gözyaşı...

43 9 0
                                    

Gördüklerim hiçte rüya gibi bir şey değildi...

Özlemim,hasretim,beklentilerim,dualarım ve gözyaşlarım birkaç damla kan ve bir tabut olarak gelmişti önüme...

En önde onun fotoğrafını tutan en yakın arkadaşı,arkada tabutu...

İçim kan ağlıyordu çığlık seslerini duyamaz olmuştum... Bugün onun hiç tanımadığım annesi ile kol kola bir tabutun önünde hıçkıra hıçkıra ağlıyorduk

Neydi bizi birbirimize bu kadar yaklaştıran... Ya düğün ya ölümdü...

Ahmet bana söz vermişti geleceğim demişti... Gelmişti gerçekten sözünü tutmuştu ve bayrağa sarılı tabutu ile gelmişti...

Annesi alnımdan öperken seni bana anlatmıştı kızım diye bağrına bastı.. sesimiz kısılmıştı nefes almak çok ağır geliyordu.

Düğünümüz cennete kaldı teyzem diyip gözyaşlarına boğulmuştum...

Artık kelimeler düğümlenmişti boğazımda.
Sanki yokluğu ile cehennemi yaşıyordum...

Birkaç saat sonra;

Aişe'den...

Bu kadar ağlayacağını kendini bu denli kaybedeceğini ama edebinden hiç ödün vermeyeceğini tahmin etmezdim Fatma'mın.

O ceylan gözleri kıpkırmızı olmuş ve şişmişti. Artık sessiz sessiz gözyaşları akıyordu. Herkes gitmiş Ahmet Abinin en yakın arkadaşı arkada ve biz mezarın önündeydik.

Fatma'mı topraktan zor ayırmıştım. Annesine her şeyi anlattım. Zor bir annesi olsa da anlayışla karşılamış kızını ve beni ordan almak için yanımıza gelmişti. Fatma ise belki de son kez annesinin gözlerinde görürüm onu düşüncesi ile annesine gitmek istedi.

Ben Ahmet Abinin ismini bilmediğimiz en yakın arkadaşı ve Fatma birlikte evlerine gittik. Ahmet Abinin annesi fatma'mı görür görmez sımsıkı sarıldı. Belki senden gelir kokusu dediği an üçümüzde dakikalarca ağladık.

Bu nasıl bir acıydı bu acının tarifi yoktu...
Kelimeler de cümleler de istifa etmişti sanki...

Sadece nefes alış verişleri ve gözyaşları vardı...

Fatma'dan:

Günler geçmiş ben kendimi eve kapatmıştım. Toparlanmam çok zaman alacaktı. 2 yıldır kendisi için uğraş verdiğim adamı toprağa kendi ellerimle teslim etmiştim.

Tarifi olmayan acı ile gecelerce baş başa kaldım.

Neredeyse 1 yıl olacaktı.
Yavaş yavaş aşmaya başlamıştım. Sınav günü gelmişti ve ben hiç çalışmadığım halde gidip denemek istemiştim.

Sınavım orta şekilde geçse de ben gitmeme mezuna kalma kararı almıştım.

Dershaneye gitmek istememiştim. Kendi çabamla bir şeyler yapmak istiyordum.

Annemle Aişe'mle ve ev işleri ile daha çok vakit geçirmeye başlamıştım.

Artık kendime dair bir şeyler yapmam gerekiyordu. Ahmet olsa şşşttt sil bakayım o göz yaşlarını hadi derslerini çalış diye azarlardı beni 🥹

Sana söz Ahmet ben o sınavı kazanacağım demiştim. Çalışmalarıma başlamıştım.

Artık Aişe'nin keşfettiği kütüphaneye gelip gidiyordum. Çok güzel ve mahremiyet açısından titiz bir kütüphanedeydi.

Günümün çoğu kütüphanede ve mescidde geçiyordu.
Ev işlerini ise erkenden annemle birlikte yapıp onunla da vakit geçiriyordum.

Düşünceler zihnimi sarmışken bir anda ezan ile kendime geldim.
Ya Allah diyip abdest aldım.

Dışarıda bı an çığlık sesleri duymamla abdestimi tamamladıktan sonra ayakkabımı bile düzgün giyemeden koşarak çıktım bakmaya.

Polis ekipleri siren sesleri bı an Ahmet'in cenazesi gelmişti gözlerimin önüne.

Aişe ve iki tane polis memuru koşarak beni sessiz bir şekilde kütüphanenin içine aldılar.

Ben panik atak geçirmeye başlamıştım ellerim titriyor bı türlü durmuyordu. Maskeli olan polislerden biri bana su ikram etti.

Biraz arka tarafa geçip suyumu içmeye çalıştım.
Aişe onlardan birinin Ahmet'in en yakın arkadaşı olduğunu söyledi.

Tekrar bakmak için başımı çevirdim ama göremedim...

Birlikte namaz kıldıktan sonra birer saat daha çalışıp eve gitmek için hazırlandık.

Eve gelir gelmez yemek yapmak istedim. Artık düşüncelerimi meşguliyet ile dağıtıyordum. Yemek yiyip sofrayı topladıktan sonra 1 senedir iki ayda bir Ahmet için yaptığım hatimin son cüzünü de okuyup duasını yaptım..

Artık rüyalarıma gelmesini çok istiyordum ama gelmiyordu..

En son rüyama geldiğinde elinde çiçeklerle yanımda kim olduğunu bilmediğim bir adama gülerek gelip çiçekleri veriyordu.

Bir türlü anlam veremesem de 3 defa üst üste bu rüyayı gördüm ve bir daha Ahmet'i göremez oldum.

Vardır bir hayır diyerek onu yine de dualarımdan düşürmedim.

Sınav çalışmalarıma Teheccüd namazları ardından devam ediyordum. Üzüntüm aklıma gelmesin diye Resulullah'ın adını dilime pelesenk etmiştim.

Ancak bu şekilde unutuyordum acımı.
Unutmuyordum aslında acı ile yaşamaya alışmıştım.

Bı teyze vardı kendisine  her yardım ettiğimde Allah acılarını unuttursun güzel kızım derdi.

Bende bu duayı herkese yapardım. Aklıma binbir türlü düşünce hücum etmişken hemen yatsı namazımı kılıp yatağıma girdim.

Artık zikirlerle kendimi uykuya teslim etmiştim...

Bölüm sonuu.

Öbürlerine göre biraz kısa olmuş ama olsun.

Oylarınızı yorumlarınızı eksik etmeyin e mi ?

MÜBRE... Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin