Aq çok güzel yazıyorum ama bölüm yazmak bir tek bana sıkıcı gelmiyordur diye düşünüyorum.
Kontrol etmeden atıyorum
İyi okumalar.⏤͟͟͞͞☆
Taehyung, elleri yere zincirlenmiş bir şekilde hiç yara almamış olmasına sevinerek buradan çıkmayı diliyordu.
Ancak mızrak sahibini bulmuştu. Kehanet yeni başlamıştı. Kader ise Jungkook'u Taehyung'a bağlamıştı...
Ateş çemberine girmiş olan valentina git gide uzaklaşıyor, deniz insanları çemberin yakıcı sıcağından olan biteni anlamlandıramıyordu. (İlham yok. Ağlayacağım.)
Ateş çemberinden sıçrayıp ölmüş bedenleri küle çeviren sıcaklık herkesin bulabildiği bir kayanın ardına geçmesine neden oluyordu. Öyle ki bu anları Viktoria dehşet ile izliyor hâlen bir umut zincirleri çekiştirmeye devam ediyordu.Ama sonları belliydi. Orada bulunan herkes kaderin bir parçasıydı Valentina deniz insanlarına zarar vermezdi ama ateş çemberinin kudreti ve ona verilen hediye karşısında bir şeyleri feda etmeliydi, deniz adamları ise bunun farkındaydı kabullenmek istemedikleri gerçekten kaçıyorlardı sadece. Ama buda bir yere kadardı ölü bedenlerin hızlı bir şekilde ateş çemberine düşmeleri ile orada bulunanlar korku içinde bulundukları yere biraz daha sinmişlerdi. Ama onları bu kötü sondan kurtarmaya hiçbir şey fayda etmezdi.
Yer kayıyormuş gibi herşeyi içine çekiyor, canlı cansız herşeyi ateş çemberine hediye ediyordu. Oradaki herkes ateş çemberinin yemeği olmuştu. Viktoria dışında.
Bu sırada kraliçe olanlardan bihaber sarayın kütüphanesine girmiş, aradığı kitabı bulmanın heyecanı ile hemen sayfalarına göz atmaya başlamıştı. Daha önce boş olduğuna emin olduğu bir sayfa ile karşılaşınca okumaya başladı.
Kehanetin altın yüzü, bilinmeyenin beklenişi
Gördüğü başlık ile nefesi sıkışmış olan kraliçe bir müddet durduktan sonra okumaya başlamıştı."Kara talih tekerrür ediyor,
Orada bulunan herkes bir bir sonunu izliyor.
Ama herşey için çok geç.
Mukaddes güç sahibini buldu,
O gün doğan her bir bebek;
Kaderin bir parçası
Ve kader kana susamıştı."
(Ben yazdım hehehe)Kraliçe biliyordu, oğlun da diğer deniz insanlarında olmayan şeyi hissediyordu. Sadece fazla kafa yormamıştı bu konu üstünde. Olayın buraya gelebileceğini hiç düşünmemişti. Eli ayağına dolanmış bir şekilde kitabı alarak kütüphaneden ayrılmıştı aceleyle.
Bu yaşananların yanı sıra Viktoria hâlâ zincirlenmiş bir şekilde öylece duruyordu. Ateş çemberi kendisi dışında her şeyi içine çekmişti. Az öncekine oranla oldukça sessiz olan ortamda gözlerini gezdirip tekrardan zincirleri çekiştirdi. Ellerini zorlanmaktan bilekleri kanamıştı ama bu o anlık pekte dikkate değer değildi. Valentina hâlen ateş çemberindeydi ve ne zaman çıkacağını bilmiyordu, endişelenmeye başlamıştı onun için.
Ateş çemberinden yükselen sesler ile bakışları hızla oraya dönmüş elinde tuttuğu mızrak ile görüş alanına Valentina girmişti. Rahatlamış bir şekilde nefesini verip kendine yaklaşan bedenini izlemişti.
Kısa sürede yaklaşan beden ile vücudundan yükselen sıcak hava dalgasından uzaklaşmak için dizleri üzerinde sürünerek gerilemişti. Ne diyeceğini bilmiyordu ama Valentina'nın bir şeyler söyleyeceğini anlaya biliyordu. Yapılmamıştı da.
"Viktoria, hatırlıyor musun? Bana bir mektup bırakmıştın. Unutmuş olmalısın. Hatırlatayım o hâlde...
'Valentina, benden kaça bileceğini mi düşündün? Çok yanılmışsın.
Ne kadar uzağa gidersen git, sana hep bir nefes uzaklıkta olacağım.'... Sen kaçmak istesen bile artık hiç bir yere gidemeyeceksin. Ben senin bir nefes uzaklığında değil tamda yanında olacağım. Kader ağlarını ördü Viktoria, peki şimdi sana sormalı. Gitmek istiyor musun? Yoksa kaderine razı mı geliyorsun? "
⏤͟͟͞͞☆
Aman aman nerelere geldik demesem olmaz🐷
Buda Jungkook'un mızrağı
Kırmızı kısımların parladığını düşünün.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Life in The Deep
Fanfiction. Yer yüzündeki yaşama hep merak duyan Deniz adamı Jungkook, bir gün kendini yer yüzündeki güzelliklere kaptırarak su yüzüne çıkmıştır. . Dönüş yolunda olan Viktoria, eşsiz güzelliği ile kendini büyüleyen çocuğu görür... Atlantik okyanusun en güz...