16.

463 62 74
                                    

yorum alayim biraz guys
cok sevdim bu bolumu o yüzden yorum istiyorum bolca

keyifli okumalarrr




-

jeongin

disiplin kurulu toplanacaktı bugün, aynı zamanda sınavların sonuçları da açıklanıyordu. dün olan kargaşa yüzünden asmamışlardı panoya hiçbir şey.
han beni sakinleştirmeye çalışıyordu, annesiyle konuştuğunu, beni attırmamak için elinden geleni yapacağını, söylediğini söylüyordu.

derin nefes alıp veriyordum şimdi, minho ve chan da gelmişti yanımıza. minho elini omzuma atıp "zeki bir öğrenciyi kaybetmek istemeyecekler, merak etme" diyerek destek veriyordu.

gözlerim bir yandan hyunjini arıyordu, camın kenarında kollarını birbirine dolamış ve sert bakışlarıyla yeri izleyen sarışını gördüm en sonunda. ben ona bakarken sanki hissetmiş gibi bakışlarını zeminden çekip bana doğrulttu. tam o sırada ise minho bana elini uzatmıştı sıradan kalkmama yardım etmek için.

hyunjin'in gözleri'nin içine bakarak tuttum minhonun elini ve kalktım sıradan. yanımda ki herkes sakin olmamı ve üzülmememi söylerken hyunjin yanıma gelmemişti bile. belliydi aslında her şey, ne bekliyordum ki?

kurulun toplandığı odaya geldiğimizde jisung boş bakışlarıyla baktı bana, ne sinirli duruyordu ne de başka bir duygu hissediyor gibiydi. öylece bakıyordu sadece.

ikimizi de aynı anda çağırdılar ve beraber içeri girdik. kendimizi savunmamız için sırayla söz hakkı verdiler bize. jisung kendini savunmamıştı, hatta suçun tamamını üstlenmişti.

"ben kışkırttım onu, o da dayanamadı ve patladı en sonunda. koca senenin birikimiydi büyük ihtimalle"

başını öne eğdi ve sustu.

ben dahil bütün hocalar da şaşırmıştı bu haline. sayamayacağımız kadar gelmişti bu odaya ve babası da burdaydı. adam da tepki vermiyordu.

en son topluca karar verip bana 1 gün uzaklaştırma jisunga ise 5 gün verdiler.  5 gün olmasının sebebi daha önceden de çok fazla olayı olmasıydı. tuhaf hissediyordum, evet beni kışkırtmıştı ama yüzünü mahvetmiştim, hala yaraları duruyordu, doğru düzgün pansuman bile yapılmamıştı.

ikimizde çıktık dışarıya ve jisung hiçbir şey söylemeden gitti hızlıca, benim de yüzüm düşük olduğu için atıldım sandı diğerleri.

"atıldın mı? ne oldu?" diye sordu han telaşla. asık yüzüm yavaş yavaş yerini gülümsemeye bırakırken hana sarıldım "1 gün uzaklaştırma aldım sadece"

handan sonra hepsine sırayla sarıldım, benim kadar mutlu olmuşlardı. ne ara bu samimiyeti sağlamıştık bilmiyordum doğrusu. minhoya da sarıldıktan sonra "sınavda da 1. olmuşsun tebrik ederim" diyip gülümsedi.

sınav.

hyunjinle han'ın arasını yapmayacaktım, bunun için sevinmeliydim değil mi? niye üzgün hissediyordum peki? hyunjin, onu sevmediğimi düşünüyordu, gerçekten minho ile aramı yapması düşüncesi sinir bozucuydu biraz.

"mutlu olsana ya" diyerek sarstı beni minho, ben ona cevap bile veremeden ne olduğunu anlamadığım bir şekilde kolumdan tutulup sürüklenmeye başladım.

"hyunjin?"

seslensem de cevap vermedi, peşinden sürüklüyordu beni. spor salonunun olduğu kata indik ve basketbol potasının olduğu yerde kolumu bıraktı sertçe.

sinirli duruyordu, konuşmasını bekliyordum ama ellerini yüzüne kapatıp saçlarını çekiştirdi biraz.

"noluyor?"

derin nefes aldı "özür dilerim"

niye özür dilediğini soramadım, başımı elleri arasına alıp öptü beni yine. kısaydı, çok küçük bir öpücüktü çünkü dudaklarımız değdiği an onu itip tokat attım.

"Derdin ne senin be! önce öpüyorsun sonra iyi hisset diye öptüm diyip gidiyorsun! şimdi yine öpüyorsun, bu sefer ne gibi bi bahanen var!"

bağırıyordum yüzüne karşı ne hissediyorsam, deli ediyordu çünkü insanı.

" Derdim ne mi? Sana minhoyu falan ayarlamayacağım tamam mı! yok iddia falan bitti! Sence derdim ne olabilir? Sürekli temas halindesiniz ve bu beni çıldırtıyor, gülümsüyorsun ona, sarılıyorsun! Ne olabilir derdim söylesene!"

"Korkak!" diye çıkıştım ona, sesimi ondan daha yüksek çıkartmaya çalışıyordum. korkaktı işte, yalan değildi.

"Ben mi korkağım?" diye sordu alaycı bir tavırla.

"Evet! Beni sevdiğini bile söyleyemiyorsun, korkağın tekisin. Ben beni öpmeni değil, beni sevdiğini söylemeni istiyorum. Onu bile yapamıyorsun."

gürültülü çıkan sesim sonlara doğru kısılmıştı, sinirlenince gözleri dolan bir insandım ve bu huyumdan nefret ediyordum.

ikimizde yavaştan sakinleşiyorduk, bağırışlarımız kesiliyordu. yaklaşıyorduk birbirimize fark etmeden, aramızdaki çekim gittikçe güçleniyordu.

"seviyorum seni, anlasana işte."

"duymaya ihtiyacım var hyunjin, beni sevdiğini söylemene ihtiyacım var. bir şeyleri kafamda kurup durmadığımı bilmeye ihtiyacım var." gözlerim dolu doluydu

atacak adım kalmamıştı artık, yüz yüzeydik. hyunjin önüme düşen saçlarımı arkaya doğru itti nahifçe. "söyledim, seviyorum seni. Sen söyle, şimdi öpsem seni yine, aynı hislerle karşılık verir misin bana?"

fısıldıyordu artık, nefesi dudaklarıma çarpıyordu, dünyanın en güzel gülüşünü veriyordu bana. elimi kalbinin üzerine koydu, atışını hissediyordum.

santimler kalmıştı artık dudaklarımızın buluşmasına, çok az bir boy farkımız vardı, uzanıp öptüm onu, yavaşça hareket ettiriyordum dudaklarımı. her bir anı hissediyordum ve kazıyordum aklıma. dünyanın en güzel hissiydi bu. ellerimi saçlarına çıkardım ve her bir tutamın arasından geçirdim parmaklarımı. hoşuna gitmişti sanırım daha da asılmıştı dudaklarıma. ama bu tahmin ettiğiniz gibi sert bir öpücük değildi, fazla yoğundu, yavaştı fakat çok güzel hissettiriyordu.

ıslak bir öpücüktü, sesli bir şapırtıyla dudaklarımızı ayrıdıktan sonra alnını alnıma yasladı hyunjin. nefes nefeseydi  "ellerini...saçlarımda hissetmek...çok güzel hissettiriyor..." cümlesini güç bela tamamladıktan sonra sesli bir nefes vererek gülmüştü.

son kez dudağına bir öpücük kondurup başımı göğsüne yasladım ve sarıldım sıkıca. kalp atışlarını artık yalnızca hissetmiyor, duyuyordum da. hızlıydı, tıpkı benimkiler gibi çok hızlı çarpıyordu.

saçlarımı öptü bir kaç kez ve kokladı.

ikimizde de biraz utanmışlık vardı, yüzüne bakamıyordum şu an mesela.
öylece duruyorduk salonun ortasında. şanslıydık ki kamerası bozuktu buranın. yoksa bu sefer gerçekten atılabilirdim okuldan..









 yoksa bu sefer gerçekten atılabilirdim okuldan

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

bakin hyunin

ve ben felixi kurguya eklemeyi unutmusum... aslinda kafamda ki kurguda o da vardi ama bazen karakterler benden bagimsiz hareket ettigi icin felixin rolu yok olmus ben fark etmeden ama hemen halledicez meraklanmayin

Prince of the school  | hyunin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin