S1B1: yalanlar.

188 6 81
                                    

bergen - zor geliyor
"gözümde gözyaşı, sözde sitem var.
inanıp aldanmak çok zor geliyor."

şubat, 2016

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

şubat, 2016.

"lilya allah aşkına salak saçma hareketler yapma tamam mı?" peşinden koşturmakla meşgul olduğum kardeşime elbette hak veriyordum ama mekan basma meselesini sadece abarttığını düşünüyordum. kadıköy sokaklarındaki koşuşturmamıza şubat ayının dondurucu soğuğu da eşlik edince bulunduğumuz durum daha da kötü bir hal alıyordu. o murat'ı bizzat öldürmek istiyordum!

kahve saçlarım koşturduğum için ağzıma bile girmişken ofladım. "lilya durmayı düşünüyor musun?" dediğimde güldü. "sevgilim beni uluorta bir mekanda aldatıyorken ne yapmamı bekliyordun leyla?" diye bağırdığında saniyesinde pişman olmuştu. "özür dilerim. ne olursa olsun seni peşimde koşturmam hataydı. üstüne bu soğukta." diye devam ettiğinde kafamı salladım önemli olmadığını söylemek istercesine.

yanına gittim ve nefes nefese konuştum. "tamam, haklısın ama bu sinirle yanlış şeyler yapmandan korkuyorum. üstelik mantıklı bir açıklaması olup olmadığını bile bilmiyoruz. adam avukat sonuçta belli mi olur?"

"annemi dinleyecektim ben işte!" sesi yükseldiğinde bir şey demedim. "benden yedi yaş büyük biriyle olacağımı düşünmek benim aptallığımdı."

"allah aşkına aranızda yaş farkı var diye aldatması normal mi? sinirden ne dediğini de bilmiyorsun lilya." atılan konuma doğru hızlıca yürümeye devam ediyorduk. adının hangart olduğunu bildiğimiz mekana kadar yürürken bu iyiliği yapan düşmanımızın ne diye böyle bir şey yaptığını tartışıyorduk. allah aşkına bu kız benim hoşlandığım çocuğa yazıp üstüne çocuğa beni kötüledikten sonra ne diye böyle bir şey yapmıştı ki?

"sen iyisin değil mi?" dediğinde kafamı salladım. "aldın mı ilacını?" diye devam ettiğinde çantamı kontrol ettim. "almışım sıkıntı yok." dediğimde nefesini verdi. "şükür bari o telaş içinde unutmadık."

"boşver şimdi mevzu var ona odaklanmalıyız." dememle beraber gülümsedi. "o murat'ın saçlarını teker teker yolmaya hazır mısın?" dediğinde mekanın önüne gelmiştik. "doğduğuna pişman edeceğiz ama önce dinleyeceğiz tamam? sonra karakolluk olmayalım kimse kurtaramaz bizi."

"merak etme olmaz bir şey." kapıyı bana açtığında gülümseyerek içeriye girdim. işte bu hisse bayılıyordum. soğuk havadan tir tir titrerken sıcak bir ortama girildiğinde oluşan o his ruhumu kapladığında gözlerimi kapattım mutlulukla. kısa bir süreliğine de olsa gözlerimi kapattıktan sonra açtım ve etrafta murat ile metresi olduğunu düşündüğümüz fakat başka biri de olabileceğine ihtimal verdiğimiz kadını aramaya başladık.

kasketimi çantama atıp etrafa bakınırken sahneye odaklanmıştım. beyaz gömleğini gördüğümde kaşlarımı çattım. bu soğukta gömlekle nasıl dışarı çıkabildiğine anlam veremezken lilya'nın beni dürtmesiyle gerçek dünyaya geri dönebilmiştim. "eğlenmeye başka bir gün geliriz leyla. murat'ı bulmaya odaklanabilir miyiz?"

Yüksek Kaldırım | Emir Can İğrekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin