Kitap

97 11 0
                                    

"Fedya bu kitabın ismi ne? Silindi mi yoksa adı mı yok?"

Yazı yazmayı bırakıp elimdeki kitaba baktı.

"Hatırlamıyorum. Onu bana ailemden biri vermişti fakat kimin verdiğini bilmiyorum. Küçükken vermişlerdi."

"Anladım. Peki hangi dil bu?"

Masadan kalkıp yanıma oturdu. Elimden kitabı alıp sayfalarına baktı.

"Bunun normal bir dil olduğunu zannetmiyorum. Şifreli olabilir. Bu kitaba hiç bakmamıştım. Sen nereden buldun ki?"

"Yukarıdaki raftaymış. Dün kafama düştü ben de inceledim."

"Oraya mı koymuşum ben bunu..."

"Hmhm. Çözebilir misin şifreyi?"

"Tabii ki ama şu an bununla uğraşmasam olur mu?"

"Neden ki ne işin var?"

"Yeni isimler gelmişti onları geçiriyordum. Hem yorgunum. Şu işlerim bitsin seninle vakit geçirmek istiyorum."

Kitabı bana geri verdi.

"Belki başka zaman meleğim."

Yanağımı öpüp masaya geri oturdu. Elimdeki kitaba baktım. Arkasını çevirdim ve biraz inceledim. Hiçbir şey yazmıyordu. Yıpranmıştı. Kitabı çevirdim, ışığa tuttum fakat nafile. Kazınmış, normal ışıkta görünmeyen bir yazı görmeyi ummuştum fakat hiçbir şey göremedim. Karanlıkta parlayan bir yazı olabilir mi?

"Fedya, evde şey var mı eeeee. Adı neydi onun ya."

"Neden bahsediyorsun Kolya?"

"Ya normal ışıkta görülmeyen yazıları gösteren bi ışıktı adını unuttum. Böyle mor bi ışıktı."

"Görünmez kalemden mi bahsediyorsun?"

"Heh onun ışığı. O var mı evde."

"Bilmem ki. Vardır bodrumda."

"Ya. Ben oraya tek inemem. Orda örümcek falan vardır. Iyyy."

Güldü.

"Beraber ineriz de sen niye istiyorsun ki onu?"

"Ya şu kitabın ismi belki görünmez kalemle yazılmıştır. Onu görürüm."

"Anladım. Ama ya adı içindeki şifreli dille yazılmışsa?"

"Olsun şifreyi elbet çözeriz. İsmini de öğrenmek istiyorum."

"Peki peki. Birazdan inelim. Az kaldı."

"Tamammm!"

Sevinmiştim. Bu kitabın şifresini çözmek çok istiyordum. Özellikle adını öğrenmeyi.

******

"Wowww! Bodrumun çok güzelmiş. Ben kasvetli bi hava bekliyordum."

"Pis şeyleri sevmiyorum."

Işıkları yakmıştı. Sarıydı ışıklar. Ortama eski bir hava veriyordu ki zaten eskiydi burası. Bir sürü kitap ve sandık vardı. Mükemmeldi. Burada bir ömür kalabilirdim. Araştırılacak çok şey vardı.

"Fedya sen burayı düzenli olarak temizliyor musun?"

"Evet. Haftada 1 kez. Çok toz oluyor temizlemezsem."

"Anladım. Yerdeki kilim çok güzel."

"Ha evet. Aile yadigarı gibi bir şey. Desenlerini seviyorum."

Kilimde desenli resimler vardı. Bunları anlatmak imkansızdı. Sarı ve kırmızı renklere sahipti. Sarı altın sarısı gibiydi. Desenler kilimin eski olduğunu anlatıyordu resmen. Bakan bunun bir tarihi eser olduğunu anlardı. Fakat hiçbir kelime bu kilimin güzelliğini anlatmaya yetmezdi.

Suçlu(fyolai)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin