevgili profesörümün verdiği projeye çalışacağız." fazla mı ileri gitmiştim?

Koyulaşan gözleriyle yerinden kalkıp birkaç adım bana doğru atmıştı. "Sevgili profesör öyle mi?" nefesi yüzüme vurunca öyle bir titremiştim ki bunu farketmemesi imkansızdı. Resmen tüm öz güvenimi birkaç saniye de yok etmişti.

Buna rağmen "Evet sevgili profesörüm." diye tekrarlamıştım kendimi. "Bunun için bir ceza daha istersin diye düşünüyorum Jaeyun?" siktir, başka cezayı daha kaldıramazdım.

"Ceza mı?" istemiyorum diyememiştim çünkü sıkıysa söyle der gibi bakıyordu.
"Bunu seveceksin Jaeyun." demiş üzerime doğru eğilmişti, yüzüyle yüzüm arasında az bir mesafe vardı ve bu kalbim için hiç iyi olmamıştı. Ne geri çekilebilmiş, ne de nefes alabilmiştim.

"Nefes al Jaeyun," sıcak nefesi yüzüme vurmuş, bedenimi titretmişti. Tanrı aşkına ne oluyordu bana?! "Çık Jaeyun."
yüzü yüzümden uzaklaşırken tuttuğum nefesi ihtiyaçla vermiştim. Yüzüne bakmadan kapıya ilerlemiş, odasından çıkmıştım.

Kapıyı ardımdan kapatırken elimi kalbime atmış birkaç kez vurmuştum, fazla hızlı atıyordu! Dilim damağım kurumuştu neredeyse su içsem iyi olacaktı. Çantama uzanacağım sırada kolumda çantamın olmamasıyla siktir çekmiş, elimi saçlarıma atmıştım.

İçeride unutmuştum ama tekrar girsem mi diye de düşünmeden edememiştim, tam kapıya tıklayacağım sırada kapı açılmış profesör ile göz göze gelmiştim.

"Çantanı unutmuşsun." diyerek elindeki çantayı uzatmış kapıya yaslanmıştı. "Ben de onun için çalacaktım." demiş elinden çantayı almıştım. Parmakları saniyelik tenime değmiş, hızla elimi geri çekip önünde eğilmiş merdivenlere adımlamıştım.

Telefonum aklıma gelince direkt ceplerimi yoklamış arka cebimdeki telefonu çıkarmış ekrana bakmıştım.

Jongjong kişisinden 20 cevapsız arama, +9 mesaj!

Hooni kişisinden 10 cevapsız arama.

İkisinede haber vermemiştim! Direkt aramalara girip Jongseong'u aramış ilk çalışta telefon açılmıştı.

"Jaeyun neredesin sen?!" telefonun diğer ucundan öyle bağırmıştı ki korkudan koşarak okuldan çıkmıştım, çok sinirliydi ve sinirli Jongseong'dan korkuyordum.

𝗣𝗵𝘆𝘀𝗶𝗰𝗶𝘀𝘁 | 𝗛𝗲𝗲𝗷𝗮𝗸𝗲 ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin