"Nikolai uyan. NİKOLAİ UYAN DEDİM SANA!"
Yerimden sıçrarcasına uyandım. Korkuyla karşımdaki insana, Sigma'ya bakıyordum.
"Ne oldu ya niye beni öyle uyandırıyorsun! Hem senin ne işin var evimizd-"
Sonradan fark etmiştim ki burası Fyodor'la benim yaşadığım ev değildi. Daha çok hastane gibiydi.
"Fyodor nerde?"
"Diğer oda da."
"Ne oldu? Alt tarafı uyumuştum."
"Sizin eve tuzak kurmuşlar. Yani ben öyle düşünüyorum. Gazinoda kalan bir müşterim var. Sizin oralarda dolaşırken patlamayı görmüş. Sonra da haberler zaten yayıldı."
"Fyodor iyi mi?"
"Yani. Uyanmadı hâlâ ama iyidir."
"Görmek istiyorum."
Doğrulmaya çalıştığımda bel kısmıma bir acı saplanmıştı.
"Ananı-"
"İstesen de vücudun buna izin vermiyor. Merak etme ben birazdan giderim ve sana haber veririm."
"Teşekkürler...Şey bizim evin önünden geçen müşterin kimmiş, geldi mi? Belki tanırım."
Sigma iç çekti.
"Geldi zaten benimle. Seni tanıyormuş. Birazdan gelir. Seni nerden tanıyorsa artık."
"Su verebilir misin?"
Masanın üzerindeki bardağa su doldurup verdi. Cidden susamıştım. Acaba kaç saattir uyuyordum?
Kapı aniden açıldı ve içeri biri girdi.
"Hellooo! Benim Niko'm uyanmış mı??"
Duyduğum kız sesiyle ağzımdaki suyu püskürtmemek için zor tuttum kendimi.
"Amelya!"
"Ayy uyanmış benim kuşum!"
Bana karşı kullandığı tabirler hoşuma gitmişti.
Yatağın ucuna doğru oturdu ve bana baktı. Mutlu görünüyordu. Sigma ise sadece dehşetle izliyordu. Keşke o anki suratını çekebilseydim.
"Nasıl oldu o patlama ya!"
"Ne biliyim, ben uyuyordum o sırada. Senin bizim evin çevresinde ne işin vardı Amelya?"
Bu soruyu direkt sormuştum. Merak ediyordum. Çünkü bizim ev daha ıssız bir yerdeydi. Yanımızda birkaç ev var o kadar.
"Ya ne biliyim şöyle geziyim dedim. Sonra bi' patlama oldu işte. Ben de haber verdim içeri falan girdim. Öyle yani."
"Anladım. Sigma Fyodor'a bi' bakar mısın?"
"Tabii."
Sigma odadan çıkınca Amelya'yla baş başa kaldım. Yataktan kalkıp koltuğa oturdu.
"Bu Fyodor denen adamı niye bu kadar merak ediyorsun?"
Ne demeliydim. Sevgilim demeli miyim?
"Şey."
"Ney?"
Şansıma odanın kapısı açılıp içeri hemşire girdi.
"Hastamız nasıl?"
Amelya hemşireye döndü.
"Çok iyi çok."
Hemşire gülüp yanıma geldi. Muayne edip gitti. O çıkarken de Sigma içeri girdi.
"Fyodor uyanmış mı Sigma? İyi mi o?"
"Uyanmış uyanmış. Gayet iyi. Sadece Nikolai'yi görmek istiyorum diyip duruyor. İkiniz de aynısınız resmen."
İç çekip Amelya'ya baktı. Sonra da bana döndü.
"Siz nereden tanışıyorsunuz?"
"He şey-"
"Gazinoda tanıştık."
Amelya'nın bu soruya cevap vermesiyle Sigma ona doğru yan gözle baktı.
"İşte şey ben seni görmeye gelmiştim sonra bi odadan ses geldi oraya gittim sonra Amelya'yla tanıştık falan."
"Ne sesi?"
"Bağrışma sesleri ya. Uzun hikaye Sigma şimdi anlattırma bana."
"İyi."
"Sigma Fyodor'u görmek istiyorum ben. Canım acısa da bi gitsem yanına."
"Ya hayır. Saçmalama."
"Of! Çıkın o zaman uyuyacağım."
"Zaten 1 gündür uyuyorsun. Kalalım işte."
"Sigma yalnız kalmak istiyorsa kalsın niye zorluyorsun?"
"Sen karışma be."
"Karışırım efendim sadece senin arkadaşın değil o."
"Hanfendiye bak ya..."
Bu ikisi atışmaya başlamışken benim yanıbaşımdaki telefonuma bildirim gelmişti. Telefonu alıp bildirime bakmıştım. Fyodor yazmıştı.
Hani 32 diş sırıtmak lafı vardır ya, o anın canlandırması gibiydi. Mutlulukla sohbete girip mesajına baktım.
"Nasılsın?"
"Ben iyiyim sen nasılsın?"
"Yani, iyiyim."
"Sen uyanıktın nasıl olduğunu hatırlıyor musun?"
"Pek hatırlamıyorum. Sadece salona gidip televizyonu açtığımı hatırlıyorum. Sonrası yok."
"Hangi piç yaptı ki bu tuzağı."
"Bilemiyorum. Açıkçası şu an hiçbir şey düşünmek istemiyorum."
"Yanına gelmek istiyorum ama Sigma izin vermiyor."
"Boşver, biraz dinlen sonra elbet gelirsin."
"Seni seviyorum."
"Ben de seni seviyorum."
Kapının sert bir şekilde çarpmasıyla telefondan kafamı kaldırdım.
Amelya odada yoktu. Sigma ise sinirle yanımdaki koltuğa oturdu.
"Fedya sonra konuşalım."
"Peki, sen nasıl istersen."
Telefonu kapatıp geri yanıbaşıma koydum.
"Bi' kere de birisiyle kavga etme ya."
"Haketti."
Canım acısa da doğruldum. Belim ağrıyordu.
"Her yerim ağrıyor."
"Normal."
"Ne zamana taburcu olurum."
"1-2 güne taburcu olursun diye düşünüyorum."
"..."
"Fyodor'u özledim."
"Ya saçmalama artık. 5 cümle kuruyorsun 4'ü Fyodor'u özledim. Yeter ya bu kadar bağlanma şu çocuğa."
"Sen ne anlarsın ki..."
"Kes be."
"Ne bu agresiflik Sigma? Ne yani red yediğin kızla arkadaşım diye mi kızdın?"
"Kes sesini. Öyle bir şey değil bu."
"Aynen aynen."
-----------------------------------------------------------
Yok, ilham fikir falan yok. Saçmalıyorum resmen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suçlu(fyolai)
Fanficİki azılı suçlunun mutlu oldukları bir aşk hikayesi. Fakat her mutlu şeyin bir sonu vardır değil mi? Belki de bu sözü yanlış çıkarmaktı çiftimizin amacı.