Tuhaf biriydi ama korkutucu sayılmazdı. Acaba her gece hayranlıkla izlediğimiz o gökten mi düşmüştü?
Yoko
Birkaç haftadır yaşadığımız bu durum kasabamızı huzursuz ediyordu. Hastalık ciddiyetini artırırken Lider Gale herkesin evlerinde kalmasını ve hastaların ise çadıra taşınmasını emretmişti.Annem babamdan sonra kardeşim Blum ile beni de kaybetme düşüncesinden evden dışarı adım atmamıza izin bile vermiyordu. Gale izin verse o izin vermezdi.
"Yoko?!"
Tık tık tık
"Yoko?! Aç kapıyı!"
Nomi kapıya kırarcasına vuruyordu. Korkuyla yatağımdan kalktım. Koridorda annemle karşılaştığımda "Ben bakarım anne sen yat" dedim.
Tak tak tak
"Dikkatli ol oğlum. Kız bu saatte geldiyse bir şey olmalı."
Tamam diyerek annemi onaylayıp kapıya yöneldim. Tam tekrar kapıyı çalacakken açtığım için Nomi yalpalayarak içeri girdi.
"Sorun ne kızım bu saatte?" diye sordum. Nefes nefeseydi. Kesik kesik bir şeyler anlatmaya başladı.
"Ces...!"
"Ceset!" diyerek eliyle dışarıyı gösterdiğinde yine birilerinin öldüğünü düşünmüştüm. Ama onu bu denli şoka sokan şeyin bu olduğunu sanmıyordum. Çünkü o tek başına büyümüş güçlü bir kızdı.
Kolundan tutup kanepeye oturtarak "Önce bir soluklan'' dedim. "Biri mi öldü?"
"Vadi yolunda...bir ceset var" dedi. Ceset mi?
Hala nefesini toparlayamamıştı. Vadiden buraya koştuğunu düşünürsem gayet normaldi. ''Ne cesedinden bahsediyorsun?! Hem senin bu saatte vadide ne işin var?!''
Yere çöküp sırtını duvara yasladı. ''Her an birileri çadıra taşınırken uyku tutmamıştı. Kendime rahatlamak için omi (bir çeşit bitki çayı) hazırladım. Yıldızlara bakarken gözlerim vadideki bir ışığa takıldı. Bizim kız(köpek) huzursuzlanınca da biraz yürümek fena olmaz dedim. Hava çok karanlık olduğundan fazla ileri gitmeyecektim ama bizim kız hızla koşmaya başlayınca endişelendim. Gözden kaybolmuştu. Ve sonra...''
''Sonra?''
''Sonrası bizim kızı bulduğumda bir cesedin başında bekliyordu. Bilmiyorum hayal görmüş de olabilirim. Sanki derisi parlıyordu. Resim gibiydi. Bizim kız saçını çekince hemen koptu. Ben de koşarak buraya geldim. Neydi o Yoko? Fazla omi tüketmekten kafam mı bulandı yoksa?'' dedi. Korkusu gözlerinden okunuyordu. Ben böyle bir şeye ihtimal vermezken içini rahatlatmak adına tamam gidip bakarız demiş bulundum.
Üzerimi giyinirken ona söylenmeyi de ihmal etmemiştim. ''Şu merakını ne zaman bırakacaksın acaba!!''
''Nour teyze izin verecek mi?'' diye sordu.
''Tabii ki izin vermez böyle saçma bir şey için! Çoktan dalmıştır uykusuna. Hemen gider geliriz.'' En azından ben öyle umuyordum. Eğer yakalanırsam uzun bir süre benimle konuşmazdı.
Beş dakika geçmeden Nomi'nin tarifi üzere bulduğu cesedin olduğu yere gelmiştik ama etrafta hiçbir şey yoktu. ''İçin rahatlasın. Bak kimse yok burada'' dedim. ''Karanlıktan ve ominin etkisinden olabilir.''
Nomi bana inanmaz gözle bakarken ''Hayır! Çok gerçekti Yoko. Bana inanmalısın'' dedi.
Yanına yaklaşarak boyu henüz omuz hizamda olan Nomi'ye sarılarak rahatlatmaya çalıştım. Çiçek kokulu dalgalı koyu saçları burnumu gıdıkladı. İstemsizce oluşan tebessüm benden uzun dimdik karşımda duran Nomi'nin bahsettiği ceset tam karşımda duruyordu.
Nomi'yi arkama çekerek vereceği tepkiye odaklandım. Saçları yoktu. Yüzü ve derisi ise pürüzsüzdü. Altında kumaş pantolona benzer garip bir giysi vardı. Üzeri ise çıplaktı ama derisi rengarenk olup sanki bir şey giyiyor gibiydi.
''Bak işte orada!!!'' dedi Nomi. Paniklemişti. Ben ise gerginliğimi belli etmemeye çalıştım. ''Az önce burada yatıyordu.''
''Merhaba'' dedim sakince. Bir yandan da Nomi'yi tutuyordum. ''Kimsin sen? Buralardan olmadığın anlaşılıyor.''
Bana cevap vermeden önce yerde bir şeyler aradı. Aradığı şeyin yerden aldığı gömleği olduğunu gördüm. ''Merhaba Ruvulu.'' Sesi derinden geliyordu ve etkileyiciydi.
Nomi tırnaklarıyla derimi kazırken ''Nereden geliyorsun?'' diye sordum.
''Size olup biteni anlamak için geldim ama suguların saldırması üzerine oldukça gecikmiş olmalıyım'' dedi. ''Saçımı gören oldu mu acaba?''
Ben neye uğradığımı anlamazken o rahat ve yavaş hareketleri ile oldukça ilginç biriydi. ''Bize hala nereden geldiğini söylemedin'' dedim.
''Söylesem de anlayabileceğinizi sanmıyorum. Sizi daha fazla korkutmak istemem.''
Ses duymuş gibi arkasına baktı. Bir süre sonra bizim kız ağzında saç ile geldiğinde ''Ah teşekkür ederim canlı'' dedi. Kesinlikle tuhaftı. Onun geldiğini çok önceden duyabilmişti. Durum iyice garipleşirken Nomi biraz daha rahatlamış gibi kolumu bıraktı.
''Yerde hareketsiz yatıyordun. Öldüğünü sandım.''
''Yanlış bir yerime darbe aldığım için'' dedi. Saçı kafasına yerleştirdikten sonra daha normal görünüyordu.
''Ama nefes almıyordun?'' diye sordu Nomi. Hala gerçekliğini sorguluyordu.
''Ben nefes almam.''
Nomi ile şaşırarak birbirimize bakarken ceset kasabamızın yolunu tutmuştu.
-----------------------------------------------------------------------------------
Bu bölümü Yoko'dan okuduk.
Veee Khiimel'i Ceset ismini veren Nomi oldu.
Bu salgını Krianlılar dünyalılardan bilecek ve olaylar olaylar :))
Bir sonraki bölüm daha uzun olacak. Görüşmek üzere çiçekler🌸

ŞİMDİ OKUDUĞUN
YABANCI | Khiimel
Science Fiction𝐒𝐨𝐧𝐮𝐧 𝐠ö𝐭ü𝐫𝐝üğü 𝐲𝐞𝐫 𝐲𝐞𝐧𝐢 𝐛𝐢𝐫 𝐛𝐚ş𝐥𝐚𝐧𝐠ıç𝐭ı𝐫... 𝐃ü𝐧𝐲𝐚'𝐧ı𝐧 𝐲ü𝐳𝐥𝐞ş𝐭𝐢ğ𝐢 𝐟𝐞𝐥𝐚𝐤𝐞𝐭 𝐬𝐨𝐧𝐫𝐚𝐬ı 𝐚𝐳ı𝐧𝐥ı𝐤 𝐤𝐚𝐥𝐚𝐧 𝐢𝐧𝐬𝐚𝐧𝐥ığı𝐧 𝐲𝐞𝐧𝐢 𝐝ü𝐧𝐲𝐚 𝐚𝐫𝐚𝐲ışı𝐧𝐝𝐚𝐲𝐤𝐞𝐧 𝐤𝐞𝐧𝐝𝐢 𝐲𝐚𝐩𝐚𝐲 𝐳𝐞�...