Firari Laz

12 0 0
                                    

Abdurrahman hocamla iyice kendimizi tanıdık ve bir çok ortak yönümüz olduğunu fark ettik. Benim Abdü'yü yıllardır sevmem gibi o da Yağmur Hanım'ı seviyormuş ama Tuana Hoca ile evliymiş ama Yağmur Hanım takıntısından vazgeçemiyormuş. Ayrıca o da kanlı şeylerden hoşlanıyormuş ve kendini kesiyormuş.

Abdurrahman hocamla kendimi çok bağdaştırmıştım ve onunla 19 yıldır arkadaşız gibi hissediyordum. Bende Abdurrahman hocama hayat hikayemi anlattım ve birlikte kaçış planı yapmaya başladık. Onun keskin zekasını ve benim laz genlerimle birleştirdik ve 8 saatin sonunda kaçış planımız hazırdı.

Altın renkli çitlerden atlamaya çalışmıştım ama yakalanmıştım bu yüzden gece 1.19'da Abdurrahman hocam nöbetçilerin dikkatini dağıtmak için onlardan yemek isticekti EZ BIRÇİME diyerek bağarcaktı ve nöbetçilerde tercüman bulmaya gidicekti.

Abdurrahman hocam nöbetçilerin dikkatini dağıtmışkene ben altın çitlerin ordaki kürt deliğinden geçip kavak ağaçlarının oraya doğru koşucaktım ve Abdurrahman hocamda ben tovalete gitmek istiyor diyerek deli taklidi yapacaktı ve sonra altına işicekti. Nöbetçiler temizlikçi çağırırken Abdurrahman hocam tovalete gitme taklidi yaparak benim yanıma gelicekti. Kürt deliği dar olduğu için o gelene kadar da ben kürt deliğini genişletmeye çalışacaktım.

Planı uygulama saati geldi ve Abdurrahman hocam nöbetçilerin yanına gidip EZ BIRÇİME diyerek bağardı. Ben de hemen koşmaya başladım fakat KÜRT DELİĞİNİ KAPATMIŞLARDI. Hemen laz dişlerimle yeni bir delik yapmaya başladım ve kendimin geçiceği boyutta bir delik açabildim.

Abdurrahman hocamın planı tıkkır tıkkır işlemişti ki yanıma gelebilmişti. Abdurrahman hocamın geçmesi için deliği biraz daha büyüttüm ama Abdurrahman hocamın dassakları sığmıyordu. Dişimle açmaya çalışırken ağzıma giriyorlardı ama Abdurrahman hocama feda olsun.

İkimizde kürt deliğinden geçmeyi başardık ve kavak ağaçlı yoldan koşmaya başladık. Sonunda özgürlüğümüze kavuşmuştuk diyecekken peşimizden gelen altın dobloyu gördük. Altın doblonun içindeki kişi Profesör Qamish'tan başkası değildi. Başından beri laz burnumun pek hoşnut kokular almadığı müzik hocam Profesör Qamish biz yavaşlamaya başlayınca altın doblosundan indi ve koğuştaki laz tüfeğiyle bizi kovalamaya başladı. Tüfek kullanmayı bilmiyor olmalı ki sıktığı kurşunların hepsi saçmasapan yerlere geliyordu. En sonunda bir mermi Profesör Qamish'a geri sekti ve kolundan vuruldu. Profesör Qamish sendelemişken Abdurrahman Hocam Serdar'ın götünü parmakladı ve bende altın dobloyu çalıştırdım. Sonrasında Abdurrahman Hocam da arabaya atladı ve Profesör Qamish'in üzerinden geçerek şehre doğru yola koyulduk. Serdar koşmaya çalıştı ama bize yetişemedi.

Bir testiste durduk ve çay içtik. Bundan sonra nereye gideceğimizi ve neler yapacağımızı düşündük ve koltuklarımızı değiştirdik. Abdurrahman hocama Artvin'e sürmesini söyledim. Arabaya tekrardan bindik. Arabanın bagajından telefon zili sesi geliyordu. Biraz eğilip baktığımda KÜRT SERDARI görmüştüm. Onu hem vurmuştum hem de üstünden arabayla geçmiştim hayatta kalması bile meçhulken nasıl bize yetişmişti.

Arabayı durdurup yolun ortasında bagajı açmıştım ve Serdar'a 'napıyosun burda kürt' diyerek bağardım. Serdarı bir hışımla yere fırlattım ve kürt göbeğinin üstüne çıkıp zıpladım. Ayrıca araba sahibi o olduğu için bagajda bir sürü qamish ve zambır vardı. Göbek deliğini qamish soktum ve ittirmeye başladım.

Abdurrahman hocam beni tutmaya çalışıyordu ama nafile beni artık kimse tutamazdı. Arabayken duyduğum telefon zili sesi onun telefonundan geliyordu arayan Yaşarakkan'dı. Telefonu onun elinden aldım ve Serdar'ı Abdurrahman hocamın rize usulu işkence yöntemleriyle bıraktım.

Yaşarakkan benimle konuşmaya başladı 'demek kaçmayı başarabildin gudduk laz'.'EVET ARTIK PEŞİMİ BIRAK' diyerek ona da bağardım. Yaşarakkan birden 'bana sakkın bağarma doğulu kaltak, eğer Serdar elime canlı olarak gelmezse Abdü'nün hafızasını silerim'. Kaçma hırsımdan dolayı gudduk kürtçüğüm Abdü'yü tamamen unutmuştum. Eğer hafızasını silerse beni artık tanımazdı ve birlikte yaşadığımız onca hatıra yok olurdu, Abdü'nün benim kırmızı çizgim olduğunu öğrenmiş olmalı ki beni onunla tehdit ediyordu. Hain denizlili...

Abdurrahman hocama tam Serdar'ı bırakmasını söyleycekken götüne qamish sokmaya başladı hemen Abdurrahman hocama durması için bağardım ve qamishi götünden çektim. Serdar'ı koğuşa yakın bir yerde bırakacaktım o da Abdümü bana geri verecekti, Yaşarakkan ile böyle anlaşmıştık.

Fakat Abdurrahman Hocam aslında Profesör Qamish'ı kaçırmak için görevlendirilmiş bir ajanmış. Bana ihanet etmişti, Serdarı alıp kaçmıştı. Laz atak geçirmeye başladım sakinleşemeye çalışıyordum fakat başaramıyordum, aklım sadece Abdümdeydi ve korkuyordum. Sokakta tek kalmıştım çünkü Abdurrahman Hocam altın dobloyu alıp kaçmıştı.

Koşarak ZKİE koğuşuna doğru gittim içimdeki laz atak bana güç verdi ve 19 dakikada oraya ulaştım. Yaşarakkana olanları anlattım. Fakat birde ne göreyim Abdurrahman hocam oradaydı onuda yakalamışlar. Açıkçası iyi olmuş o an bir tane daha laz atak geçirdim ve yerdeki laz tüfeğini alıp başına 8 el ateş ettim. Yaşarakkana her ne kadar yalvarsamda abdüyü küdürtmeye götürdüler. Abdüye son bir kez sarıldım ikimizde ağlıyorduk abdü kürt gibi geğirmeye başlamıştı üzüntüden. En sonunda burnumu emmeye başladı ve sakinleşti. Ondan ayrılırken bir gün yine yollarımız kesişecek merak etme dedim. O ise ağladı ve makinaya bağlandı.

Sonrasında benide uyutmuşlar uyandığımda hastanedeydim tam 8 gün uyumuşum. Abdüyü de bu hastaneye getirmişler fakat benden önce taburcu olmuş ve kayıplara karışmış. Başımda kimse yoktu yalnız bir kürt gibi kalakalmıştım. Görevliye Abdüuü ne zaman taburcu ettiklerini sordum ayın 19 u dediler çok sinirli bi şekilde çıkıp gitmiş. Uyurken Bağar diye sayıklamış görevliler ona Bağar kim diyince hatırlamıyom demiş. Mahvolmuştum bunları duyunca.

Eşyalarımı toplayıp eve gittim. Ailem beni merak etmiş ama pek bişey yapmamışlar başımdan geçenleri sordular fakat anlatmaya halim yoktu.

Evden çıktım saatlerce abdüyü aradım ve bulamadım en sonunda bir yere çöktüm ve abdünün vesikalığına bakarak ağlamaya başladım. Sonra karşıma büyük cüsseli bi adam geçti gölge yapıyordu. Kafamı kaldırdım ve bir de ne göreyim Abdü karşımdaydı. Dudaklarına yapıştım ve beni ittirdi sonrasında ise fark ettim ki öylesine bir adam beni dilenci sanmış para veriyo, sonrasında ise karpuzlu falım uzatıp gitti ve aklıma abdüm geldi iyice fenalaştım. Artık abdüsüzlükten halüsinasyon görmüşüm.

Evime döndüm ve sadece abdüyü anabildim ve yaşadıklarımızı düşündüm içimdeki kürdün kalbi sızladı ve uykuya dalmadan önce içimden şöyle geçirdim Artık eski Bahar yok abdüyü tekrar elde etmek icin yeni bir ben var..

-Son-

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 18, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Laqostele de KükürtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin