yorum alayım evet
yorum sayisi yeterince iyi olursa bolum o kadar erken gelir.keyifli okumalar 😽
-
jeongin
yine bir okul günü ve park jisung yine okula girmem için beni bekliyor. keyfim yoktu, dün olan şeyden sonra sinirlerim zaten bozulmuştu bir de jisungla uğraşmak istemiyordum. ona karşılık vereceğimden korkuyordum. o yüzden dersin başlamasını bekledim bi süre.
ders başladıktan 5 dakika kadar sonra girdim okul binasından içeri. sınıf kapısını da tıkladıktan sonra cevabı beklemeden daldıö içeri. bütün gözler bana bakıyordu, nefret ediyordum ilgi odağı olmaktan.
"neden geç kaldın?" diye sordu bay park ciddi yüz ifadesiyle. bu adamın da güldüğünü hiç görmemiştim doğrusu. değişik bir tipti ama kötü bi hoca da değildi.
"otobüsü kaçırdım" dedim aklıma ilk gelen yalanla.
büyük ihtimalle uğraşmak istemedi o yüzden geçmem için kafasıyla işaret verdi."siliyorum tahtayı yeonjundan alırsın yazdıklarımızı. gerçi sen yazmıyorsun genelde" dedi kendi kendine. laf mı sokmaya çalışmıştı anlamamıştım açıkcası beynim işlevini yeteri kadar yerine getiremiyordu bugün.
söylediği şeye cevap vermeden yerime geçtim ardından tekrar konuştu. " zil çalınca odama gel"
yine ne bok yemiştim acaba diye düşündüm. geçen sefer derse girmediğimi mi fark etmişti acaba?
"cevap?"
"peki hocam"
gerçekten değişik bir tipti.
sımıfa girer girmez kafamı sıraya koyup uyumaya çalışmıştım. ama o an aklıma dün ki konuşma geldi. okul birincisi olursam hyunjin istediğim bir şeyi yapacaktı. eğer yine o olursa ben onun isteğini gerçekleştirecektim ve isteği... tanrım han'ı öldürmek istiyordum şu an.
dersi dinlemeye karar verdim ve başımı sıradan kaldırdım. chanyeol hoca'nın gözleri benim üzerimdeydi bugün anlaşılan.
"sen dersi dinler miydin jeongin? uyku mu tutmadı?" dedi gülerek.
yüzümde her hangi bir mimik yoktu, normalde sevdiğim bir hocaydı ama bugün deli ediyordu insanı. ters tarafından falan mı kalkmıştı acaba?
"ikincilikten sıkıldım hocam. biraz da birinci olmak nasıl bir his onu öğrenmek istiyorum" dedim. sınıftan anlamsız bir oo'lama sesi gelmişti, her boku abartan aptal liselilerdi işte.
sözümü söyler söylemez hyunjine baktım, o da bana bakıp sırıtıyordu. tabii yeonjun'un delici bakışlarına maruz kaldığımı sonradan fark etmiştim.
tek kaşını kaldırmış bana bakıyordu. "noluyo?"
sorusu daha çok "yine ne olay dönüyor?" der gibiydi. bazen onun tek derdinin hyunjin olduğunu düşünüyordum. birinci olma isteğimin onu ilgilendirdiğini sanmıyordum. daha çok hyunjinle olan çekişmesini çalmama sinirlenmiş gibiydi.
"sonra anlatırım" diyerek geçiştirdim onu.
ders bitip zil çaldığında chanyeol hoca'nın odasına gitmek için ayağa kalktım. tam o sırada han ve hyunjin aynı anda yanıma gelmişlerdi. ikili birbirine kısa bi bakış atıp bana döndüler. han'ın gelmesi normaldi ama hyunjin'in hala gelip benimle konuşması olayına alışamıyordum.
"ne oldu?" diye sordum hyunjin'e
"birazcık konuşabilir miyiz?" diye sordu her zaman ki ciddi ifadesiyle. han'a bakarak gitmesini istedim. tabii bunu sadece bakışlarımla yapmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prince of the school | hyunin
Fanfiction"onlara neden karşı koymuyorsun? zayıf durduğun için buna devam ediyorlar." "çünkü ne zaman bana sataşsalar, o geliyor."