GEÇMİŞİN İZLERİ
Bundan yaklaşık 66 milyon yıl önce dünyanın en büyük dağı Everestten bile daha büyük bir asteroidin Dünya'ya çarpması, milyonlarca nükleer bombanın patlamasına eş değer enerjiyi beraberinde getirdi. Doğa olayları ve felaketlerle temelinde bir asteroidin dünyaya çarpması dinozorların neslinin tükenmesiyle sonuçlanmıştı.
10 km çapındaki bu gök cisminin açığa çıkardığı muazzam enerji ile getirdiği hasar onbinlerce km'den fazlaydı. Dehşet bir patlamanın beraberinde getirdiği büyük bir krater, yangınlar, şok dalgaları, ısı radyasyonu, asit yağmuru ve dev tsunamilerle dünyanın iklim koşuları değişerek Gezegenin yaşam türlerinin neredeyse tamamı yok olmuştu. Bu Dünya'nın başına gelen ne ilk felaket ne de son felaket olacaktı.
Yıl 2140 ve benzer büyüklükte bir asteroid Dünya'ya yaklaşırken canlıların yeni bir sonu yaklaşıyordu. Bu asteroidi atom gibi nükleer silahlarla yok etmek mümkün değildi. Bu gök cismini Dünya'dan nasıl uzaklaştırabileceklerini ve dönüşünü nasıl durdurabileceği hakkında bir fikirleri olmayan insanlık kendi çapında önlemler almakla yetindiler.
Çarpışmanın getirdiği büyük enerji ile olası felaketler yaşanmaya başladı. Yangınlar sonucu atmosferde yükselen toz ve duman, güneş ışığının Dünya'ya ulaşmasını engelleyerek ve toplam sıcaklığın düşmesine yol açarak o an yeryüzünde yaşayan birçok bitki ve hayvan türünün, neredeyse tamamının soyunun tükenmesine yol açmıştı.
Kaçınılmaz son yaşanırken yer altı sığınakları ve benzer önlemler alan önemli bilim insanları, eğitimli kişiler, zenginler, diplomatlar vb. hayatlar yaşamlarını geçici bir süre olsada kurtarmayı başarmıştı.
Asteroitten haberdar oldukları an geleceği planlamaya çalışan bu insanlar, deneyimi yüksek tüm personellerini uzay İstasyonuna göndermişti. Yeni bir dünya ve yeni bir gelecek için daha hızlı yol kat etmeleri gerekiyordu.
Geride kalan insanlar ise bu zaman gelene kadar oluşacak felaketlerden korunmak için oluşturdukları yeraltı yaşamına geçmişti. Uzunca bir süre yukarıyla konuşamayacaklardı ama görevler çoktan verilmişti.
Belirlenen listelerdeki kişiler dışında kimsenin onu bekleyen sondan haberi yokken onlar 10 yıllık yaşamsal besin ve ihtiyaçları için hazırlıklarını tamamlamıştı. Bunlara rağmen yaşama olasılıkları çok düşük ve kestirilemezdi.
40 bin insan felaketlere rağmen yaşamayı başarmıştı ama geriye kalan tüm insanlık ve yaşamlar yeryüzünden tamamen silinerek sadece yaşamayı başaranların bildiği bir tarih olmuştu...
Bir sonun götürdüğü yer yeni bir başlangıçtır...
RUVU
- 2145
"Gezegen hakkında, coğrafi koşuları, yaşam formları, atmosferi vb teknik konular dışında tek bildiğimiz; kendi yaşam koşullarına göre akılcıl aletleri var ama gece hala ateş yakarak yaşayan ilkel bir toplum. Ateş böceklerine benzeyen juu dedikleri aydınlık veren kelebeklerden geceleri aydınlanmak için yararlanıyorlar. Tehlikede hissettiklerinde saldırgan olmaları olası muhtemel Kaptan" dedi gezegen bilimci Gavin.
SA2 uzay gemisi kaptanı Hugh dalgın olduğu için subayı duymamıştı. Yapacakları şey onlar gibi bilim insanları için hiç etik değildi ama bağlı oldukları bir kurum olduğunu ve geri kalan insanlık için görevlendirildiğini biliyordu. Burada olabilmelerinin sebebi de buydu.
42 kişilik bu mürettebatın ise çok güvendiği kaptanlarının keşif için çıkardıkları mühendislik harikası Khiimel'i gizli bir amaç için kullanacağından haberi yoktu. Belki de bu kötülüğün vicdan azabını tek başına yüklenmek istemişti.
Bir aslanla karşılaştığında sana saldırması kaçınılmazdır. Peki onu öldürmek seni katil yapar mıydı ki?
"Kaptan?" dedi mühendislik harikası Khiimel'in sahibi Amaris.
Daldığı düşünce kuyusundan çıkan Kaptan bilim subayı Gavin'e "Bir ırka hayvan muamelesi yapmasan mı Gavin" dedi.
Gavin bir hayvan gibi incelediği gezegen kafesindeki yaşamları yorumlarken onlarında da belki de bir zamanlar insanlık gibi olduklarını, hala gelişimini tamamlamamış bir gezegen olduğunu unutmuştu.
"Bu iç güdüler sadece hayvanlarda yok Kaptan. Biz insanlar da tehlike anında ne yapabilecekleri kestirilemeyen varlıklarız."
"Haklısın Ediz. Biz Ruvu'daki insanlar için şu anlık en tehlikeli varlıklarız" diyen Kaptan'a bakan Pilot Yarbay Ediz, Kaptanındaki bu değişimi anlamaya çalışıyordu ama işine dönmekle yetindi. Çünkü yeni durakları Ruvu'ya yakında ineceklerdi.
"Khiimel'i canlı keşife çıkarmadan önce yeni evimizin yörüngesine girmek için hazırlıklar tamamlansın. Mavi alarm!"
"Mavi alarm!"
Hugh onlar ve insanlık için önemli bir karar verirken yaşayacakları bilinmezlikler evreninde kestiremeyeceği ilk engelle karşılaşmak üzereydi.
Yalnız olmadıklarını öğrenmeleri dünyanın yok olmasından çok önceye dayanıyordu. İlk keşfettikleri Milenyum gezegenindeki yaşam formu diliyle değil beyniyle konuşan zeki ama kendi gezegeni dışında hiçbir şeyi keşfetmemiş bir ırktan oluşuyordu. Koşullar insanlar için yaşanılabilir olsaydı yine ilk durakları Milenyum olacaktı ama Milenler nefes almayan azot gazını derileriyle soluyan bir varlık olarak insanlardan çok uzaktı.
2115 Milenyum ve sonrasında sayısız keşif yapan SA2 mürettebatı dünyanın yaşadığı felaket sonrası 2140'dan buyana gittikleri 7. Gezegende aradıkları yaşam koşullarını bulmuştu.
Gezegen dünyanın iki katı ve bir gün 30 saatti. Büyük bir gezegen olsa bile gelişmemiş oldukları için Ruvular sadece belli bir bölgede toplanmışlardı. İki vadinin arasına inecek olan SA2 5 yıl sonra dünyadan küçük yer çekim farkıyla ilk defa yeryüzüne ayak basacaktı.
"Kırmızı alarm!!"
"Kırmızı alarm!"
"Neler oluyor Ediz? Yörüngeye sorunsuz girmiştik."
"Kaptan yörüngeye sorunsuz oturduk fakat sistemimize saldırı var. Oto pilotu kontrol edemiyorum."
Yapay zeka mühendisi, aynı zamanda ikinci pilot olan Yarbay Amaris "Tanımsız yaşam belirtisi alıyoruz Kaptan" diyerek yüzünü Hugh'a çevirdiğinde yüzündeki kaygı şaşkınlıktan kaynaklanıyordu.
"Melina iletişim isteği mevcut mu? Görünürde istasyon veya uzay gemisi algılanmadı. Nereden geliyor bu yaşam formu?"
"Kaptan bir sinyal alıyoruz. Hologram mesajı"
"Yansıt!"
"Anlaşıldı Kaptan."
Haberleşme Subayı Melina kabul ettiği sinyal ile daha önce görmedikleri bir boyutta ve dünyaya ait olmadıkları açık bir uzay gemiyi öncesinde orada olmadığı görüş mesafesinde görünce neye uğradıklarını şaşıran ekip hologram mesajındaki görüntü ile daha da şaşırmıştı.
Önde lider olduğu belli biri ve arkada iki kişi olmak üç kızıl kadın vardı. Lider kadın zırhı içinde kendinden emin duruş ve bir o kadar da narin güzelliğe sahipti. Kıvırcık saçları ve keskin bakışları, diğer ikisinin aynı renk ten ve dalgalı saçlarıyla insana benzeyen ama ondan daha güzel olan bir türün örneğiydiler.
İkinci şoku ise kadın konuşmaya başladığında yaşamışlardı çünkü yapay zekanın konuşan dil algoritmasını algılamasına gerek kalmadan lider, Dünya dili ile konuşmuştu.
"Yaptığınız şeye hemen son verin!!"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
YABANCI | Khiimel
Science Fiction𝐒𝐨𝐧𝐮𝐧 𝐠ö𝐭ü𝐫𝐝üğü 𝐲𝐞𝐫 𝐲𝐞𝐧𝐢 𝐛𝐢𝐫 𝐛𝐚ş𝐥𝐚𝐧𝐠ıç𝐭ı𝐫... 𝐃ü𝐧𝐲𝐚'𝐧ı𝐧 𝐲ü𝐳𝐥𝐞ş𝐭𝐢ğ𝐢 𝐟𝐞𝐥𝐚𝐤𝐞𝐭 𝐬𝐨𝐧𝐫𝐚𝐬ı 𝐚𝐳ı𝐧𝐥ı𝐤 𝐤𝐚𝐥𝐚𝐧 𝐢𝐧𝐬𝐚𝐧𝐥ığı𝐧 𝐲𝐞𝐧𝐢 𝐝ü𝐧𝐲𝐚 𝐚𝐫𝐚𝐲ışı𝐧𝐝𝐚𝐲𝐤𝐞𝐧 𝐤𝐞𝐧𝐝𝐢 𝐲𝐚𝐩𝐚𝐲 𝐳𝐞�...