Yeni bölüm saygılarımla bebekler...
.
.
.
İnsanlar bazen hayatlarında hiç yeri olmayan insanlar için farklı duygular hissedebilir. Bu duygular özlem olur, nefret olur, elektrik olur, sempati olur. Ama hayatında yeri olmayan, o kişiye beslenen iyi bir duygu bile bir ön yargıdır.
Seni yanıltabilir, pişman edebilir. Ama bazen sonunun kötü olacağını bile bile duyguları beslemeye devam edersin. Seni yavaş yavaş zehirler.
Karşımdaki adama baktım. Burada olması beklenmedikti. Gri gözleri karşılık bekler gibi gözlerimdeydi. Niye bakışıyorsunuz lan, çiçekleri alsana adamdan. Gözlerimi ellerinde ki çiçeğe indirdim, bakışlarının keskinliği hala suratımdaydı.
Dudaklarımı aralayıp konuşacağım sırada glayörleri nazik bir edayla tekrar uzattı. Ellerimi glayörlere uzattım. Ellerimiz birbirine değdiği anda bakışlarımı yüzüne kaydırdım. Parmaklarım karıncalanıyordu.
Onunda bakışları benim yüzümdeydi. Dudaklarımı araladığım sırada bakışları dudaklarıma indi. Umursamamaya çalışarak konuşmaya başladım.
''Ben teşekkür ederim. Yani çiçekler için ama neden verdiğini anlamadım." Sence tek problem çiçek mi amına koyayım. Adam yanında. YANINDA. Lan doğru.
"Dün akşam kliniğine gelmiştim, beyaz bir kediyle birlikte.'' dedi. Dolgun dudakları fazla dikkat dağıtıyordu.
Adamın dudaklarına abaza gibi bakmayı bırakıp, ''Onu biliyorum. Ki sabah da çiçek yollamıştın. Evime." evime derken bastırmıştım.
"Siz benim evimin adresini nereden öğrendiniz. Ve burada olduğumu nereden biliyorsunuz?"
Gözlerini dudaklarımda yakaladım. Lan ne oluyor, ne lan bu!?
"Önce kliniğe geldim, seni sordum. Yok dedi klinikteki çocuk. Ben de nerede bulabileceğimi sordum önemli de diyince evinin adresini verdi." dedi. Gayet mantıklı ve akla yatkın bir açıklama.
Bu bebe herkese evimizin adresini verirse sıkıntı ha. Kaşlarını derince çattı. Çenesi kasıldı. "Önüne gelen herkese veriyor mu bu senin evinin adresini? Hiç sorgulamadı." dedi. Ses tonu kalınlaşmıştı.
"Hayır genelde vermez." dedim, dalgınlıkla. Kaşlarını çatmayı bırakmada da çenesini serbest bırakmıştı.
"Neyse dün çiçek yollamıştınız zaten yeterliydi. Bugün neden geldiniz." Hala resmi konuşuyorsun e oha ama hani yani.
Kaşlarını çatmayı bıraktı. Suratında mahçup bir ifade belirdi. "O akşam yaptığım şey büyük saygısızlıktı. Önemli bir telefon aldığım için yanınızdan hemen ayrılmam gerekti."
Önemli bir telefon mu, kim aramış olabilir ki beni unutup gidebileceği kadar önemli. Bu sefer kaş çatma sırası bendeydi.
"Anladım önemli telefon görüşmeniz yüzünden gittiğinizi."
Önemli derken bastırarak konuşmuştum. Hafifçe dudağının sol tarafı kıvrıldı. " Evet, önemli olmasaydı sizin gibi zarif birine teşekkür etmeden bırakmazdım." dedi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ISADORA
ChickLitRuhunun parmak uçlarında geçmişinin acısı, çektiği yalnızlıklar ve hüzün dökülen bir kadın. Aldığı her bir darbeyle eskisinden sert taşlarla çevresini ören bir kadın. Çığlıklarını sessizliğine saklayan bir kadın. Kalbi acıya dolmuş bir kadın... Baş...