27.Bölüm: Sence de geç kalmadık mı?

46 3 0
                                    

Evde şenlik havası vardı, herkes çok mutluydu, bu mutluluğun sebebinin ben olduğunu bilmek birazcık utandırsa da bu duruma alışabilmiştim.

"Ben içki getiriyorum, Jungkook'un gelişini kutlamalıyız." ded Lisa büyük bir kahkaha atarak, masadan kalkarken az daha düşüyordu ama kendisini toparlayabildi ve hızlı adımlarla mutfağa girdi.

"Siz için, ben uyuyacağım, iyi geceler." Felix bunu diyerek ayağa kalktığında onu kolundan yakaladım ve sandalyeye geri oturttum.

"Sende bir haller var Felix, iyi misin?"

"İyiyim." diye yalan söyledi Felix.

"Hyunjin'i özledin değil mi?"

Felix dolan gözlerini kaçırarak sahte bir kahkaha attı "Yok canım, ne özleyeceğim onu?, zaten başıma bela oluyordu olmaması daha iyi."

Bunları söylerken yalan söylediğinin bilincindeydi, yine de elinin tersiyle sol gözünden akan bir damla yaşı sertçe sildi ve hışımla ayağa kalktı, arkasından gitmedim, yalnız kalmaya ihtiyacı olduğu belliydi.

Lisa içeriye dört şişe içecekle girince şaşırmadan edemedim, "Lisa bu çok değil mi?, birkaç kadeh içsek yeterdi."

"Olur mu öyle şey!, bu akşam güzel bi yemek yedim şimdi de içki zamanı."

Bu cümleyi söyledikten sonra bir süre duraksadı "Bu arada Jungkook, aç isen mutfakta yemek var, biz siz gelmeden çok önce yemiştikte."

"Jungkook tok merak etme, o çok önemli kişilerle yemek yedi bu akşam."

Taehyung'un sesindeki ima bu gece Jennie'yi kıskandığını belli ediyordu, gülmemek için kendimi zor tutsam da en iyisinin konuyu değiştirmek olduğunu düşündüm.

"Yeni sandalyeler almışsınız, eskileri çok rahatsızdı."

Taehyung anında kulağıma fısıldadı "Daha rahat bir yer biliyorum, oturmak istersen.."

O cümlesini bitiremeden karnına attığım dirsekle çığlık atmamak için yumruğunu ağzına tıkıştırdı.

"Jungkook'un gelmesi şerefine!" dedi Lisa.

Biz Taehyung'la konuşurken Lisa çoktan kadehleri doldurmuştu bile, ben ve Taehyung'ta bir tanesini aldık ve odada cam tıkırtısı yankılandı.

***

"Bana kızgın mısın?"

"Ne için?"

Taehyung'un odasındaydık, ben yatağa uzanmıştım o ise kafasını boynuma gömerek üzerimde uzanıyordu, birbirini saran bedenlerimizin sıcaklığı beni rahatlatmıştı, bu hissiyatı çok özlemiştim.

"Hani..Jennie ile yemek yedim.."

"Demek artık ona prenses Jennie değil sadece Jennie diyorsun?"

Gülerek göz devirdim, Taehyung dışarıdan baktığınızda yüzlerce asker eğitmiş, çok iyi dövüşen ve sayısız savaşa katılmış bir asker olabilirdi, ama benim yanımda sanki her zaman üzerinde taşıdığı o kostümden kurtuluyordu, kendisi oluyordu, basit şeylere kırılan, kıskanç ve tatlı biri oluyordu, işte en çok bu zamanlarda hissediyordum aramızdaki o derin bağı.

"Sen beni kıskanıyorsun galiba." dediğimde kafasını hışımla kaldırdı "Alakası yok." dedi dişlerini sıkarak, ardından tekrar kafasını boynuma gömdü, hafif gıdıklansam da tepki vermedim.

Bedeninin iki yanından sarkan ellerimi kaldırdım ve ona sıkıca sarıldım, bunu yapmamı beklemiyormuş olacak ki şaşkınlıkla kafasını kaldırdı, burunlarımız birbirine değecek kadar yakındayken usulca  fısıldadım.

The Prince | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin