Yazar
Ilık bir yaz akşamıydı. Rüzgar Kazuya'nın saçlarını okşuyordu. Ceset tepesinde oturmuş mezarlıkları inceliyordu melez. Bunlar masum melezlerin, yoldaşlarının mezarlarıydı... Her hafta başka birini kaybederek kısa bir sürede yalnız kalıyor, sonra yenileriyle tanışıp onların ölümlerine de tanık oluyordu. Hepsine söz vermişti. Onları ne olursa olsun bırakmayacaktı. Mezarlarını kazmıştı biricik dostlarının, her akşam buraya gelip onlarla teker teker konuşurdu. Bu akşam farklıydı ama sanki. İçinde huzursuzluk vardı melezin. Güçlerini tam kullanamıyordu bu yüzden tilki hislerini aktifleştiremedi. İç çekti ve ayağa kalkıp gözleriyle etrafı taradı. Gözlerini bir türlü kitsuneye çeviremiyordu. Pes etti ve vampir gözleriyle bakmaya devam etti. Etrafta pek bir şey yoktu. Bir kaç kuş ve cesetler dışında.
Rüzgar tekrar esti. Bu Kazuya'yı uyaran rüzgardı. Klanlar burayı fark etmiş olmalıydı. Ağacın tepesine hızlıca çıktı ve en basit büyü olan görünmezliği kullandı. Bir kaç dakika sonra etrafta üç adam belirmişti. Bunlar vampirlerdi. Kıyafetlerinin arkasındaki kırmızı Ay'ı görmesiyle gözleri büyüdü Kazuya'nın. En acımasız ve en işkenceli ölümleri tasarlayan klanın işaretiydi bu. Kanlı Ay klanı. Sessizliğini koruduğu ve adamların konuşmasını beklemeye başladı.
"Burada bir melez'in kesinlikle var olacağını söylemişti. Burada kimse olmadığına göre ona güvenmemeliyiz." dedi birinci adam. Yanında ki adam ona hızlıca vurdu. "Ne saçmalıyorsun sen aptal! O bizim liderimiz. Burada var diyorsa vardır!"
Birinci adam anında yere düşerken arkadan bir gölge belirdi. Adam sessizce boğuluyordu. Gölgeden bir el çıktı ve adamı boğazından yakaladı. Boğazını sıktı ve bedeniyle beraber kafasını patlattı. Her yer kan olurken gölge tamamen bir vampire döndü. 'Klan'ın lideri olmalı' dedi Kazuya içinden. Uzun beyaz saçlı, sarı parlak irislere sahipti adam. Bedeni ve kıyafetleri onu bir başyapıt gibi gösteriyordu.
Diğer iki adama döndü. "Bilgimi ve tecrübemi sınamak isteyen daha var mı?" dedi. Yüzüne gelen kanı bir pislikmiş gibi üstünden silerken. İki adamda kafasını hızla iki yana salladı. "Efendim-" dedi biri telaşla ama lider onu dinlemek istemedi ve eliyle onu susturdu. "Sizi buraya yarım saat önce gönderdim. Bu kadar uzun sürmemeliydi." dedi. Gözleri öfkeden olsa gerek kırmızıya dönmüştü. Sonra korkunç bir kahkaha yankılandı ağaçların arasında. Klan lideri gülüyordu. Gözleri eski haline dönmüştü. Ardından yavaşça ağaca yaslandı. "Senin hakkında konuşuyoruz melez. Neden bize katılmıyorsun?" dedi.Kazuya o an ölmek istedi ya da belki de yok olmak. Direnecek güç bulamıyordu kendinde. Büyüyü bozup aşağı indi. "Ne oldu hayatın için yalvarmak mı istiyorsun? Boşuna-" Önünde duran Melez'e baktı Sett. Hiç bir korku yoktu yüzünde. Sadece nefretle bakıyordu. Belki biraz da hüzün vardı. "Öldür beni." dedi Kazuya. Kaçışı olamayacağını biliyordu. Bu teslimiyet Klan liderinin hoşuna gitmemişti. Sinirden dişlerini sıkıp adamlarının onu bayılana kadar dövmesini emretti. Onlarda en iyi şekilde işlerini yapmışlar işleri bittiğinde de melezle birlikte klanlarının bölgesine döndüler.
***
Kazuya
Ellerimden kanlar yere damlarken yapmaya çalıştığım tek şey bilincimi açık tutmaktı. Kaç olmuştu bilmiyorum ama bayılıp durduğumun farkındaydım. Önümde ki adama ondan tiksindiğimi belirttiğim kesindi. Bir süre sonra iki Klan lideri de adamlarıyla beraber içeri girmişti. Daha doğrusu sağ kollarıyla. Zincirli kollarıma bakıp iç çektim. Beni öldürmek için neden bu kadar çok beklemişlerdi? Uzakta bir süre benim hakkımda konuştuklarına emindim. Bir süre sonra Kitsune klanının lideri yanıma geldi. Çenemi yelpazesinin ucuyla yukarı kaldırdı ve gülümsedi. "Ne yapmışlar sana böyle?" dedi yüzümü incelerken. Vampir tarafımın yenilenmesini kullanamadığım ve kitsune tarafımın tüm büyüklerini bilmediğim için iyileşememiştim tabi.Elinin işaret ve orta parmağını anlıma yaslayıp bir büyü fısıldadı. Anında üstümdeki yük kalktı ve rahatlamaya başladım yaralarım iyileşiyordu. "Biliyordum" dedi gururla el çırparak. "Güzel bir yüzün var ama hâlâ tehditkâr görünüyorsun. Merak etme seninle biraz vakit geçirip olacakları açıklayacağım." dedi ve çenemi bırakıp önümdeki bekçiyi kovaladı. Yanıma oturup bağdaş kurdu. Elimdeki canımı yakmaya devam eden zincirleri kırdı ve şaşkın bakışlar atmamı sağladı. Vampir klanının lideri de şaşırmış olacak ki karşı çıkmak için hızla yanıma geldi ama az önce gördüğüm kadarıyla toplantıda kitsuneyi dinlememişti şimdi o da aynısını ona yapıyordu.
"Eski lider olsaydı-" diye yakınacaktı ki kitsune büyüsü ile ağzı kapandı." Lider ona gülüp tekrar bana döndü. "İsmim Abarai Hisagi duymamışsındır tabi, ismimi yeni yeni duyuruyorum. Yeni liderim." dedi bana gülümsemeye devam ederken. "Bana ismini söyler misin güzelim? Böylece sana daha güzel hitap edebilirim hm?" dedi. Baş salladım. Nedense onu dinlemek istiyordum. Belki de beni diğerlerine göre bir birey olarak gördüğü içindir. "Keisuke Kazuya" dedim çatlamış boğazımla.
"Şöyle ki Kazuyacım. Normalde melezleri öldürürüz biliyorsun ama açıkçası bizim gözümüze farklı geldin. Hayatını bağışlayacağız ve güçlerini eğitmeni sağlayacağız." istemsizce yüzümde bir gülümseme oluştu. "Ne isteyeceksiniz karşılığında?" dedim elimi yumruk yaparak. Yelpazesini açıp biraz salladıktan sonra aniden kapadı. "Biliyorum buna karşı çıkabilirsin ama gerçekten kötü olan yaratıklar var, bazıları melez bazılarıysa bizim gibi tek türe ait. Benliklerini kaybedip yozlaşmışlar var. Bizim istediğim senin bunları yok etmen. Böylece hem benim hem de onun klanının koruması altında olacaksın." dedi.
O an başka şansım olmadığını fark ettim. Ya ölecek ya da askerleri olacaktım. "Bana yaşamam karşılığında başkalarını, kendi yoldaşlarımı mı katletmem gerektiğini söylemek istiyorsunuz?" dedim. Bana kafa salladı. "Sadece yozlaşanları. Söylemeyi unuttum ama yapmak zorundasın. Eğer yapmazsan asla ölmeyecek sadece acı çekip duracaksın. Acıyı o kadar derin hissetmeni sağlayacağım ki ölmek için yalvaracaksın ama asla ölmeyeceksin." Kırmızı kimonosunu düzeltti ve kuyruklarını ortaya çıkarttı. Beyaz uzun saçlarını da düzelttikten sonra kulaklarını gösterdi. Parlak turuncu gözlerini kırpıştırarak ayağa kalktı. Sett'in ağzını açıp yanından geçip gitti.
"Birazdan adam göndericem. Temizlen, düzgünce hazırlan bir şeyler ye sonra da yanımıza gel." dedi sert sesiyle. Bana mı yoksa Hisagiye mi sinirlendiğini anlamasamda baş onayı verdim.
İçten içe bundan nefret etsem de bu işi yaparken masumları yozlaşmışlardan ayırıp onları kurtarabilirdim. Melezlerin avlandığı, bu dünya da acıdan başka bir şey olmuyor. Bunu değiştire bilirim. Tüm masumların intikamını almalı ve dünyayı huzura kavuşturmalıyım. Başka seçeneğim yok.
Odaya gelen vampirle yerimden silkinerek kalktım. Eğer bu bir oyunsa bu oyunu en güzel şekilde devam ettirmeliydim. Ne olursa olsun daha fazla acıya izin veremezdim. Adam bana yolu gösterirken sessizce onu takip ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hybrid (threesome)
FantasyMelezlerin avlandığı, bu dünya da acıdan başka bir şey olmuyor. Bunu değiştire bilirim. Tüm masumların intikamını almalı ve dünyayı huzura kavuşturmalıyım. Başka seçeneğim yok.