hatırlayacağın güzel bir anı bırakayım mı zihnine?

691 61 34
                                    

🧡💑🏵️🍄🌄🦊🔥🥭🧡

V

"Cenan tatile diye gittim, dönüşte bir bakmışım yakalayacağın hırsızı evine sokmuşsun."

Cenan'ın yakın dostu Emre Cenan'a sürpriz yapmak için aniden kapısını çalmıştı ki, en büyük sürprizi o yaşamıştı. Cenan ise ani bir açıklamada bulunmuş, yaşanılanları -öpücük kısmı hariç- kısaca anlatmıştı.

"Yakaladı ya la işte." Arif'in koltukta yaylana yaylana oturup dediği lafa Emre hariç sadece Cenan gülerken, Emre'nin ters bakışlarına maruz kalan Arif kafasını önüne eğmişti.

"Cenan, kardeşim sen bir gelsene. Konuşalım bir seninle." Emre dik bakışlarını Arif'ten çekmeden Cenan'ı köşeye çekmişti. Arif ise "Ay, ne yapacaksınız? Gözlerimi de kapatayım mı?" diye alayla söylenmişti.

Cenan buna da gülecekken Emre'nin koluna hafifçe vurmasıyla ciddileşmişti.

"Cenan, kardeşim, bak bu adam hırsız! Hani nasıl bu kadar çabuk yakın oldun, anlayamıyorum!"

"Duyabiliyorum yalnız."

"Zaten duy diye bağırıyorum burada lan!"

Arif eline aldığı kumandayla televizyonu açmış, koltuğu kaplayacak şekilde uzanmıştı. Televizyonun sesini açarken, "Duymak istemiyorum ulan ben de." diye söylenmişti.

"Lan böyle aptal hırsız mı olur abi?" Emre şaşırarak konuştuğunda, Cenan "Tam olarak hırsız sayılmaz. Kafasında iki tahtası eksik deli diyebiliriz ama." diye alayla konuşmuştu peşinden.

"Çocuğu mu beğendin? Ondan bu sempatik tavırların?"

Cenan, arkadaşının aniden ciddi ciddi sorduğu soruya donakalıp cevap veremezken, arkaya dönüp Arif duydu mu duymadı mı diye kontrol etmişti. Ardından tekrar Emre'ye bakıp, daha sessizce "Bilmiyor. Hem doğru konuş, yok öyle bir şey." dedi fısıldayarak.

"O zaman ne Cenan? Sen bir insanla hemencecik yakın olan biri değilsin ya. Yani benim tanıdığım kadarıyla değilsin."

"Sonra anlatacağım ama lütfen bir şey deme. Ayrıca kötü de davranma, öyle bir tip değil." Cenan Arif'in yanına geçeceği sırada Emre kolundan tutup durdurmuş, "Ha, iki günde anladın yani öyle bir tip olmadığını." demişti, hemen ardından kendini Cenan'dan önce Arif'in yanındaki tekli koltuğa atmıştı.

O sırada Arif televizyonun sesini kısmış, yattığı yerden kalkmış, oturmuştu. Cenan da hemen yanına geçmişti.

"Kardeş sen ne ayaksın ya?" Emre, Cenan'a güvenip ciddiliğinden azıcık ayrılırken, Arif sağ ayağını sephanın üzerine atmıştı. Bedenini de arka tarafında oturan Cenan'ın göğsüne doğru yaslamıştı, tabii Cenan'ın hızlı atan kalp atışlarını o an fark edememişti.

"Sağ ayağım kardeş. 11-12 halı saha maçı var, gelmek istiyorsan buyur." Arif'in dediğine istemsiz bir şekilde Emre gülmeye başladığında, Cenan donup kaldığını belli etmemek amacıyla stresli de olsa bir gülüş sunmuştu.

Cenan, Arif sırtını göğsünden çekene kadar nefesini tuttuğunu dahi bilmiyordu. Kaskatı kesilmişti ve kaskatı kesildiğini de Emre'ye ve kucağına yaslanmış adama belli etmemek için ter akıtmıştı neredeyse.

Arif doğrulduğunda anca kendine gelmiş, rahat nefes almıştı.

"Dur, gülmemem lazımdı." Emre ağzını kapatıp, gülüşünü durdurmaya çalıştığında Arif'in ciddiyetle "Niye, sen imam mısın?" demesi tekrar onu güldürmüştü. Saçma bir espriye güldüğü için Cenan ona kınayan bakışlarla bakıyordu şimdi.

"Ulan, ne komik adamım ya." diyen Arif, koltukta kendini geriye doğru atarken üzerindeki bakışlardan tamamen bihaberdi.

"Neyse." Emre ayağa kalkmış, "Başrolün gitmesi gerek. Seninle de daha sonra detaylı bir şekilde tanışacağım Arif kardeş." diyerek selamını verdikten sonra da evden çıkmıştı.

Cenan ise Arif'e uzun uzun baktığını fark etmesiyle bakışlarını kapıdan tarafa getirmiş, Arif konuşana kadar sesini çıkartmamıştı.

"Çok sıkıcısın. Ben de sen beni öpünce evleniriz sanmıştım." Arif sessizliği alayla bozarken Cenan gülmeyi geç, Arif'in büzdüğü dudaklarından bakışlarını alamamıştı bir süre.

"Ne o? Alamadın bakışlarını adı güzel." Sırıtarak demesi ve arada bir Cenan'ın gözlerinden bakışlarını dudaklarına doğru getirmesi Cenan'ı hipnoz haline sokmuştu. Hareket edemiyor gibiydi hatta.

"Hatırlayacağın güzel bir anı bırakayım mı zihnine?" Arif sadece tepkisini ölçmek için bir yoklamak istemişti. Dün geceyi ayıkken tekrarlar mıydı, işte onu merak ediyordu. Bu yüzden karşısındaki adam ile arasındaki mesafeyi aza indirmeye devam etti.

Gerçekten yapmayacağı, söylemeyeceği şeyleri yerine getirmeye başlamıştı. Bu durum kendisini rahatsız etse de, yapmazsa ya da söylemezse sonradan pişmanlığını yaşamak istemiyordu. Ayrıca içinden geldiği gibi davranmayalı onun için çok uzun zaman olmuştu.

"Seninle konuşmam gereken bir şey var." diyen Cenan, hafifçe kendisini geri çekmişti. Arif'in morali biraz bozulsa da belli etmeyerek "Konuşalım bakalım." demişti, aldığı derin nefesin ardından kendini o da geri çekerken.

"Belki anlamışsındır ama ben yine de diye-" Cenan'ın konuşmasını bölen durmadan çalan kapı ve ardı kesilmeyen zil sesiydi.

"Birini mi bekliyordun?" Arif merakla konuştuğunda Cenan ayağa kalkıp "Hayır." demiş, hızla kapıyı açmaya gitmişti.

Kapıyı açtığında karşısında görmeyi beklediği biri yoktu.

Neredeyse 5 senedir görmediği arkadaşı Tuğba vardı. 5 senedir doğru düzgün görüşemediği arkadaşı şimdi, burada bavullarıyla birlikte kapısında duruyordu.

Ayrıca Cenan'ın boynuna sarılan kollar normalde Arif'in içinde garip duygular uyandırmaması gerekiyordu.

Fakat şu an Arif, kapıdaki görüntüden oldukça rahatsız hissetmiş, neden hissettiğini bilmediğinden ya da kendine yediremediğinden dolayı da garip hissetmişti.

"Bu kim şimdi lan?" diye söylenmişti sinirle.

💏

bu sefer buldum oğlum seni Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin