oy ve yorum rica ediyorummm
jisung
asansörde sadece ikimiz vardık. ben ve jeongin. doğru söylemek gerekirse onu burada görmeyi hiç beklemiyordum. gerçi kendimi de beklemiyordum ama.. evden hızla çıktığı belli oluyordu hâlinden. sinirden boynundaki damarlar ortaya çıkmıştı. nefesi de yeni yeni düzene giriyordu. sinirlenmekte çok haklıydı, jeongin olmasa eminim ben de şu an sinirimi belli ederdim ama bugün sakinleştirme sırası bendeydi.
bugün sadece evde dinlenmek istemiştim, hiçbir iş yapmamıştım. planım da tüm gün evde takılıp hiç dışarı adım atmamaktı. twitterda öylesine gezerken gördüğüm saçma sapan şey yüzünden şu an burdaydım. neden burdayım emin değilim. seungmin'e karşı bir şey mi hissediyorum bilmiyorum. daha doğru düzgün tanımıyorum bile ama yalnız bırakmayı hiç istemedim. yazılan iğrenç şeyleri illaki görmüştür. baba sevgisi hakkında hiçbir fikrim olmasa da seungmin'in babasının ona olan bakışlarındaki şefkati görebilmiştim.
duran asansörle beraber kapıya doğru ilerledik ama kapının karşısında öylece kalakaldık. ikimizinde zile basmaya cesareti yoktu belli ki. benden bir halt olmayacağını anlayınca jeongin bastı zile. zilden birkaç saniye sonrasında kapı açıldı.
"tamam baba kapatıyorum sonra konuşuruz." bizi görünce şaşırdığı yüzünden belli oluyordu. kimse beklemiyordu böyle bir karşılaşmayı.
"içeriye davet yok mu?" ortamı yumuşatmak adına atıldım.
"özür dilerim şaşırdım bir an." kapının önünden çekilerek yer açtı geçmemiz için. gözleri yine ağlamaktan kızarmıştı.
önceden de yerini bildiğimiz salona girdik. başta sadece sessizce oturduk. yine aynı yerlerdeydik. ben ve jeongin yan yana, seungmin de karşımızda. ilk konuşan seungmin oldu.
"beklemiyordum gelmenizi, bir şey mi oldu?"
"merak ettik."
"görmek istedik." aynı anda konuştuk ve ikimiz adına konuştuk. birazcık alıştık sanırım. azıcık.
"çıkan söylentileri duydunuz yani anladım."
"yani. iyi misin peki?" diye sordum. asosyal jeongin tam olarak konuşmaya hazır değildi.
"daha iyiyim. beni gerçekten merak mı ettiniz?" gözlerini açmış inanamayarak soruyordu. köpek gibi bakmaya başlamıştı yine. sevimli. bu sefer benim konuşmama izin vermeden jeongin konuşmaya başladı.
"tabii ki de merak ederiz seungmin. baban sonuçta. neler yazmışlar bir de. kolay mı? baban yerine başka biri olsaydı bile merak ederdik ve inanmazdık. tam olarak tanışmıyoruz ama ben sana inanıyorum. o kötü sözlerin hiçbirini hak etmiyorsun." dedi. her cümlesini düşünmeden söylüyordu hızlı hızlı.
"seni yalnız bırakmak istemedik. yanında olmak istedik. of yine istemeden biriyle arkadaş oldum galiba. neyim ben sosyal anksiyete savar falan mı?" ikiside bu dediğime gülerek ortamdaki gerginliği bitirmişlerdi.
"yine teşekkür ederim. arkadaşlarım seul'de olmadıkları için görüşemedik. kendimi yalnız hissetmiştim. teşekkür ederim ikinize de." dedi ve dolan gözlerini sildi.
"amma da sulu göz çıktın kim seungmin. bebek misin sen?"
"bana laf atmayı kes han jisung."
"ikinize yeter artık. düzgünce arkadaş oluyorsanız olun uğraşamam sizinle."
"ilk o başlattı."
"büyüklerin hakkında düzgün konuş küçük."
"hyung sus artık."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cliché / jeongsungmin
Fanfiction"lütfen izin verin geçeyim." "özür dilemek nedir bilmez misin sen?" "tüm deliler beni mi bulur tanrım."