onur can özcan - gülümse kadın
"madem yazmayacaktın aşkı,
ucunu neden açtın?"mart, 2016, lilya.
elimde ingiliz dili ve edebiyatı ile ilgili derslerden birkaç kitap, diğer elimde de karton bardakla beraber üniversiteye girmiştim. kış bitmiş ve bahar gelmiş olsa da soğuğunun pek gittiği söylenemezdi. derse hala zaman vardı ve bu yüzden de banklardan birine oturup nil'e mesaj attım. nil ile iyi anlaşıyordum son zamanlarda ve bana yaptığı iyilikten sonra anlaşmamızı garip bulmuyordum.
erdem, bir sürü mesaj yazmış ve aramıştı. cevapsız bırakmıştım hepsini çünkü konuşmak gelmiyordu içimden. ablama söylediği şeyler öylesine yaralayıcıydı ki... ablama söylese bile benim kesinlikle buna sessiz kalıp erdem'le olan ilişkime eskisi gibi devam etmem pek de mümkün değildi. erdem'den her ne kadar hoşlansam da, onun da beni sevdiğini çok iyi biliyor olsam da bu mesafeyi koymam gerekiyordu. bu mesafeyi koyma sebebim de erdem yüzündendi. ben kendi başıma böyle bir raddeye gelmemiştim sonuçta.
omzuma dokunan elle gelen kişinin nil olduğunu düşünüp arkamı döndüm fakat erdem'i görmemle ayağa kalktım hemen. benim burada okuduğumu ve şuan burada olduğumu nereden biliyordu bu?
"sen sormadan ben söyleyeyim, emir'den öğrendim. emir, leyla ile aynı yerde okuduğunuzu söyledi." dedi mahçupça. bense kafamı iki yana sallayıp,
"ne demeye geldin?" diye mırıldandım. "lilya ben her şey için gerçekten özür dilerim. diyip yanıma geldi. "ben o an çok sinirliydim. kardeş dediğim adam ameliyathanede can çekişirken nasıl normal tepki verebilirdim? tamam, leyla'ya dediğim şeyler çok saçma, tabii ki onun bir suçu yok emir kendi atladı silahın önüne ama gerçekten..." diyip kendini açıklamaya çalıştığında banka geri oturdum. saniyesinde yanıma oturup,
"bir şey de lütfen." dedi. "onur da çok kötüydü erdem." dedim ve ekledim. "ama o yine kendini tuttu, ne ablamdan ne de başkasından çıkarmadı acısını. dua etti, emir'in yaşayacağına inandı sadece. üstelik o halde bile destek oldu herkese, umut verdi. senden teselli vermeni beklemedim yanlış anlama. allah korusun benim ablamın başına bir şey gelse ben de perişan olurdum, onur gibi yapamazdım ama senin gibi de birilerine suç atmaya çalışmazdım."
"herkes acısını onur gibi yaşamıyor ki." dedi dolan gözlerini bana çevirerek. "mesela emir, hiçbir zaman bize derdini o kadar saydam bir şekilde anlatmaz. hep içine atar, çekilir köşesine susup oturur. onur zaten ne kadar kötü olursa olsun bir şekilde iyi düşünmeye çalışır. kendini buna çok iyi zorlayabiliyor. bense... kendime hakim olamıyorum. bir derdim olsun saniyesinde herkesle konuşur derman aramaya çalışırım. başını şişirdim mi, beni dinlemek istiyor mu diye düşünmeden konuşurum. vicdanımı rahatlatmak için elimden geleni yaparım."
"vicdanını rahatlatmak için ablamı mı seçtin yani o gece? niye vicdan azabı çekiyordun ayrıca sen hiçbir şey yapmadın ki."
"mesele de bu zaten." dedi. "açık konuşur musun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüksek Kaldırım | Emir Can İğrek
Fanfiction"her zaman yaptığın gibi..." dedi kırık bir sesle, kendisi hayata veda ederken beni hayata bağlamak istercesine. "her zaman yaptığın gibi kitaplığını kurcalayacaksın." dediğinde sırıtmadan edememiştim. bu sırıtmanın keyifli bir ortamda yüzümde oluşm...