Telefon gecenin bir vakti çalıyordu. Taner, tam yanı başında olmasına rağmen uyanıpta kapatmıyordu.
Uykulu bir sesle:
"Roza kapat şunu!"
Karşı odadan telefonun sesine uyanmış olan kadın, öfkeyle telefonu açıp Taner'e uzattı.
"Ya niye açıyorsun Roza!"
Ne olduğunu dahi anlamayan adam bir anda kendini açılan telefonla konuşurken bulmuştu.
Roza, telefonu Taner'in kulağına taraf tutturdu. Adam, zoraki bir sesle "Aloo!?" dedi. Karşıdan gelen seste bağıra bağıra bir şeyler söylüyor fakat çekmediği için anlaşılmıyordu. Ekrana baktı. Arayan amcasıydı.
"Aloo! Amca duyuyor musun beni?" karşılıklı konuşmalar uzayıp gitti. Reis bey bu saatte niçin aramıştı? Roza çok merak ediyordu. Taner heyecanla yataktan kalktı. "Ne ayağın mı kırıldı? Nasıl kırdın? Nerede kırdın? İyi misin? Amcaaa!" dediğinde Reis'e bir şey olduğunu anladı.
Amcası telefonun öbür ucunda Taner'in sorularına karşın bunalmış bir vaziyette görülüyordu. . "Olum soru sorma çabuk yardıma gel. Ağrıdan ölecem yoksa!" dedi. Birkaç bir şey daha konuştuktan sonra telefon yüzüne kapanmıştı.
Roza bu durgunluğu bozup sordu. "Reıs Bey nıçin aradı bu sātte?"
"Amcam ayağını kırmış Roza hemen gitmemiz lazım!"
Hızlıca evden çıktılar. Roza, Taner giyinene kadar dışarı da bekledi. Kız, henüz uyumadığı için pijamalarını çıkartmamıştı. Fakat Taner hazırlıksız yakalanmış olmalıydı ki üstüne düzgün bir şey giyinmek zorunda kalmıştı. Beş dakika sonra arabanın anahtarını alıp dışarı çıktı. Adamların hiçbiri ortada göremiyordu.
"Nerde bunlar ya?"
"Dıbimizden ayrılmayan adamlar mı?"
"He Roza dibimizden ayrılmayan adamlar!" sağa sola bakındı. Kimse yoktu.
"Gidelim Daner!"
"Öf hiç sevmiyorum ama araba kullanmayı ya!"
Birlikte yola koyuldular. Roza yol boyunca sustu. Düşüncelere dalmıştı. Bir gariplik seziyordu. Reis Bey yalnız değildi. Kapısında onlarca adamı dururken gecenin bir vakti ayağı kırıldı diye kapısına çağırmasını ilginç bulmuştu.
Fakat böyle düşünen bir tek kendisiydi.Taner hiçbir şey demeden telaşla arabayı kullanmaktaydı. Şimdi bunları söyleyip kafasını karıştırmak istemedi. Bu yüzden sessizliğini korumaya devam etti.
Taner, hiç konuşmayan Roza'ya alışık değildi. Işıklara gelince araba durdu.
O sıra beklerken yanındaki kadına ve sessizliğine ilişti gözleri. "Niye sustun?" dedi sıkıntıyla. İlk kez böyleydi sesi....
Doğan, Reis'le bir plan yapmıştı. Taner'in inadını bildiğinden Melike'den uzak tutacak bir fikir üretmiş ve bunu Reis'e anlatmıştı zaten amcası da bu durumdan muzdaripti. Melike'yi unutmasını istiyordu o da. Fakat Taner bir türlü o kızın yanından ayrılmıyordu. Kaç defa demesine rağmen onu dinlememişti. Bu yüzden Doğan'ı çağırmış ve aralarında şöyle bir muhabbet dönmüştü:
"Bak Doğan üç yıl çok uzun bir süre. Bakarsın boşanmazlar çoluk çocuğa karışırlar benim de gözüm açık gitmez..."
"Melike olduğu sürece o iş yaş Reisim,
Taner hiç rahat vermiyor ki!""Tamam canım biliyoruz bizimki biraz çatlak ama napıcaksın?" Elindeki tespihi çevirmeye devam ederek: "Sanki ona kim dedi git evlen diye!"
Doğan bu ani tepkiyle irkildi. "Y-yani... O kadar adamınız vardı elbet birisi evlenirdi Roza'yla!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kısmet | RozTan
Fiksi PenggemarKısmet dizisinin en sevdiğim çiftine özel hayali sahneler yazıyorum! Beğenmeyi unutmayın. Wattpad'a bir gireyim belki birileri bu güzelim çift için bir şeyler yazmış mıdır diye ama bulamadım. Dedim ki ilk yazan neden ben olmayayım! Finalini beğenmed...