2

265 48 25
                                    

Hikayenin oradan oraya atladığını düşünebilirsiniz.

Genel anlamda 4 mekanda geçmekte olan 'Yabancı' karakter bakımından da çok geniş bir kadro olarak planlandı.

Mekanlar; en başta Dünya yeraltı sığınağında, Uzay gemisi SA2'de, Yeni Dünya RUVU'da ve son olarak şu an söylemeyeceğim ileriki bölümlerde olacak bir başka yerden oluşmaktadır.

Keyifli okumalar🚀

"SA2 bugün yeni bir gezegen keşfetti Amiral."

Yeryüzüne çıkmaları bile 2 saat süren YS'de üstler ve birimler arasında sekreter görevi gören Subay Yan, sığınağın en geniş odasına girerken Amirali selamlamayı ihmal etmedi.

Kısa saçları ve kemiksi yüzü ile Amiral Sarah DUB'un en üst yöneticilerindendi. Dünya Uzay Birliği'nin görevlendirildiği SA2 yeni bir Dünya bulma keşfindeyken onlar yerin 25km altında yaşam mücadelerine devam ediyorlardı.

"Haberim var Yan. Kaptan Hugh'la bizzat iletişime geçtim" dedi Sarah.

70m2 olan bu oda üst meclisin karar vermek için toplandığı önemli bir yerdi. Gri 2m duvarları ses geçirmeyecek kadar kalın, içeride eko yapacak kadar boş bir odaydı. Ortadaki dev masa ve küçük bir kahve dolabı dışında içeride hiçbir eşya bulunmuyordu.

Amiral Sarah ise koca masada tek başına oturmuş meclisten çıkan kararı Kaptan'a ilettikten sonra 'Belki Dünya böyle olmayı haketmemişti ama biz insanlar başımıza gelen her şeyi hak ediyoruz' diye iç geçiriyordu.

"Haddimi aşarak sormak isterim Amiral. Peki siz neden mutlu değilsiniz?" diye sordu Yan. Merakına engel olamayan genç adam gerçek cevabı alamayacağını bilmiyordu.

"Geç kaldın Yan. Önemli olan bulmak değil oraya gidebilmek ve yaşam koşullarının oluşturulması. Boş ver şimdi yeni gezegeni, yeryüzüne çıkacak ekip hazır mı?"

Büyük patlama yaşandıktan sonra yeryüzüne ilk çıkmaları 2 yıl sürmüştü. Yaşanmakta olan deprem ve volkanik patlamalar bulundukları konumdan uzakta olsa dahi yangınlar sonucu atmosferin toz bulutları içeresinde güneşi bile görmenin mümkün olmadığı Dünya hala yaşamsal tehlikeyi barındırıyordu.

5 yıl geçmişti. Dünya hala karanlığa gömülüydü ama zorunda kaldıkları zamanlarda yeryüzüne çıkarak uzaya gitmek üzere fırlatma paneli yapmaları gerekiyordu. Sadece yeni dünyayı bulmakla kalmayıp oraya gidebilmenin de önemli olduğu bir gerçekti.

Dünya geçmişte olduğu gibi mutlaka kendini yenileyecekti. Bu yüzden o zaman gelene kadar gidecekleri yeni dünya için hazırlıklar yapmaları gerekiyordu.

5 yıldır çalışmalarını sürdüren Mühendislik Birimi 4. Yılın sonunda elindeki eski ve yeni verilerle insan taşımacılığı için gerekli roket ve gemiyi inşa etmişti ama henüz bunu test etme şansları olmamıştı.

Bulunan yeni dünya Ruvu'ya gitmek için SAH40 test aşamalarını geçmek zorundaydı. 2 kere başarısız olan iniş denemeleri sonrası bugün yeni denemelerinden birini yapacaktı.

"Hazır efendim. Jhon, Ali ve Maria'dan oluşan 3 ekip yola çıkmak üzere. İletmek istediğiniz bir mesaj var mı?"

"Var Subay. Var. Şu lanet gemiyi hatasız indirmeyi başarsınlar!"

🚀

"Yeryüzüne çıkmak için heyecanlandığım o günü hatırladığımda gökyüzünün maviliğini görememek üzmüştü beni. Şimdi ise buraya çıkmak hiç heyecan uyandırmıyordu."

"Tozla kaplı gökyüzünü görünce ben de hayal kırıklığına uğramıştım ama şimdi heyecanlanman için bir sebep var Maria. Yeni Dünya" dedi sığınaktan ilk çıkan Ali.

Elini Maria'ya uzatırken her zaman yaptığı gibi yine bir umut gökyüzünü kolaçan etmişti. Kalabalık insan taşımacılığı için çalıştıkları bunca yılda elbet bir gün bu gökyüzünü eski mavilikte görmeyi başaracaklarını düşünüyordu ama artık bu umut yerini yeni gezegene varma hayaline bırakmıştı.

"Orada bizi nelerin beklediğini bilmiyoruz. Hem ben yeni bir dünya değil. Dünyamın artık kendini yenilemesini istiyorum" dedi Maria. Derin hüzün içerisindeydi.

Oldukça karamsar gününde olan Maria bunu özel gününe bağlamıştı ve yukarı çıktıklarına göre artık işe koyulma vakti diye düşündü.

En son çıkan Jhon ise yarım yamalak duyduğu diyaloga katılıp "Yakalım, yıkalım sonra dünyanın kendini iyileştirmesini bekleyelim. Peh dünya buna güldü" dedi.

Maria göz devirirken Ali haklı bir serzeniş olduğunu düşünerek trajikomik bir gülüş attı.

"Bugün amma da neşelisiniz böyle ya" dedi Ali.

Kendinden emin, yıkılmaz bir duvarı olan Ali kendi duygularına karşı katıydı. Tam bir görev insanı olup; yıkıldık mı? kalkalım o zaman diyecek iradeyi gösterip tekrardan başlayabilecek kapasitedeydi.
Onun için mantık her şeyden önce gelirdi. Onu iyi bir mühendis ve yüzbaşı rütbesi alan amir olmasını sağlayan şey de buydu. Ne kadar güçlü olursa olsun bugün yaşayacağı yenilgiden bii haberdi.

"Neyse neyse. Hadi artık sorunsuz halledelim şu roket inişini" dedi Maria, karamsarlığından kurtularak.

Bir uzay aracını kaldırmak kolay olabilirdi ama onu sorunsuz indirmek yeniden başlayan insanlar için zordu.

Daha önce yapılmış araçları uzayın derinliklerinde keşif yaparken yeraltında kalanlar eşi benzeri olmayan 5 bin kişilik mürettebata sahip bir gemi üzerine yıllardır çalışmaktaydılar.

Dünya'nın sonu gelip yeni başlangıcını yapmış olmasaydı bu kadar uzun sürmeyecek bu projenin başarılı olması en az Ruvu'yu yaşanılır yer yapmak kadar önemliydi.

"Her şey olumlu gözüküyor Jhon. Fırlatma için son 20 dakika" dedi Maria kontrol odasından.

"Son 5!"
.
.

"Son 2!"

"Son 1!"

Güçlü bir patlama ile toz bulutunun arasında kaybolan roket en çok Ali'yi hayal kırıklığına uğratmıştı. "Kırmızı alarm, uyarı vermeden ve hiçbir sorun yokken nasıl olurda daha kalkmadan patlamıştı bu roket?!" diye içi içini yiyordu.

Herkesin ümidinin onların elinde oluşu stres yapmalarına sebep oluyordu. Diğerlerinin çöküşü devam etse bile Ali'ninki uzun sürmedi. "Bir terslik var. Her şeyi kontrol ettim. Böyle olmaması gerekiyordu" dedi Ali. Sorunun kaynağını merak ediyordu.

"Ben sana söyleyeyim ne oldu. En başa döndük işte. Olan bu.!!" Jhon'un bu tavrına sinirlenen Maria "Saniye bitmeden patladı roket. Ali haklı! Daha kalkmadan patlaması olası değil. Başka bir şey olmalı" dedi.

Ali'nin kafasını kurcalayan şeyi merak eden Jhon, Maria'yı es geçerek "Ne düşünüyorsun?" diye sordu.

Ali kafasındaki olasılıkları tartarken Maria Jhon'u kolundan çekiştirip duruyordu. Ne olduğunu anlamayan teğmen "Ne oldu?!" dedi. "Niye çekiştiriyorsun?"

Küçük dilini yutan kadın konuşmak yerine fiziksel bir tepki veriyordu. Kontrol odasından patlamanın olduğu alana bakarken kızıllığın içinde havada süzülen şeyin ne olduğunu idrak edememesi ona tehlikede olduğunu hissettiriyordu. "Bu da ne böyle?" dedi Jhon, gördüğü şey karşısında şaşkınlığını dile getirmişti.

Son olarak Ali de dünyalarında olan yabancıyı görünce onların aksine korkuya değil umuda kapılmıştı. O gemiyi ele geçirmeliyiz düşüncesi hayatta kalma içgüdüsüyle aynıydı.

"Davetsiz misafirlerimizi karşılayalım.!"

Ali'ye delirmiş gibi bakan Jhon ve Maria ne demek istediğini daha yeni anladıklarında birbirlerine bakarak aynı anda mırıldandılar.

"Hassiktir!!"
.
.
.

YABANCI | KhiimelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin