Episode 63

1 0 0
                                    

"Savaş"

Gece röportaj verirken bir anda susunca on baktım, gözleri ile endişe içinde bir yere bakıyordu. Gözlerinin hizasını takip edince onu gördüm. Simsiyah elbisesi ile gülümseyerek oturmuş ve Gece'ye bakıyordu. Tam arkasında ayakta duran iki adam ise tetikte gibiydi. Yanında oturan başka bir adam ona hafifçe eğilip bir şeyler söylediğinde kahkaha atmıştı. Bu hareketi ile herkesin ona bakmasını sağladığında onda olan tüm asaleti ile ayağa kalktığı gibi saygıyla eğilip "uzun zaman oldu Karan?" dediğinde Gece'ye bakmamla onda hiç görmediğim bir korku gördüm. Kadın tekrar konuştu ama Gece hiç tepki vermiyordu. Endişe ve ürperti içinde kadını dinledim "hala aynısın Karan. Sana şimdi ne diyorlardı?" düşünür gibi yaptı bir saniye kadar sonra devam etti şeytanı bile ürpertecek bir gülümseme ile "hatırladım. Gecenin siyah kraliçesi değil mi?" dediği anda yanıma Yaki ve Atlas geldi. Yaki korku dolu gözlerle kadına bakarken Atlas ise Gece'ye odaklandı. Kadın tekrar eğildi, kameralar onu çekmeye başladığında kendini tanıttı "Merhaba Gecenin siyah kraliçesi. Ben eski dostun." birkaç kişi "siz kimsiniz tam olarak?" dediğinde Yaki belinde ki silahı ürkekçe çıkarıp kadına doğrultacağı sırada ve Atlas'da Gece'nin yanına adımlayacağı anda kadın kendini tanıttı "Ben İnferno'nun sahibi Yangtze Demirgan, beni Cehennem Kraliçesi olarak tanırsınız." gülümsedi yine, o bordoya ev sahipliği yapan dudakları kıvrıldığı anda "Yaki!" dedi ikaz eder gibi "Düşündüğüm şeyi yaptığın anda Cehennemi var ederim burada." dediğinde yaki elini indirdi. Atlas'a döndü sonra ona gülümseyerek "annenin yanına git küçük" dediğinde Gece ayağa kalkıp "neden şimdi?" diye sorduğunda bakışları gibi duruşu da ben karanlığım imajı verdiği saniyede şeytanın bile önünde diz çökeceği bir sesle ve asaletle cevapladı "Bay Jang öldü, ayrıca Yuta bana geldi, onu ne kadar sevdiğini biliyorum ve sevgili eşin de seni seviyor ama bazı şeyleri anlaman ve haddini bilmen gerekiyor." dediğinde olayı anlamasam da sessizce dinliyor ve izliyordum. Takashi yanımıza geldiği gibi "Yazel ..." dedi fısıltı gibi çıkan sesi ile. Daha sonra kadın ona döndüğünde yüksek sesle "Yuta?" dedi sorar gibi kadınsa arkasında ki kapıya doğru yürümeden önce "Sevdiği kadını dışarıda bekliyor." dedi ve kapıya doğru yürüyüp çıktı. O çıktıktan sonra hafif bir fısıltı dalgası salonda yayılırken Gece vakit kaybetmemek adına kadının arkasından koşar adımlarla kapıdan çıkıp gitti. Yaki'ye döndüğüm anda "abisi nerede?" diye sordum Atlas ise "bu kadınla onun ne ilgisi var?" dediği anda arkamızdan bir ses yükseldi. Aras kapıya bakarken "abimin aşık olduğu kadın bu." dediği anda Yaki ve Takashi aynı anda "Gece'yi yok edecekler." dedi. Hızla dışarıya çıktığımız gibi Gece'yi yere çömelmiş ağlarken bulduk. Yaki yanına gittiği anda tek bir şey söyledi ona "Yankı yaşıyor." dediğinde Yaki'nin öfke dolu gözleri yanımda ki Takashi'yi bulduğunda "Yuta?" dedim sorar gibi. Gece sadece ağlıyordu. Aras onun yanına gidip ayağa kaldırırken sakin bir sesle "abim ile konuşmak isteyebilirsin" dediği anda Lobide onun sesi duyuldu. Dış kapıların oraya bakmamla, Yangtze ve Alaz'ı yan yana görmem bir olurken Yuta ve tahminen Yankı da yanlarında dikiliyordu. Alaz "mirası mislisi ile geri alacağımı sana söylemiştim, kardeşim" dediği anda Gece ona doğru bir adım attığın da Yangtze elini uzattı "eski dostlar tekrar bir arada. Bunu kutlamamız lazım." dedi iğneler gibi. Eski dostlar? Çekinerek ona baktım, bakışları beni bulduğun da "Savaş" dedi kısaca, kekeleyerek "es.. eski dostlar bir arada derken neyi kast ettiniz?" diye sordum gülümseyerek yanında ki adamı gösterdi "Yankı, Gece ve ben Lise'den arkadaşız. Ama gece ile üniversite de de devam etti dostluğumuz ta ki o bana kazık atana kadar." geceye indirdi bakışlarını "bunun bir cevabı olmayacağını mı sandın?" dediği anda gece ağlamaya başladı. Onlarda arkasını dönüp çıkmadan önce Yuta sevdiği kadına bakıp "her zaman ki yerde bekliyorum seni." dedi ve çıkıp gittiler. Takashi de arkalarından gittiğinde Aras Yaki'ye dönüp "anladın değil mi?" dediği anda hepimizi derinden sarsacak bir şey söyledi "o kadın inferno'nun sahibi, Gece'yi ondan korumaya kimsenin gücü yetmez Aras." dediğinde Gece kendini zorlayarak ayağa kalkıp "sonumu hazırladılar. Yıllarca bunun için ortaya çıkmadılar." dediğinde ona bakıp "sen güçsüz olunca da karşılık ver.." sözümü kesti "hayır savaş. O cehennemi yaratmaya çalışıyordu ve abim de buna yardım etti. Şimdi ise o istediğini elde ettiği için sıra bana geldi." dediğinde bir damla aktı gözlerimden. Bu onun son cümlesi oldu. O günden sonra ondan tek bir haber alamadık. Yaki İnferno'ya ve Karan Holdinge gidip hesap sorsa da o da korkuyordu o kadından. Yuta geri dönmüştü ve Alaz ile çalışıyordu. Başından beri planlanan olaylar hepimizi dumura uğratırken kapının çalmasıyla Yuna ayağa kalkıp kapıyı açmaya gitti. Jeon, Yong, Atlas, Aras, Yaki ve Rachel hatta Asrın ve Mina da bizim evimizdeydi. Hafta da iki kere toplanıp neler bulduğumuz hakkında tartışıyorduk. O günden sonra sadece bir iz bulmaya çalışmıştık ama aylar olmuştu. Ta ki Yuna çığlık atıp ağlayana kadar. Hızla onun yanına gittiğim de Ilgaz ve Azra Karan'ı kapıda görmem bir olurken Ilgaz bey "Aras'ı almaya geldik." dedi. Yuna bana sarılırken içeride ki herkes hole doldu Aras yanımıza gelip ne olduğunu sorduğunda ondan ilk defa haber almıştık ama bu böyle olmamalıydı. Ilgaz bey bize bakıp "cenaze iki gün sonra onun doğum gününde olacak. Hepiniz gelebilirsiniz." dedi yuna kollarımın arasında ağlarken Rachel ve Mina bayılmıştı. Aras sessizce gözyaşı dökerken "abim?" dedi Ilgaz bey öfkeli gözlerle "kendi yapmış kimsenin bir suçu yok." dediği anda Aras, Atlası da alarak evden çıktılar. Gece sonsuza kadar yok olmuştu...

VAVAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin