Episode 48

1 0 0
                                    

Yuta bahsettiği malzemeleri getirmişti ben telefonla konuşurken çünkü takashi elinde ne tutuyorsa onunla karnımın içinde ki kurşunu çıkarmaya çalışıyordu. Elimde ki telefonu daha sert sıkarken ki sanırım kırmak üzereydim anında yuta'ya uzatmamla elimden alıp cebine geri koymuştu. Birkaç dakikanın sonunda takashi gülümseyerek bana çıkardığı kurşunu gösterdi. Sinir ve minnettarlık arasında ona bakınca "önemli değil." dediğinde "teşekkür etmedim" dedim. Yuta ve o gülerken "beni sinir etmeyin" dediğimde yuta anında bir kolunu koltuğun başına diğerini yanıma koyup bana eğilince "asıl sen beni sinir etme." dediğinde takashi öksürüp yutayı üstümden kaldırdığı gibi "sırası değil." dedi. Yuta aynı sinirle bana fazla yaklaşmadan "ne zaman sırası olur peki?" diye sorunca benden önce yaramı sarmaya başlayan takashi cevapladı "sanırım Jeon ve Aras gelince ne istiyorsan sor. Çünkü her şeyi cevaplayacak gibi duruyor." dediğinde ağzımın içinde "cevaplayacağım" dedim. Yuta saçlarını karıştırıp yanımızdan ayrıldığında takashi beni doğrultup bu sefer kolum ile ilgilenirken "senin için çok telaş yaptı." dediğinde ona dönmeden salonda sinirden köpüren yuta'yı izlerken "dışarıda neden tartışıyordunuz?" diye sorunca bir an neye baktığımı görmek için başını çevirdi. Yuta'yı görünce de sorumu cevapladı gülümseyerek. "sen arabada uyuya kalınca onu aradım. Yanımda olduğunu ve uyuduğunu söyleyince sinirle bana bağırıp onu uyutma ya ölürse dedi. Bende gülümseyerek ölmeyecek dedim. Varmaya yakın seni uyandırmaya çalışıyordum ama uyanmadın. Arabadan çıktığım gibi yuta bana yumruk attı. Arka kapıyı açıp seni sarsmaya başladığında dahi uyanmayınca onu kenara itip karnında ki yaraya elimi bastırınca küfür edip elimi itmeye çalıştın ama gözlerini açmadan. Ben yuta'ya döndüğüm anda bana nefretle baktı. Sanki.." dedi yuta'ya bakıp sonra devam etti "onun kıymetlisinin canını yakmışım gibi bir nefretti bu. kapıyı kapattığı gibi de bana bağırmaya başladı. Sonra sen uyandın zaten." diye bitirdi bana bakarak. Gülümsemek istedim ama yapamadım. Bunu fark etmiş gibi "şimdi neden beni gönderdiğini anladın mı?" diye sorunca sadece bir isim akımda belirince yuta sinirle yanımıza gelip "o jeon'u öldüreceğim. Sen vurulduğunda o geri zekalı ne haltlar yiyordu." diye söylenince "ona kızma bu benim suçum." dediğimde yanıma gelip diz çöktü önümde. Bunu yapmasıyla takashi yanımdan kalkıp onun arkasına geçti. Yuta bir elini dizime koyarken diğerini yanağıma koyarak "senin veya onun suçu olması umurumda bile değil. Seni.." dedi devamını getirmeden susunca takashi ye baktım o ise "sen onun istisnası oldun." dediğinde yuta baş parmağını yanağımda gezdirince ağladığımı fark ettim. Bana bakıp "ağlamana dayanamıyorum." dediği gibi kalkıp bir odaya girdi. Kapıyı arkasından sertçe kapatırken odada her ne varsa kırdığına gelen gürültülerle emin olunca takashi beni kaldırıp üst kata çıkardı. Bir odanın kapısını açtığında ise "sen biraz dinlen. Ben ilgilenirim." dediğinde teşekkür ettim. O beni yalnız bırakınca odada bulunan yatağa uzanıp düşünmemek için uykuya bıraktım kendimi. Bildiğim şeyleri düşünememek ve açıklama yapmamak için uyumak istiyordum. Kaçıp gitmek istiyordum. Ben sadece gitmek istiyordum ama buna izin vermediler.  


 "YUTA"

Kapım açıldığında takashi ile göz göze gelince başımı çevirdim. O ise dağıttığım odaya bakıyordu. Yanıma gelip benim gibi sırtını duvara yaslayıp yere oturunca derin bir nefes alıp "ona neden söylemiyorsun?" dediğinde susmayı tercih ettim o ise "sana geleceğini biliyorsun değil mi?" dediğinde ona dönüp "bana mı gelecek?" dediğimde evet dedi. Ben ise kahkaha atarak "o kimseye gitmeyen gece, bana mı gelecek?" dedim. Takashi ise bana hüzünle bakıp "bak biliyorum. Gece için o pisliğin mekanını tasarladın. Hala daha aynısını yapıyorsun. Gece için kardeşine katlanıyorsun ama ona söylemen lazım." dediğinde dizlerimi yere uzatıp ona döndüm "ona nasıl tanıştığımızı anlatamam takashi. Onu çok üzecek bu" dediğimde o ise "hayır onu daha güçlü yapacak bu." dedi. Dizlerimi kendime çekip camdan dışarıya bakarken "daha güçlü ve benden olabildiğince uzakta yapacak olan gerçeği ona söyleyemem." dedim . Takashi bana biraz izin verdikten sonra devam etti. "Biliyorsun jeon onu sevmiyor. Sadece ölen kız kardeşinin yerine koyuyor gece ise kimseyi kalbine almıyor. İhanet etmek istemediği yankı değil kendisi. Kendine ihanet etmek istemiyor. O simsiyah kalbine birini alırsa eğer kendine verdiği sözü çiğneyecek. Seni göremiyor çünkü duyularına kör biri o. Sadece planlı hareket ediyor. Onun seviyorum dediği herkes adına planı var yuta. Ama sana karşı yok. Sende buna körsün." dediğinde ona dönerek "nasıl yani?" dedim o ise gülümseyerek cevapladı beni "gece bir tek senin yanında rahat davranıyor, senin yanında kendi gibi oluyor. Seni sinirlendirmekten kaçınıyor. Seni sevmemek için senden uzak durmaya çalışıyor." dediğinde ona şaşırarak baktım. O ise devam etti "herkese acıyan gece bir tek sana acımıyor." dediğinde şaşkınlığım büyüyerek bakmaya başladım o da devam etti gözümü açmaya "o bir tek sana acımayarak bakıp yaklaşıyor. Ona sinirlendiğin için kızı ile kaza yaptığında onu aradım. O ise endişe içinde sadece seni sordu. Buraya geldiği zamanı hatırlıyor musun?" diye sorduğunda gülümseyerek "hatırlıyorum. Evime geldiğinde ağlamaktan kızarmış gözleri ve uykusuzum ben diye bağıran bir suratı vardı. Saçları darmadağınık olmuştu. Ben onun o haline gülerken o ise bana öyle bir endişe içinde bakıyordu ki. Yanıma gelip kırık kolumu gördüğünde ağlamamak için zor duruyordu. Gülümseyerek ona arabasını mahvettiğimi söylediğimde ise bana bakıp araba umurumda bile değil. Neden kendine zarar verdiğin umurumda demişti." diye bitirdim sözlerimi bununla birlikte takashi devam etti "jeon'un sızlanmasını bile hiçe sayıp o gece seninle uyudu o. Kapıda size bakarken sana acımadığını anladım." dediğinde hüzünle cama geri döndüm "yine de jeon var. Kardeşime bunu yapamam ona çok bağlandı. Artık geceye bakışlarında aşk var." dediğimde takashi çalan kapıya bakmak için ayaklanırken "gecenin bakışlarında yok." dedi ve odada beni yalnız bırakıp kapıya bakmaya gitti. Gerçeklerle yalnız başıma kalınca hatırlamaya çalıştım. Cidden gecenin bakışlarında aşk yok muydu? Bunları düşünürken jeon'un bağırması geldi kulaklarıma. Sinirle yerden kalkıp kapalı kapıyı açtığım gibi ona doğru yürümeye başladım tam abi demişti ki sıktığım yumruğumu suratına geçirmemle bana endişe içinde bakmaya başladı. Onu düştüğü yerden kaldırıp koltuğa doğru fırlattığımda ise gözüm dönmüştü resmen benim dokunamadığım kişiye dokunuyor ve onun yaralanmasını sağlıyordu. Sinirim kat kat artarken bir kere daha yumruk atmak için elimi kaldırmıştım ki kaldırdığım elimi biri tutunca bunu yapamadım. Elimi kimin tuttuğunu görmek için kafamı çevirdiğimde ise geceyi görmemle bakışlarım yumuşadı. O kadar yakın duruyorduk ki sadece biraz uzansan dudaklarım onun dudaklarına değecekti. O ise elini elimden çekmeden havada ki elimizi indirip başını Jeon'a çevirdiği gibi "salona gidin. Bu gün olanları anlatacağım yalan olmadan tüm gerçekliği ile." dedi. Jeon başı ile onaylayıp kalkarken ben gözlerimi ondan çekemiyordum. O da fark etmiş gibi bana dönüp "sende." dedi. Elimi bıraktığı gibi arkamda ki salona doğru yürüyünce dönüp ona baktım. Üstünde sadece bana ait bir tişörtten başka bir şey yoktu. Demek takashi onu benim odama götürmüştü. Düşüncelerin beni esir etmesine izin vermeden onu takip ettim. Salonda ki üçlü koltukta Jeon, aras ve takashi otururken o yerde oturuyordu. Yaslandığı tekli koltuğa bakınca takashi "oraya otur" demesi ile vakit kaybetmeden gecenin arkasına oturdum. O da vakit kaybetmeden konuşmaya başladı. Sırtını dizlerime yaslayıp ondan beklenilmeyecek bir rahatlıkla konuşuyordu. Ne konuştuğunu dinlemeden ona bakıyordum. Bazen elini kaldırıp saçlarına götürüyor bazen de dizini kapattığı tişörtün uçları ile oynuyordu. Evet lanet olsun ki ona sırılsıklam aşıktım. O istediği için yong'a yardım ediyordum. O istediği için insanlara katlanıyordum. Onun bana güvendiği kadar bende ona güveniyordum. Bana ne zaman gelse. Kapım ona daima açık olduğunu söylerdim, öyleydi de zaten. Burası ona söylemesem de onun da eviydi. Bir anda aklıma gelen şey ile donup kaldığımda karşımda duran takashi'ye bakmamla çoktan bana gülümseyerek baktığını gördüm. Geceyi odama götürmüştü. Onun fotoğrafları ile dolu o odaya. Lanet edercesine baktım, karşımda ki dostuma.

VAVAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin