three

99 17 23
                                    

"Choi Seungcheol bu sınıfta m-"
"SEUNGCHEOL!!"

Gelen sesle defterine bir şeyler karalamayı bırakıp o yöne dönen genç karşısında ona seslenen bedene karışılık verdi. "Ah, Jeonghan.", "Bir şey mi oldu?"

"Hayır, Hayır sadece yedek forman var mı diye soracaktım. Kantinde üzerime içecek döküldü de."

"Kim döktü?"

"Bilmiyorum."

"Tamam dur beden kıyafetlerimin dolapta olması lazım ama bedeni sana olur mu ki?"

"Emin ol hiç fark etmez gerekirse bağlarım ama böyle oturmaktan iyidir."

Seungcheol başını sallayarak oturduğu sandalyeden kalkarak dolaplara doğru ilerlemiş kendi dolabındaki çantasında takımı çıkartarak arkasındaki çocuğa uzattı.

"Al bakalım."

"Teşekkürler!!"

"Ne demek ödeşmiş olduk."

"Evet o zaman ben üstümü değiştireyim tekrardan teşekkürler."

Jeonghan yine Seungcheol'un bir şey demesine izin vermeden hızlı adımlarla sınıftan çıkıp gitmişti.

Seungcheol bıyık altından gülerek tekrar oturduğu sandalyeye dönerek yarım bıraktığı portresine geri döndü.

"Acaba kıyafetim üzerinde nasıl durdu?"

aklımdaki soru işaretiyle aniden sandalyesinden kalkarak katında olan tuvalete koşar adımlarla ilerledi.

Gördüğü manzara ile beynine kan gittiğini hissedebiliyordu. Jeonghan ona bol gelen eşofman takımını üzerine geçirmiş fermuarını kapatıyordu. Ve bu Seungcheol'a dehşet derecede heyecanlandırmıştı.

"içine bir şey giymeyecek misin?"

"Yok ki."

"Dur bekle öyle hasta olursun."

"Ne? Napacaksın."

Seungcheol, Jeonghan'a cevap vermek yerine önce üzerindeki mavi okul blazerı ve kravatı çıkartmaya daha sonrasında da içindeki gömleğin düğmelerini açmaya başladı.

"Napıyorsun, Seungcheol."

"Hijyenik değil ama."
bir yandan gömleğinin altındaki boğazlı ince kazağını çıkartmasıyla Jeonghan'ın karşısında yarı çıplak bir şekilde duruyordu.

"En azından hastalanmanı biraz olsunsun engeller diye düşündüm."

Çıkardığı boğazlı siyah kazağı tersinden düzüne çevirirken Jeonghan'a yaklaştı.

Tam karşısında durduğunda önündekinin ceketinin fermuarını açarak ceketi çıkartmasını sağladı.

Daha sonrasında da düzelttiği kazağı kafasından geçirerek az önce yaşananlara şahit olup şok içinde olan çocuğa yardım etti.

Kollarını da kazaktan geçirdikten sonra az önce çıkarttığı sportif ceketi tekrar giydirmiş ve fermuarını sonuna kadar çekmişti.

"işte şimdi daha iyi oldu, üşüyor musun?"

Jeonghan hala az önce yaşananın etkisinden çıkamamış hatta yanak ve kulakları heyecandan kızarmış bir şekilde sadece kekeleyerek "hayır" diyebilmişti.

Seungcheol, memnun bir şekilde gülümseyerek çıkardığı gömlek ve blazerini tekrar giyerek eski haline gelmişti.

Sıra kravatına geldiğinde aynanın karşısına geçerek yapmaya çalışıyordu ama heyecandan olduğunu düşündüğü bir şekilde kravatını bağlamayı beceremiyordu.

"dur, dön buraya."

Gelen sese aynadan baktıktan sonra arkasını dönerek karşısındaki sarışın saçlıyı izlemeye başladı.

Jeonghan, elini Seungcheol'un göğüsünün üstüne koyup ittirdiğinde istemsiz olarak o da kalçasını lavabonun kenarına dayamıştı.

Bu hareketle her ikisinin de kalbi normalden hızlı atmaya başlamıştı ama ikisi de bozuntuya vermiyordu.

"Jeonghan.."

"Bekle."

Jeonghan, elini bu sefer Seungcheol'un kravatına götürüp yavaş ve özenli bir şekilde bağlamaya çalışıyordu.

"Tersime kaldı bunu içeriye mi katlıyorduk yoksa dışarıya mı?"

Seungcheol söylemek yerine istemsizce eli kravatına, Jeonghan'ın elinin üstüne gelmiş ve onun elinden tutarak kendisi yapıyordu.

Sonunda ikisi de kravatı takmayı başardığında ikisi de kızarmış şekilde yere bakıyorlardı.

Tam Seungcheol bir şey söyleyecekti ki ders zili çalmıştı. Jeonghan da bunu fırsat bilip kızarmış yüzüyle hızlıca bir şeyler söyleyip lavabodan koşarak çıkmıştı.

"Ahhahahaha, çok tatlı."

remember the rain | jeongcheol Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin