Chapter VII

45 12 9
                                    

Kasabaya ziyarete gelen soylular tekrar av için yola koyulduktan ve Jongho ortalardan tamamen kaybolduktan sonra köylüler bir süre sonra tekrar evlerinden çıkıp kasaba meydanına doluşmaya başladı. Güneş doğana kadar, bazen de güneş batana kadar devam eden her şenlik günü gibi o gün de müzik, danslar ve gösteriler bir süre daha devam etti. Ancak tam o anda, bu şen şakrak ortamda birileri eksikti.

İşte bu yüzdendir Bathilde'ye göz kulak olmakla meşgul olan Kenenberglerin evinin önü o gün hiç olmadığı kadar kalabalıktı. Çünkü başta Wilfred ve Frieda olmak üzere bütün köylüler o yılki güz prensinin kim olacağına karar vermişti.

Bu yüzden Kenenberglerin evinin kapısı bir kere daha çalındı ve hep bir ağızdan güz prensini çağırdılar. Evlerinin önündeki kalabalığı görünce Berthe merakla dışarı çıktı ve gülümseyerek içerideki oğluna seslendi.

"Tanrım, bu ne güzel bir manzara! Seni çağırıyorlar, Yeosang."

Yeosang merakla pencereden dışarı baktı ve dışarıda onu dışarı davet eden kalabalığı gördü. Şenlik için herkes en güzel giysilerini giyerken hâlâ önünde önlüğüyle hizmetçi kıyafetleriyle duran Yeosang bir nebze olsa üzerine çeki düzen vermek için üzerini silkeledi ve saçlarını arkaya doğru taradıktan sonra derin bir nefes aldı.

"İşte güz prensi!"

"İşte hasat prensi!"

O evden dışarı çıkar çıkmaz onu neşeyle karşılayan kasaba ahalisine bakarken Yeosang yüzünde mahcup bir edayla gülümsüyor, nasıl tepki vereceğini bilmiyordu. Sonbahar yaprakları ve kurutulmuş papatyalardan tacı saçlarının üzerine yerleştirirken gözleri hayranlık ve hayret içinde açıldı ve neşeyle parlayan gözleriyle tekrar karşısında duran Loys'a koşar adımlarla yanına gelip kucak verdi.

"Loys, tanrıya şükür ki buradasın." Yeosang kızaran yüzünü San'ın omzuna gömdü. "Bu insanlar bana prens derken nasıl utanıyorum bir bilsen."

"İşte sonunda," dedi San gülümseyerek. "Karşımda nihayet gerçek bir prens duruyor. Gerçek bir asilzade."

"Hadi, Yeosang." dedi Frieda bu iki sevimli aşığın arasına girerek. "Günü taçlandır ve dans et. Ancak senin güzelliğine eşlik edecek eşsiz dansın böylesine mesut bir günü unutulmaz ve sonsuz kılar."

Bunu duyan etraftakiler bu talebi onayladı. "Evet, evet! Dans et ve günü taçlandır!"

"Tanrım, kesinlikle dans etmelisin!"

"Yeosang dans edecek mi? Lütfen etsin!"

"Dans et, Yeosang!"

Yeosang kasaba ahalisinin bu ısrarcı isteğine karşın arkasında duran annesine döndü. "Bana izin veriyor musun? Bunu senin onayın olmadan yapmak istemiyorum."

Berthe oğlunun saçlarını düzeltip yanaklarını okşadı. Yüzünde gergin ve endişeli bir ifade vardı ama bunu fazla belli etmemeye çalışıyordu. "Bu senin günün, bir tanem. Senden bugün sadece iyi vakit geçirmeni istiyorum. Şimdi istediğin gibi dans et."

Genç güz prensi başındaki çiçek tacını ve üzerinden çıkardığı önlüğü annesinin ellerine emanet etti ve tekrar San'ın yanına döndü.

"Benimle dans etmelisin." dedi Yeosang ellerini tutkuyla San'ın bir heykeli andıran beyaz elleriyle birleştirirken.

San gülümseyerek başını iki yana salladı. "Seni, güz prensini izlemek istiyorlar. Loys'u değil ve ben de öyle. Bu senin günün. Haydi git ve bizi büyüle."

Onu dansa davet eden müziğin başlamasıyla birlikte Yeosang o narin yüzünden bir saniye kaybolmayan o mahcup ve çekingen gülümsemeyle oradan ayrılırken San'a eliyle son bir öpücük yolladı.

giselle ou les willis || sansangHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin