Küçük kız bugünde uyuyamamış. Yanında saçını okşayan adama ricada bulunmuş, "Büyük baba, bugün bana o masalı tekrar anlatır mısın?"
Adam biricik torununa dayanamamış, her gün anlattığı masalı bir kez daha anlatmış.
"Evel zaman içinde kalbur saman içinde... Bir gün bir prens varmış, çok ama çok yakışıklıymış, sarı saçları alnına dökülür adeta bir güneşi andırırmış. İmparatorluktaki herkes ona hayranmış, çocuklar da onu çok severmiş. Bir gün lanetli bir canavar onun karşısına dikilmiş ve 'ya tacını bana verirsin ya da ölürsün!' demiş. Prens hiç korkmamış tabii, hakkı olan tahttan neden vazgeçsin k? Canavar prensin tacı vermeyeceğini anlayınca iblislerden yardım almış ve imparatorluğa saldırmış. Prens bu saldırıda çok yorulmuş ama asla pes etmemiş... Ailesi ve sevdikleri ölmüş, yine de pes etmemiş. Var gücüyle savaşmış.
Ama bu gücü bir yere kadar dayanmış, çünkü canavarın laneti çok güçlüymüş. Dayanamayacağını anladığında tanrıdan onu saklamasını istemiş. Ama tanrılar daha farklı bir şey yapmışlar, onu uyutmuşlar."
Küçük kızın belki de yüzlerde kez dinlendiği masal onu tekrar sevindirdi "Peki ya sonra ne olmuş, uyanmış mı?"
Adam gülümsemiş ve ellerini saçlarında gezdirmeye devam etmiş "Kavramının onu gelip utandırmasını bekliyormuş..."
"Vay canına... Tıpkı uyuyan güzel gibi değil mi?"
"Öyle Pamela..."
Pamelya o hikayeyle büyümüş ve bir gün Atlantis'i bulmak için yemin etmiş. Hem Atlantis'i kurtaracak hemde Renas'ın kalbini söküp alacakmış.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RENAS'IN KALBİ +18
Fantasy"Beni kadınınız yapın majesteleri..." Fısıltıyla söylediğim cümleler ağzımdan çıktığında dediklerimi duymuştu. Yüzündeki maskeye rağmen şaşırdığını hafifçe aralanan ağzından anlamıştım. Sonra şaşkınlığına rağmen güldü "Kadınım mı olmak istiyorsun?"...