erkin koray - sevince
"sevmek bil ki doğmaktır yeni baştan.
aşık oldum galiba yavaştan."mart, 2016, leyla.
iki saatlik uykudan sonra emir peruk almaya gitmişti ve bense evde normalde yaptığım makyajdan aşırı uzak bir makyaj yapıyordum tanınmamak için. kahverengi lenslerime uygun koyu bir göz makyajı yapmıştım.
çalan kapıyla odadan çıkıp kapıyı açtığımda emir'in ağzı şaşkınlıkla açıldı. "siz kimsiniz?"
"bilmem. ismimi daha belirlemedim." diyip elindeki uzun siyah saçları aldım. "iyi seçim." diyerek kapıyı aralık bıraktım. emir içeri girip kapıyı kapatırken odama geri dönmüştüm. "bu kadar değişmeseydin keşke insan yabancılaşıyor."
"sen bile böyle düşündüysen işimiz sandığımdan daha kolay gidecek." dediğimde gülerek odama geldi. tekli yatağa oturduğunda üzerimdeki mini elbisenin eteğini aşağıya çekmesiyle arkamı döndüm kaşlarımı çatarak. "karışmak gibi olmasın ama-"
"elbiseyi değiştirmeyeceğim emir." dediğimde basın salladı. "tamamdır."
"benim kıyafetlerime karışamazsın ama," diyip kucağına oturdum. "başka şeylere karışabilirsin belki."
"ne gibi?" diyip seslice yutkunduğunda gülerek burunlarımızı değdirdim. "kendi kıyafetlerin gibi. onlara istediğin kadar karışabilirsin." dediğimde attığı kahkaha ile ben de güldüm.
beklemediğim bir anda baş parmağını çeneme konumlandırıp hınzırca gülümsedi. "peki ben sana karışıp sende kaybolmak istiyorsam?" dediğinde dudaklarımı ısırdım. altımda büyüyen erkekliği hissettiğimde gülerek,
"beklemen gerekecek." dedim ve ayağa kalktım. ben odadan çıkarken o ise küçük emir ile baş başa kalmıştı.
bu düşünce beni gülümsetirken kapıyı açtım. karşımda yeşim'i görmeyi beklemiyordum. o ise sarı saçlarını geriye attıktan sonra konuştu. "murat ile haberleştim. ofisinden en az yarım saat uzak bir kafede buluşmak istedim ama o ofisinin en yakınındaki kafeyi istedi. ben de caymasın diye kabul etmek zorunda kaldım." dediğinde derin bir nefes verdim. bu iş gerçekten de kolay olacak gibi durmuyordu.
"anladım, sıkıntı değil. biz de birazdan hazır oluruz. içeri gel hadi." diyerek kapıyı araladığımda gülümseyerek,
"yok, sağol. ben kafeye gideyim şimdi trafik falan da vardır." dedi. belli ki gelmek istemiyordu. zaten o kadar da bir samimiyetimiz yokken bunu anlayabiliyordum. neticede bundan birkaç saat önce tanışmıştık.
"tamamdır. sonra görüşürüz o zaman."
"tamam. görüşürüz." diyerek gitti ve ben de kapıyı kapatıp odaya geri döndüm. emir üzerine öyle şeyler giymişti ki kahkaha atmadan duramamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüksek Kaldırım | Emir Can İğrek
Hayran Kurgu"her zaman yaptığın gibi..." dedi kırık bir sesle, kendisi hayata veda ederken beni hayata bağlamak istercesine. "her zaman yaptığın gibi kitaplığını kurcalayacaksın." dediğinde sırıtmadan edememiştim. bu sırıtmanın keyifli bir ortamda yüzümde oluşm...