biraz fazla uzun bir ara oldu biliyorum, fici unutmamışsınzdır umarım..
bolca yorum yapın lütfen, teşekkür ediyorum şimdiden. okumadam atıyorum yanlışlar olabilir, keyifli okumalar 💗
-
hyunjin
bugün sınav sonuçları açıklanacaktı, gerginlikten ölüyordum resmen, stresten miğdem de bulanıyordu biraz. birinci olamazsım iddiayi jeongin kazanacaktı ve bu beni rahatsız ediyordu. başarımı vermek istemiyordum, tek sebebi buydu.
ilk ders boş geçiyordu, hoca gelmediği için herkes etrafta dolaşıyor ve rahatsız edici sesler çıkarıyorlardı. jeongin henüz gelmemişti, çoktan 10 dakika geçmişti ve ortalıkta yoktu hala.
"sen benden kurtulabileceğini mi sandın gerçekten!"
koridordan gelen bağırış sesiyle herkesin odağı oraya kaydı ve bi kaç kişi sınıftan çıkıp ne olduğuna baktı.
"cevap versene!"
ikinci bağırış tüm sınıfı ayağa kaldırmıştı bu sefer. ne olup bittiğine biz de bakmaya karar verdik en sonunda.
yerde yatan jeongin ve ayağıyla karnına bastıran park jisung'u görünce gözlerim kocaman açılmış ve ne yapacağımı bilememiştim. ben gerizekalı gibi hiçbir şey yapmazken minho yanlarına gidip jisungu ittirmişti.
neden minho? neden bir başkası değil de mimho yapmıştı bunu? neden ben yapmamıştım?
jeonginle göz göze geldik o an, yüzümden pişmanlığım okunuyor muydu bilmiyordum ama içimde bana acı veren bir şeyler vardı.
minho elini jeongine uzatıp onu yerden kaldırdı ve jisunga döndü. "napıyorsun oğlum sen?" dedi sertçe. "insan değil misin sen? ayağınla ezmek ne gerizekalı!"
"önceden ses etmiyordunuz? ne değişti şimdi?"
jisungun sorusundan sonra minho cevap veremeden jeongin jisunga sertçe yumruğunu geçirmişti. etraftaki şaşkınlıkla karışık uğultu sesleri buraya daha çok insan çekiyordu.
jisung tek yumruktan sonra yere yığıldığında jeongin üstüne çıkarak bir kaç kez daha vurdu, gözü dönmüş gibiydi.
bu sefer aptal gibi orda dikilmeyip jeongini jisungun üstünden çektim, biraz daha vurursa ölecek gibi duruyordu çünkü. ağzının her yeri kan olmuştu ve baygın bi şekilde yatıyordu.
"jeongin! kendine gel öldüreceksin çocuğu!"
söylediğim şeyi umursamayıp bana da sert bakışlarını attı ve omzuma vurarak gitti.
peşinden gidecektim ki minho beni durdurup " çok sinirli gitme üstüne şimdi" dedi.ellerimi yüzüme kapayıp ovuşturdum sinirle, her şey boka batıyordu, jisunga vurduğu için bursu yanabilirdi. bu zamana kadar kendini tutmuştu ne diye şimdi patlamıştı birden?
bütün olay bittiğinde hiçbir boka yaramayan hocalardan biri geldi ve öğrencileri dağıttı. hepimiz sınıfa dönüp seessizce oturuyorduk şimdi. chanyeol hoca sinirli bakışlarıyla sınıfa göz gezdirirken en sonunda yeonjunda kaldı bakışları.
"jeongin nereye gitti?"
"bilmiyorum" dedi yeonjun, hiçbirimiz bilmiyorduk.
"siz kendinize insan mı diyorsunuz gerçekten? iki arkadaşınız orada birbirini yiyor, birisinin ağzı burnu kan içinde, öteki ortada yok. ne olacak şimdi? niye geç geldim ben!" diye bağırdı cümlesinin sonunda.
"çünkü aptal ergenler gibi kavgayı izlemekten haber veremediniz bize! bir şey olsa ne olacak! kim üstlenecek bunu?"
herkes sus pus oturup hocanın bağırışını dinliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prince of the school | hyunin
أدب الهواة"onlara neden karşı koymuyorsun? zayıf durduğun için buna devam ediyorlar." "çünkü ne zaman bana sataşsalar, o geliyor."