Yeni bölüm huzurlarınızda keyifli okumalar dilerim. Oyları ve yorumları eksik etmeyin. İyi okumalarrrrrr....
°
°
°Herşey de bahane bulan insanlar ömürlerinde hiç başarının ya da başarının getirdiği gururun tadına varamamış insanlardır. Öyle ki onların yapmadığı parmağının bulunmadığı herşey illa ki sıkıntılıdır.
Ne kadar çok kurcalarsan o kadar kusur bulursun derler ya bu da öyle bir şey. O kadar çok kurcalar ki kusur bulmak için. Bu çabayı hayatlarında kullansalar belki acınası kişiliklerini tatmin edebilirler.
Ama hiç denemezler. Gözleri başarıya o kadar kördür ki programlanmış bir robot gibi başka hiçbir şey yapmazlar. Çevresine hatta ve hatta çocuklarına karşı bu şekilde yaklaşan insanlar. Onların gününü zehir etmekten haz alırlar.
Hep eleştirerek büyüttüğü kişilerde tıpkı onun gibi hastalıklı bir ruha sahip olur. Kabullenemeyen, başarıyla tatmin olamayan, insanların her koşulda bir açığını arayan, hayata hiçbir katkısı olmayan insanlar yetiştirirler. O çocuk hiç tatmin olmaz, edemezsin.
Polis neden gelmişti, sıkıntı neydi bilmiyorum. Kapıyı açmaya hangi ara gitmişlerdi onu da bilmiyorum. Şok içinde Eren ile bakışıyorduk. Kapının açılma sesini ve hemen ardından gür bir erkek sesini duydum. Sesi tok ve kalındı. Bulunduğumuz odaya kadar geliyordu.
"EREN TALU BURADA MI!?" dedi. Hemen ardından Cem'in sesi geldi.
"Memur Bey, ben Cem. Eren'in arkadaşıyım. Nasıl yardımcı olabilirim?" dedi. Diksiyonu oldukça düzgündü. Bakışlarımı Eren'in gözlerinden çektim ve kapıya doğru ilerlemeye başladım. Girişe doğru yürürken, Eren'de peşimden geliyordu.
"SİZİNLE BİR İŞİMİZ YOK. EREN TALU NEREDE." diyerek o tok sesini tekrar duyurdu. Hole çıktığımız sırada gözler bize döndü. Siyah maskenin arasında ki keskin gözler bizi buldu.Eren kapıya doğru yaklaşırken konuşmaya başladı.
"Eren TALU benim, komiserim. Nasıl yardımcı olabilirim." diyerek odakları iyice kendine çevirdi. Bende o sırada karşımda ki adamı inceliyordum.
Siyah üniforması vücudunu daha da heybetli gösteriyordu. Geniş omuzları ve sıkı vücudu üniformaya tam olmuştu. Gözlerimi yüzüne kaydırdım. Yüzü gözükmüyordu. Siyah maskesi ve başına taktığı ucunda lamba ya da kamera her neyse olan siyah bir kask vardı. Gözlerimi gözlerine kenetledim. Bir atmaca kadar keskin bakıyordu Eren'e.
"Bizimle karakola gelmeniz gerekiyor." dedi. Ses tonu hala tokluğu ve sertliğini koruyordu. Göz ucuyla bana bakış attığı sırada gözlerine baktığımı anladı. Yüzünü bana çevirip, pür dikkat gözlerime bakmaya başladı.
Gözlerime çok derin bakıyordu. Bir şeyler arar gibi ama onun gözlerinde buzdan duvarlardan başka birşey yoktu. Öylesine sertti ki insan karşısında savunmasız kalıyordu.
"Gecenin bu saatinde evime baskın yapar gibi gelip, neden karakola gelmem gerektiğini söylediğinizi soruyorum bende komiserim." dedi Eren. Karşımda ki adam benimle göz temasını kesmeden Eren'e cevap verdi. Çok gereksiz yükselmişti.
"Öncelikle ben komiser değilim. Ve size şuan bir bilgilendirme yapamam. Bizimle karokala geleceksiniz o zaman öğrenirsiniz." dedi. Başını çok hafif sola eğdi, dikkatli bir şekilde bakmayan biri anlamazdı. Gözlerime daha derin bakmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ISADORA
ChickLitRuhunun parmak uçlarında geçmişinin acısı, çektiği yalnızlıklar ve hüzün dökülen bir kadın. Aldığı her bir darbeyle eskisinden sert taşlarla çevresini ören bir kadın. Çığlıklarını sessizliğine saklayan bir kadın. Kalbi acıya dolmuş bir kadın... Baş...