8.Bölüm: Sürpriz misafir

80 6 17
                                    


[Hyunjin]

"Tanrı aşkına.." dedi annem topuklu ayakkabılarının çıkardığı ses kulaklarımı doldururken, "Neredeler?, ikisinden de ses yok?, Jungkook'u anladım ama Taehyung?, ikna edemedi mi yoksa?, ya başlarına bir şey geldiyse?"

Taehyung gittiğinden beri bir haber yoktu, annem birkaç gün içinde gelmesini umuyordu ama gideli birkaç günden fazla olmuştu, annem artık Jungkook için endişelenmeye başlamıştı.

"Tahta kim çıkacak?"

Düzeltiyorum, Jungkook için değil taht için endişeleniyordu.

"Ne yapacaksın?" dedim anneme dönerek.

Şu an sarayın girişinde yer alan ve annemin misafirlerini karşıladığı salonda, ben annem ve Jieun oturuyorduk.

"Onları bulması için bir asker göndersen?" dedi Jieun birden.

"Saçmalama," dedi annem ona dönerek, "Jungkook'u bulması içinde Taehyung'u göndermiştim, ama nerede Taehyung?, ondan bile haber yoksa sıradan bir askere güvenebilir miyim sanıyorsun?"

"Haklısın." dedi Jieun başını öne eğerek.

Ortamda kısa bir sessizlik olunca annem kafasını bana çevirdi, anlık göz göze gelişimizle irkildim.

"Sen..senin gitmen gerek Hyunjin."

Ben mi?

"Anne!" dedi Jieun ayağa fırlayarak, "Bari bunda benim gitmeme izin ver!, bırak kendimi kanıtlayayım..onları geri getireceğim!"

"Olmaz." dedi annem Jieun'a sert bir bakış göndererek, "Eğer Hyunjin geri dönemezse tahta çıkarmak için birine ihtiyacım olacak."

"Hani beni tahta çıkarmazdın?" dedi Jieun meydan okurcasına.

"Eğer Jungkook geri dönerse zaten çıkmayacaksın, hatta aklından bile geçirme, ama eğer Jungkook geri dönmezse Hyunjin en küçüğünüz olduğu için yine tahta çıkamaz, geriye sen kalıyorsun."

Jieun fena bozulmuş görünüyordu, haklıydı.

"Yani mecburiyetten öyle mi?"

"Of!" dedi annem sinirle ayağa kalkarak ve Jieun'un üstüne yürüdü.

"Bana bak!, zaten sinirliyim, zaten gerginim, senin dramlarınla uğraşamam, sen çok şımarık bir kızsın, hayır anlamıyorum ki ben sizi nasıl bu kadar şımarttım?, kardeşin için endişeleneceğine hâlâ tahtı düşünüyorsun!"

"ASIL TAHTI DÜŞÜNEN SENSİN ANNE!" dedi Jieun yanaklarından yaşlar süzülürken.

"Ben dün akşam ağlamaktan uyuyamadım, bunu biliyor musun?, tabii ki hayır!, Jungkook'a bir şey oldu korkusuyla uyuyamadım!, peki sen ne yaptın?, dün akşam cilt bakımı yaptıran ben değildim anne."

Ciddi misin anne ya?

"Hayat devam ediyor," dedi annem ve ses tonunu düzelterek devam etti, "Ayrıca sakın bir daha bana ses tonunu yükseltmeye cesaret etme, seni buna pişman ederim."

Jieun göz yaşlarını sildi ve koşarak odasına gitti, annem ise yanıma oturdu.

Bütün bu olanlara karşın ben şarabımı yudumluyordum, hiçbiri sikimde değildi açıkçası, artık alışmıştım aile kavgalarımıza.

Pardon..biz hiçbir zaman aile olamadık.

"Gidiyorsun değil mi Hyunjin?" dedi annem sevecen ama yapmacık bir ses tonuyla.

"Gidiyorum." dedim ve bardaktaki şarabı tek yudumda bitirerek masanın üzerine bıraktım.

Kapıdaki muhafıza seslendim, "Atımı hazırlayın."

The Prince | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin