Herkese selamu aleyküm, nasılsınız? İyisinizdir inşallah. Sizleri daha da meraklandırmadan uzatmayayım en iyisi, o yüzden bölüme başlamadan önce aşağıdaki yıldıza basınız lütfen. :) :)
////
3. BÖLÜM- ORKİDE RESTORAN
Yıllar evvel yaz tatilinde bu şehire geldiğimde bir misafirdim ve şimdi taşınmak için ailemle gelmiştim. Uçaktan indğimizde halam ve oğlu Murat Ağabey tarafından karşılanmıştık. Havaalanında vakit kaybetmeden 15.23 saniye içinde halamın evine varmıştık.
Evet, maalesef ki saniyeleri sayacak kadar rakamlara takıntılıyım ve bu bir takıntı meselesi değil bir hastalıktı. Bu hastalık da daha beş yaşındayken teşhis edilmişti bana, bu yüzden sayısal derslerde hep öndeydim.
Halamın başında beyaz tülbent, yüzü kırışıklarla dolu ve her konuştuğunda dudağının yanında derin bir çukur oluşuyordu. Seneler içinde bayağı kilolar almıştı. Eğer Balıkesir'li yaşıtlarıyla kıyaslarsak halama göre daha bakımlı oldukları farkedilmeyecek gibi değil. Murat Ağabey, saçlarını kazıtmıştı ve bundandır ki otuzlu yaşlarında görünüyordu, ufakta olsa kendini belli eden bir göbeği vardı adamın.
Yol boyunca annem ve halamın konuşmalarından başka bir şey dinleyememiştim. Annemden en az on yaş büyük olan halam, her güldüğünde dudağının yanındaki çukur tam aydınlık olmamasına rağmen kendini bir hâyli belli ediyordu ve yüzündeki o kırışıklara rağmen yine de tatlılığından ödün vermiyordu. Onlar, bir konuyu bitirmeden yeni bir konuyu açıyorlardı, en garibi ise ne dediklerini pek anlayamamdı çünkü Kürt dilini konuşuyorlardı ve ben o dili neredeyse hiç bilmiyordum. Genelde Deniz ile pek anlaşamadığımız için onunla sohbet etmek yerine önünden geçtiğimiz mevkiilere bakıp dalmıştım ve kısa sürede son durağımıza varmıştık. Kısa sürede yeni evimize vardığımıza göre halamlara o kadar da uzak değilmişiz. Onların evi
Arabadan inerken apartmanlar birbirinin aynası gibi inşa edilmişti ve daha inşaatı tamamlanmamış bazı yapılar da vardı. Apartmanların dış cephesi beyaz ve kahverengi badana ile boyanmış, her birinin ayrı küçük bir bahçesi bulunuyordu. Hepsinin üzerinde 'CERYAN APARTMAN' diye yazılmıştı. Halamın sesini duyunca etrafı dikizlemeyi bıraktım ve kapısı açılmış apartmanın içine yavaştan girmeyi denedim.
Merdivenlere geldiğimizde halamın of'layan sesini duyduk. Murat Ağabey asansörün tuşlarına basarken halam: "O daha dün bozuldi, zaten ondan önce de bozukti şimdi tam bozuldi." dedi merdivenin üçüncü basamağına basarken. Elimizden şimdilik pek bir şey gelmediği için o önden merdivenlerden çıkarken bizde arkasında çıkmaya başladık.
Zorlu bir tepeden çıkmışcasına merdivenleri bitirince hep beraber kapının önüne vardık, kapıyı kendi anahtarıyla Murat Ağabey açtığında ben etrafı inceliyordum. Arkama baktığımda koridorun sonuna geldiğimizi anladım ve buna o kadar merdiveni yürüyerek çıktığımıza hayıflanmıştım. Kısa bir aradan sonra kapı açıldığında içeri ilk halam ve annem girdi. Kapının ardındaki geniş bir salon görüş alanımıza girmişti. Evin içi, dışındakinden daha güzel ve serindi, buna açık olan klimaların katkısı olduğu şüphesizdi.
Halamın 'buradan' der gibi yaptığı el işaretiyle soldaki odaya yöneldik. En az salon kadar büyük olan odanın içi fuşya, gri tonlarından oluşan minder ve yastıklar vardı. Terastan görünen manzara arka bahçeye çıkıyordu ve çok güzel bir görünüme sahipti. Bizim için ayırttıkları yere geçtik ardından içecekler servis etmişlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MERCAN
Novela JuvenilBalıkesir'de yaşayan bir ailenin başka bir şehire taşındığında bazı aksilikler ile karşı karşıya kalırlar ; geçimsizlik, arkadaşlık, geçmiş, sırlar, genler, değişik kültürler ve bunların hepsi yıllardır gitmedikleri anne ve babasının ana vatanında b...