13.

451 63 72
                                    

yorum alayim biraz lutfen

keyifli okumalar

-

hyunjin

minho gerizekalısının söyledikleri aklımda dönüp duruyordu. buluşmadan yeni dönmüştük, eve gelir gelmez kendimi yatağıma bıraktım. yarın sınav vaedı ve daha önce sınav var diye strese girmemiştim hiç ama şu an stresten miğdem bulanıyordu.

jeongin eğer iddiayı kazanırsa minhoyla aralarını yapacaktım. bu fikir beni nedensizce rahatsız ediyordu. hepsi minho yüzündendi. "jeongin'i seviyorsun" palavralarını dinlemesem aklım karışmayacaktı işte.

tavana diktim bakışlarımı. aklıma beraber denize girdiğimiz geldi, korktuğu için aniden elimi tutuşunu düşündüğümde ise vücudumda bir ürperti hissettim. başımı iki yana sallayarak silmeye çalıştım düşüncemi fakat işe yaramadı. benden bağımsız, beraber geçirdiğimiz dakikalar canlanıyordu gözümün önünde.

chanyeol hocaya yakalanmamak için onunla kolonun arkasına saklandığımız geldi aklıma şimdi de. elimle ağzını kapatmıştım, o an düşünmediğim, farkında varmadan yaptığım şeyler doluşuyordu zihnime. ellerim dudaklarına değmişti, başını omzuma yaslamıştı.

karnıma sardım kollarımı bunları düşünürken, çünkü tuhaf bir his vardı otaraflarda.
yutkundum sertçe. tanrım, ne geçiyordu benim aklımdan? minhoyu seviyordu, ondan hoşlanamazdım ve zaten hoşlanmıyordum da. minho yüzünden aklım karışmıştı yalnızca.

yataktan hızla kalkıp duşa girmeye karar verdim, zihnimi boşaltıp yarın ki iddiayı ben kazanacaktım. ne de olsa jisung'u seviyordum, değil mi? evet.



*****

hyunjin

hala hafif ağrıyan boğazımla sınıfım kapısından içeri girdim. dersin başlamasına 10 dakika kadar vardı, uğultu sesi biraz kulağımı tırmalasa da alışmaya çalıştım. sırama gidip oturacakken cam kenarında ki minho, jeongin ve jisung üçlüsü dikkatimi çekti. yönümü değiştirip onların yanına doğru adımladım.

minho, jeongine paketini yeni açtığı keki uzatmıştı.
ben yanlarına gittiğimde ise hepsinin odağı ben oldum. kısa bir sessizliğin ardından jeongin'in elinde ki keki alarak bir ısırık aldım. "güzelmiş"

"niye alıyorsun çocuğun kekini ya!" diye omzuma vurdu minho. jeongin hafifçe tebessüm ediyordu. ona kek vermesi hoşuna gitmiş olmalıydı. "yemek yemedim sabah, acıktım o yüzden" diyip jeongine çevirdim bakışlarımı. "kusura bakmazsın değil mi?"

"sorun değil yiyebilirsin" dedi aynı gülümseme ile. herkese gülümsüyor sanırım.

" jisung, nasılsın?" diye sordum aniden. sanırım şu an biraz tuhaf davranıyordum.

"iyi, sen?" diye sordu bana. "iyi ben de nolsun."

jeongin artık gülümsemiyordu ve bakışları yerdeydi. zil çalar çalmaz sırasına doğru yürümeye başladı, hiçbir şey söylemeden. minho bana sırıtıyordu şu an salak gibi. jisungsa olayı algılamaya çalışıyor gibi duruyordu.

minhoyla ikimiz de sıralarımıza giderken, minho koluyla beni dürtüp gülüyordu.
"napıyorsun ya?"

"kıskançlıktane kudurdun dimi? doğru söyle."

"neyi kıskanacakmışım pardon da?"

kısık kısık konuşuyorduk bizi duymamaları için.

"bilmem, çocuğa verdiğim keki niye aldın öyleyse?" dedi duraksayıp. "boş yapıyorsun." diyip sırama oturdum. "tabii tabii, öyledir" diyerek oturdu o da sıraya.

hoca sınıfa girip denemeleri dağıtmaya başladı, aklım ders harici her şeydeydi şu an. umarım batırmazdım bir şeyleri.

sorular önüme geldiğinde kısa bir an için bakıştık sorularla, jeongine baktım sonra, o çözmeye başlamıştı bile. ardından yeonjuna baktım göz ucuyla. o da bana bakmıştı. evet sanırım bu iddia işini jeongin kazanacaktı. yeonjun'un bu bakışını biliyordum. ne zaman zorlansa bana bakar ve benim yapıp yapamadığımı anlamaya çalışırdı.

gözlerimi sıkıca yumup sorulara geri döndüm ve çözmeye başladım. belalı soruya gelmiştim, dördüncü soru. en son çözecektim bu soruyu. diğer sorulara odaklandım, bu sorularda zordu fakat beni çokta zorlamıyordu.

bütün soruları bitirdiğimde ise geri döndüm o soruya, uzunca düşünüp bir sonuca ulaştım fakat hala emin değildim. 30 dakika geçtiğinde jeongin kağıdını teslim etmişti, bense hala kontrol ediyordum bir şeyleri.

"siktir ya" dedim sessizce. sinirimi bozmuştu bu
olay iyice. fazla iddialı konuşmuştum aptal gibi.

kağıdımı teslim edip arkama yaslandım, jeongine baktım ardından, o da bana bakmıştı. gülümsedim istemsizce, gülümsememe şaşırmış gibi duruyordu gözleri açılmıştı kocaman.

süre tamamen bittiğinde sınıftaki herkes sınavın zorluğu hakkında söylenmeye başladı. yonjun yanıma gelip elini sıraya koydu ve "dördüncü soruyu ne yaptın?" dedi.

"11, sen ne buldun"

"aynı bulmamışız" dedi yanağının içini ısırırken. ya onunki yanlıştı ya da benimki.

"8 buldum ben" dedi ardından ve sırasına geri dönüp jeongine sordu.

az çok duyuyordum ne konuştuklarını.

ve ikimizden de tamamen farklı bir sonuç bulmuştu o.

"-12 cevap"

"siktir, emin misin?" diye yükseldim birden konuşmalarına dahil olup.

başını öne eğdi ve bıyık altından gülümsedi.

"eminim, çok kolay bir soruydu"

hala sırıtıyordu.

"sonuçlar açıklanmadan bilemeyiz" dedi yeonjun. saçma rekabetimize katılmıştı o da şimdi.

yeonjun sırasından kalkıp gittiğinde onun yerine oturdum ve vücudumu jeongine döndürdüm. "hala aynı şeyi mi istiyorsun kazanırsan?"

sorumu garipsemiş gibiydi, kaşları hafifçe çatıldı "ya sen?"

"önce ben sordum"

cevabıma güldü "niye? benim cevabıma göre mi değiştireceksin isteğini. önce benim cevaplamam neyi değiştiriyor?"

boğazımı temizledim ve önüme döndüm "öylesine demiştim ne abartın" dedim histerik bi gülüş atıp.

"aynı" dedi yalnızca, gülmeyi kesmişti o da.

"peki, sonuçlar açıklanınca görüşürüz" diyip kalktım yanından.

derdim neydi benim cidden?

saçma sapan hareketler ve sözlerde bulunuyordum. hepsi minho'nun suçuydu, aklımı kurcalayan oydu çünkü.











sanat eseri

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

sanat eseri...

Prince of the school  | hyunin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin