Episode 47

1 0 0
                                    

 "YAKİ"

Hepimiz salonda oturmuş onların bizi aramasını bekliyorduk. Yong ve savaş birkaç saat önce dönmüşlerdi, yuna çıldırmak üzereydi ki "bir daha arayacağım" dediğinde kimse karşı çıkmadı. Son bir saattir gece ya da Jeon'a ulaşmaya çalışıyordu. O telefonla uğraşırken Yong "dönmeleri gerekmiyor muydu?" diye sorunca herkesin cevabı evet oldu. Yuna'dan sakin bir nefes gelince onlara ulaştığını anlamıştık. Yuna jeon'a sinirini kusarken bir anda salondan çıktı. Onun çıkmasıyla Yong "bu da neydi, neden gitti?" diye sorduğu sırada telefonum çaldı, arayan Rachel için görevlendirdiğim kişiydi. Telefonu açtığım anda "bay yaki, gece hanım onu öldürdü." dediğinde "ne?" şaşkınlığımdan sadece bunu diyebilmiştim ki "bir arabayla dükkanın önünde durup içeriye girdi. Efendim bu gün ne oldu bilmiyorum ama her yeri kanla kaplıydı ve bir eli ile karnını tutarken diğer elinde silah vardı." adam anlatmaya devam ederken ben gerilmeye başlamıştım "efendim ardından birkaç el silah sesi geldi ardından gece hanım dışarı çıkıp arabayla uzaklaştı. O gidince içeriye girdim. Rachel hanımı rahatsız eden adam kanlar içinde yerdeydi." anlatmasını bitirince "kaç el?" diye sorduğumda anlamaz bir şekilde cevap verince sinirle oturduğum koltuktan kalkıp bağırmıştım bunu yapmamla herkes bana döndü "sana kaç el ateş etti diye sordum. Kaç kurşun yemiş yani. Lanet olasıca o herifte kaç kurşun yarası var!." diye bağırarak sorduğumda korkarak cevap verdi "beş el ateş edildi ama sadece iki kurşun yarası var." dediğinde "nerede?" diye sordum bu sefer o ise "kafasında ve kalbinde." dediğinde telefonu kapattığım gibi karşımda duran duvara fırlatmak için kolumu kaldırmıştım ki yuna bana seslenince telefonu savaşa attım. Yuna "seni jeon istedi ama.." sözünü kesip telefonu elinden aldığım gibi "seni geberteceğim" dedim ve telefonu kapadım. Yuna ve diğer herkes şaşkınca bana bakarken yuna "neden böyle söyledin?" diye sorunca yong'a doğru yürüyüp "sana bir şey soracağım" dediğimde sor dedi. "gece izini kaybettirmeden önce ne yapar biliyor musun?" diye sorduğum da "nasıl yani? Bir yere gitmek istediğinde telefon hattını kırar. Ona ait olmayan bir araba alır ve gider." dediğinde savaş bir anda olamaz dedi ve "o bunu sormuyor." bana dönüp "telefonda kiminle konuştun?" diye sorunca "sabah ki mesele için arandım" dediğimde bu sefer "gece orada mıydı?" dedi. Rachel'a dönüp "gece halletmiş. Artık rahat olabilirsin." dediğimde bana minnettar bir şekilde gülümsemişti ama yong "bana sorduğun soruyla bunun ne alakası var ki?" diye sorunca atlas ve savaş aynı anda cevap verdiler "gece izini kaybettirmek istediğinde iki şey yapar." atlas devam etti "ve eğer yaralandıysa.." bana dönüp "o adama bir soru sordunuz cevabı neydi.?" dediğinde derin bir nefes alıp "beş el ateş etmiş ama iki kurşun izi var. Kafası ve kalbi." dediğim de savaş atlasa dönüp "mekana gitmemiz gerekiyor" dediğinde aslında hepimiz evden çıkmıştık. Savaş, atlas ve yong bir arabada iken ben, yuna, rachel ve asrın diğer arabadaydık.


"Aras"

O hala tanıdığım gece idi. Ya da bana tanıttığı çünkü bu gün ablamı hiç böyle saf öfke ve nefret içinde görmemiştim. Arabadan inip dükkana girdiği gibi ardı arkası kesilmeyen gürültüler gelmeye başladı kulağıma. Ablam ile tanıştığımdan beri bu gördüğüm kişi gerçek gece idi. Şaşırsam mı yoksa korksam mı bilemediğim saniyelerde silah sesi duydum. Elim tam arabanın kapı koluna giderken bir anda irkildim. Biri bizi izliyordu sanki. Ben etrafıma bakarken gece içeriden çıktığı gibi elini karnına götürüp bir dizi küfür etti. Başını sallayıp arabaya geri bindiğinde "özür dilerim aras" dediğinde şaşkınca ona bakıyordum. Neden baktığımı anladığında "anneme bunu söyleme lütfen." dedi "gerçek seni mi?" diye sorduğumda güldü ardından bunu yapmasıyla suratını ekşitmesi de bir olunca "pardon ama bu normal mi sence? Vuruldun değil mi, o kan boşuna değil. Mekandan çıktığımızdan beri elini karnından çekmedin. Hastaneye gitmemiz gerekmez mi sence?" diye ona bu haline şaşırıyorum cidden ifadesiyle bakınca gülümseyip "dert etme..."devam edecekken bir şey hatırlamış gibi oldu ve devam etti ".. Telefonum sendeydi. Yuta'yı arar mısın lütfen." dediğinde elimde ki telefondan yuta'yı bulup aradım.

VAVAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin