Günlerden cuma..hava hayli serin..sert bir rüzgar adeta yarım açık camdan içeri sıvışarak varlığını hissettiriyor.
Dağınık dosyalarla dolu olan masanın üstünde beyaz kupadaki sıcak kahve taşmış ve dosyaları ıslanmış durumda..Bende hayli yorgunum..sanırım sabaha kadar dosyaları dizdiğim belli oluyordu göz altlarımdan.. lila kısa saçlarımı kulağımın arkasına attım ve misket limonuna benzer gözlerimi telefonuma diktim. Son dakika haberlerine göz gezdirirken masaya koyduğum ayağımı diğerinin üstüne attım ve kısık sesli bir ıslık çaldım."Bir sikim olmuyor..ben nasıl para bulacağım? Kirası var bunun.."
Ayağa kalktım ve masadaki kahve bulaşmış dosyaları evden getirdiğim çamaşır ipi ile mandal alıp astım.
"Belki böyle kurur."
Dağınık siyah renkte olan perçemlerimi gözümün önünden çekerek gri hırkamı düzelttim. Kimse uğramadığından artık ofiste ev halimle takılıyordum.. biri aniden ofisine girse beni pembe my little pony'li, siyah eşortmanlı, gri hırkalı bir lise öğrencisi sanacaktı.. aslında zaten 20 yaşındaydım..ama okulu lisede bırakmıştım..sıkıcıydı ve zaten o sokuk dersleri asla beceremedim.
Takvimdeki işaretli gün dikkatimi çekmişti..yarın balo vardı.. hemde 5 büyük tanrıdan olan Miru'nun otelinde..lanet olsun..anılarım depreşti. Eski arkadaşımdı kendisi..ama ihanet eden bendim. O tanrçaydı..fakat o kötüydü..yada değildi? Sadece kırılmıştı..benim gibi.
Derin bir iç çekerek takvimi masaya vurarak tersine çevirdim.
"Bu böyle olmayacak..şu cehennem gibi paranormal dünyada hiç mi olay olmaz be."
Sarı civcivli çakmağımı aldım ve masanın yanındaki çekmeceli dolabı açıp bir sigara aldım. Nemli dudaklarımın arasına koyup çakmakla yaktım.
"Favori çakmağım.."
Hafif kıkırdadım.
Tam o sırada 1 yıldır yağlamadığım kapı zorla ve gıcırtısı ile kulağımı tırmalayarak açıldı. İçeri benden uzun siyah kapşonlu siyah maskeli bir herif girdi."Merhaba? Bir sorumu var dostum?"
Cevap gelmemişti..adam cebinden bir davetiye çıkartıp masaya koydu.
"İşinde iyisin diye duydum."
Adamın kalın sesini duyunca boğazımı temizledim.
"Tabiki..yani öyleyimdir!"
Adam bana döndü..o Sarı göz içi ve kırmızı göz bebekleri beni ürkütmüştü..bu benim gibi bir düşük soysuz kadrosunda değildi.. iyi para verebilir diye düşünerek kendimi toparladım. Ağzımda sigara gelip koltuğa oturdum ve göz teması kurarak tek kaşımı kaldırdım..
"Özgüvenini sevdim küçük kız."
Küçük mü? Siktir git be adam..gerçi çoraplarım..neyse konumuz bu değil.
"Ee ne istiyorsun bu ne böyle?"
Adam davetiyedeki başlığı işaret etti.
"Görmüyor musun..o sikik tanrıyı yolumdan çek. Bunu istiyorum."
"Afedersin??"
Aniden gözlerim fal taşı gibi açıldı..sadece zihninden geçirmesi ile beynimi dağıtırdı Miru benim.."MİRU MU?"
"Evet. Her ne sikimse. Onu gebertmen gerek. Yoksa bizim gibi soysuzlar daha da ezilecek."
O da mı soysuzmuş..? Şaşırtıcı.
"Bunu yapamam beyefendi çıkın ofisimden."
"Bin dolar."
Göz devirdim.
"Ne veriyorsun dilenciye sadaka mı? Konumuz bir tanrı. Daha doğrusu tanrıça. "
O kahverengi uzun düz saçlar..o kıvrık perçemler..delici düşük koyu kahve gözler..1,71 balık etli kız gözümde canlandı resmen..yoo benim götüm Bunu yemezdi..hem 7 ölümcül günahtaydı o.. şehvet idi.
Adam doğruldu ve elinde olduğunu bile fark etmediğim siyah bir çantayı önüme koydu.
"Tamam. 50 milyon."
Gözlerim fal taşı gibi açıldı tekrardan.. uykum kaçmıştı resmen..yerimde irkilmiştim.
Kalktım ve masaya sertçe vurdum.
"BİR HAFTA İÇİNDE OLDU BİL!"
Bu para beni bile sarhoş etmişti..lanet giresice nimet.
Adam çantayı aldı.
"İşin bitince ödemeyi ofisinde bulacaksın."
Adam ağır adımlarla iğrenç aurasını da peşine takıp ofisimden ayrılınca beni bıraktığı yalnızlık ve rutubet kokan ofise bir baktım."Lan ben ne yaptım..ne bok yiyeceğim şimdi.."
Bir süre oturup buna kafa yordum..klasik bir şey deneyebilirdim.. havalandırma..yada başka bir yöntem..ona balo gecesi bakacaktım..
Ofisin kapısı tekrar tıklatıldı.
"NE VAR NEE!?"
"Ü-üzgünüm efendim t-temizlik içi-"
"Hee desene öyle..buyurun. ama dosyaları atmayın.. 3. Çekmecede tıkın ben düzenlerim sonra."
Temizlikçiler içeri girdi ve bende ofisten ayrılıp eski püskü bir apartmana girdim..2. Kata çıktım ve daire anahtarım ile eve girdim..soğuk bir duş aldım ve pijamalarımı giyip yatağa uzandım.
"Bunu yapabilirsin Edy...Onu nasıl öldüreceğini bilen 3 kişiden birisin.."
Onu çember ayini((sadece miru ya özel olan kandan çember şeklinde çizilen ve miru içine girdiğinde yakılan bir ayin)) türü ile öldürebilirdi..alnından özel bir okla vurabilirdi. Ama o ok otelin müze bölümünde yer alıyordu..Onu almak zor olabilirdi..büyük ihtimal oğulları da orada olacaktı(clown ve Mike. Mike su geçirmeyen fakat aleve dayanıksız bir robot. Bir kolu testereden ibarettir ve agresiftir, clowndan milyarlarca yaş büyüktür. Clown resmen kemiksiz ayakta duran bir paylançodur. Yanmaz ama suya alerjisi vardır..bedeni acı çeker.)
"Bunları girdikten sonra kontrol edeceğim.."
Gözlerimi yavaşça kapattım ve kendimi kabuslara bıraktım..ta ki sabah güneşi serinlik yerine cennet sıcaklığını yorganıma vurana dek...
Esneyerek oturur pozisyona geldim ve gözlerimi ovuşturdum.
"Günaydın..."
Devam edecek..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suikast Øtel'i /☆
Misterio / SuspensoEdy işinde çok başarılı bir suikastçidir. bir cuma gecesi onun ofisine gelen gizemli şahıs ondan bir tanrı öldürmesini ister. Edy yapmayacağını söylese bile yüklü miktarda para ödenir ve Edy mecburen cehennemin oteline gizlice giriş yapma yolları ar...